0.0

14 1 6
                                    

Sabah kalktığımda pencereme tünemiş kargayı gördüğümün ilk dakikası, hayatımda bir değişiklik olacağını hissetmiştim. Ne diyebilirim ki, hislerim kuvvetlidir.

Gerçi ben, karganın kötüye işaret olabileceğini düşünmüştüm. O sıralar siyah olan her şeyi 'kötü' başlığı altında inceleme gibi bir hissiyatım vardı. Ne kadar doğru tartışılır.

Yataktan kalktığımda evden ses gelmemesi, sabahın bu saatinde olanaksızdı. Çünkü annem ve babam sürekli kavga eden o biçimsiz iş düşkünü karı kocaydı. Her sabah bu gürültüye uyanır alarmı kurmama gerek kalmazdı ama bu gün ev sakindi ve o gün de bana olumsuz yansımıştı. Okula geç kalmıştım.

Hızla işlerimi halledip bir an önce evden çıkmayı amaçlamıştım fakat acele işe şeytan karışır sözüne düşerek önemli eşyalarımı çantama koymayı unutmuştum. Buna örnek olarak tüm gece beni uyutmayan ve sabahta geç kalkmamı sağlayan zorlu tarih ödevini verebilirdim. Ama o zaman bu aklımın ucundan bile geçmemişti, ta ki durağa varana kadar.

Durakta bekleyen insan kalabalığını görür görmez aklıma tarih ödevim gelmişti. Şimdi bile neden insanları gördüğümde aklıma direkt tarihin geldiğini anlayamam. Ama yine de okula varmadan önce fark etmiş olmam da o zamanlar için iyi bir gelişmeydi.

Aslına bakarsanız o duraktan eve dönmeyecek kadar üşengeç bir insanımdır. Tabii bu ödevin son teslim günü olduğu gerçeğini değiştirmeyen bir ayrıntıydı sadece. Bu yüzden gerisingeri dönerek eve koşturmuştum. En azından evimizin çalışanı olan Ayşe Sultan izinli değildi ve bana kapıyı açabilecek biri vardı evin içinde.

Eve vardığımda kapıya nasıl vurduğumu hatırlayamıyorum ama sanırım iyi geçirmiştim. Kapı açıldığında ise fazla abandığımdan dolayı yere çullanmıştım.

Kafamı portmantonun köşesine çarpmam bir işaret miydi o gün bilmiyorum ama o kargayı gördüğümde hissettiğim kötü duygular yine düşüncelerimin içine sızmıştı.

Elimi, çarptığım yere götürdüğümde bulaşan kana tiksinerek baktım. Önceliğimi hatırlamak zamanımı almıştı, hatta o zaman fark edememiştim ama o portmantonun köşesi benden bazı anılarımı da almıştı.

Aceleyle yığıldığım yerden kalkmaya çalışırken Ayşe Sultan yardımıma koşmuştu.

"Kızım, bu halin ne? Ne oldu sana?"

"Yok bir şeyim. Ödevimi alıp çıkmam lazım, Kazım amcaya söylesene arabayı hazırlasın."

"Tamam evladım."

Odama çıkıp masanın üzerinde bekleyen ödevi alıp, etrafa göz gezdirdim. Unuttuğum başka şeylerin olduğuna emindim ama o an ne olduğunu hatırlamıyordum. Ayrıca anlımdaki kan rahatsız ediyordu. Yavaş yavaş aşağı akarken huylandırıyordu.

Biraz daha hızlanmam gerektiğini bahçe kapısının önünde durmuş arabadan gelen korna sesiyle idrak etmiştim. Yoksa hala o odanın tam ortasında elim anlımdayken dururdum.

Yatağımın yanında duran iki bölmeli komidine ulaşıp alttakini açmış içinden yara bandını çıkarıp ve koşturarak merdivenlerden aşağı inmiştim. Dış kapıdan çıkmadan önce başım döndüğü için iki dakikalık bir duraksama yaşamıştım. Başımın döndüğünü veya dünyamın çalkalandığını zannetmiş olabilirim ama cevap hiç biri değildi. O zaman bunu sadece geçiştirmiştim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 20, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Üzülmek Eylemi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin