'Sevgili günlük;
Saat şu an 06.00. Okula gitmeden önce yazmak istedim çünkü okulda seni çıkartıp yazacak kadar vaktim olamayabilir. Biliyorsun ki okullar arası yarışmaya katıldım ya da katıldık. Sevmediğim diğer üç kızla birlikte; kendilerini mükemmel sanıp, vokallerinin inanılmaz olduğunu düşünen aptallarla çalışıyor olmam, dans etme yeteneklerini bir çöpçüden almışcasına hareket etmeleri sinirimi daha fazla bozuyordu.
En azından öğretmen Gi onları ana vokal ya da dansçı yapmadı fakat bana düşen görev aşırı sıkıcı değil mi ya? İkide bir şarkı söyleyip dansta ön plana çıkacağım. Sesimden bazen nefret etmiyor değilim bu yüzden. Tanrı aşkına her önemli günlerde okul bana şarkı söyletiyor. Ah tabi ki de babamın dost şirketinin oğlunu unutmamak lazım. Acaba bugün Kwang'a nasıl eziyetler çektirsem? Neyse hazırlanıp lanet olası liseye gitmem gerekiyor.
Bye!'
Okulumuz biraz değil fazlasıyla garipti; diğer liseler gibi forma giyme zorunluluğumuz yoktu, sınıflar ve sıralar dışında müzik odaları ve mikrofon gibi müzik aletlerimiz vardı. Bunun dışında spor salonlarımız yerine ise prova odalarımız vardı.
Aralarında mavilerin bulunduğu saçlarımı bol bir şekilde örüp; açık mavi üzerinde garip pullu şekillerin olduğu kazağımı giyip altına siyah eteğimi geçirdikten sonra esneyerek aynada kendime bakınmaya devam ettim.
Babam erkenden şirketine gitmiş olmalıydı ki odama beni uyandırmaya gelmemişti ve HyunSu da daha horlayarak uyuyordu. On beş yaşındaki bir çocuktan bu kadar horlama sesi nasıl çıktığını kendi kendime çok sorgulasam da hiçbir cevaba ulaşamadan her gece kulağıma tıkaç takarak uyumaya devam ediyordum. Annem ise sabahın en erken saatlerinde uyanıp ilk önce aşık olduğu o yaşlı babama kahvaltı hazırlıyor peşinden de yatak odalarını toparlıyordu. Babam işe gittikten sonra da benim ve küçük kardeşim için kahvaltı hazırlıyordu ve her birimizi tek tek evden kovduktan sonra tüm evi baştan sona temizleyip akşam için yemek hazırlayıp bizi beklemeye başlıyordu.
''MinAh. Uyan hadi okulun var.'' diye odamı basan erkek kardeşime dik dik bakmaya başladım.
''Ups! Uyanmış ve hazırlanmışsın. Beni şaşırtıyorsun ablacığım.'' diye devam etti sinir bir şekilde konuşup, dağınık olan yatağıma yatarken.
''Odamda ne işin var Hyun? dedim makyaj masamdaki pudrayı sakin bir şekilde yüzüme yayarken.
''Normalde bu saatte uyanmaz ve her seferinde gecikip durduğun için odana gelmek istedim özürlü.''
''Düzgün konuşmayı öğrensene maymun suratlı, deve kuşu boylu, lama dilli, kırmızı bir popoya sahip olan kertenkele.''
''Kelime hafızanı genişletmen ne kadar da gurur verici ablacım. ''
''Sana bakınca kelimelerin ortaya çıkmaması imkansız kardeşim.'' dedim ve gözlerime eyeliner çekerken. Hafif kırmızımsı bir ruj sürerek beyaz bilek hizasıda ki çoraplarımı giydikten sonra siyah spor ayakkabılarımı giyerek, sırt çantamı alarak odamdan çıkıp annemin hazırladığı kahvaltı için aşağıya inerken garip bir ses duydum.
Lanet olası Kwang yine bizim evde kahvaltı yapıyordu.
''Günaydın anne ve maymun suratlı iblis.'' dedim masaya otururken. Kwang bana dik dik bakarken tabağımda jambonları yemeğe başladım.
''Niye bu bukalemun tipli cinsiyetsiz bizim evimizde anne?'' dedim sakinliğimi koruyarak. Annem bana kaş göz hareketi yapsa da dinlemeyip önümde duran çilek reçelinden biraz alıp Kwang'ın mükemmelce düzgün duran beyaz gömleğine fırlattım.
''Bay Park bize bırak- Ah Tanrım. MinAh ciddi misin sen? '' dedi hafif sesini yükselterek annem. Göz devirip Kwang'ın yarı dolu olan tabağını önünden alıp kafasından aşağıya boşalttıktan sonra şaşkın şaşkın bakan annemi aldırmadan evden çıkıp kapının önünde bekleyen servise bindim. En erken beni aldığı için sabahın istediği saatinde gelip kapının önünde bekleyen Bay Taji'ye minnettardım.
''Günaydın Bay Taji. Kwang'ı bekler misin? Sanırsam tüm tabağını üstüne boşalttı bir bebek gibi. '' dedim ve kıkırdadım.
''Yine şımarmayı unutmamışsın Minah.'' dedi ve ona verdiğim cdyi açıp söylemem için bir şarkı seçti. Her sabah bu şekilde bana ikinci öğrenciyi alana kadar şarkı söyletip sonra radyodan devam ediyorduk müzik dinlemeye.Her gün benim için şarkı söyle Oh Na Na Na
Gözlerinizle eritin beni Oh Na Na Na
Ateşi kalbinde tut
Beni istiyorsan bebeğim
Sonsuza kadar benimle ol
Bu geceki gibi Oh Na Na Na
Söylediğim bölümden sonra suratı asık bir şekilde servise binen Kwang'a gülmeye başlamıştım. Anlaşılan annem onun üstünü çıkarttırıp Hyun'un kıyafetlerinden birini giydirmişti ve bir de yumurta kokmaması için de saçlarını yıkatmıştı.
''Taji ağabey. Servis yumurta mı kokmaya başladı sanki?'' dedim kahkaha atarken. Üzerine küçük gelen kazağı çekiştirirken Kwang yanıma otururken burnumu tıkayıp gülmeye devam ettim.
''Bunun hesabını vereceksin Minah.'' diye sinirli bir ses tonu ile söylendi.
''İyi iyi. Vokal yarışmasında seni yendikten sonra boş boş konuşmaya devam edersin yumurta kokulu.'' dedim ve telefonumun kulaklığını takıp tüm dünyaya kendimi kısıtladım.
**
''Ne demek Kwang ile grup olacağım bugün. O çocuğu ben öldürürüm Bayan Gi!'' dedim yakınarak. Öğretmen Gi yumurta kokusu ile daha önceden çalıştığımız bir şarkıda düet yapıp dans etmemiz gerektiğini söylemişti ve bu yaptığımız şeyden de not alacağımızı dile getirmişti. Kwang sinsi sinsi sırıtırken ben tüm sınıfın ortasında bu karara karşı çıkmıştım.
''O yumurta kokulu beyinsizin yeteneği bile yokken benden prim yaparak not almasını istemiyorum.'' dedim tekrardan.
Bayan Gi elindeki kağıtlara bakmayı bırakıp bana döndüğü zaman mezarıma 'Beni yumurtalı öldürdü' yazın diye bağırmak istemiştim.
''Bir hafta süreniz var Minah. Birazcık grup arkadaşının ile yeteneklerinizi birleştirip çalışırsanız geçer bir not alacağınızdan şüphem yok.'' dedi sakin bir ses tonuyla. Demek ki henüz ölmeyecek ve Kwang aptalı ile uğraşmaya devam edebilecektim.
''Öğretmen Gi. İyi bir iş çıkartacağız!'' dedi Kwang her zamanki ezik tonu ile.
''Evet yumurta. İyi bir iş çıkaracağım ve sen de kime kafa tuttuğunu anlayacaksın.'' dedim ona bakarak.
''İddiaya girelim o zaman.''
''Senin gibi IQ'su düşük biri ile mi? Kazanacağım için sorun yok! ''
''Eğer en iyi şekilde sen iş çıkartırsan bana yapacağın hiçbir işkenceye ses çıkartmayacağım ama...'' dedi ve sırıtışı değişmişti. Lanet olası çocuk yine ne planlıyordu acaba?
''...Ama ben kazanırsam da benim kız arkadaşım olacaksın!'' dedi.
Hadi ama!
Suratına geçirdiğim tokat ile müzik odasından çıktım.
-Henüz başlangıçtayız.
Kahkaha atmanız - attırabilme - dileğiyle!
-xoxo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evlilik Oyunu 3 ✔| Minah
RomantikKısıtlayıcı babam Oh Sehun, Her zaman yanımda olan annem Oh MinJee ve Küçük kardeşim Hyunsu. Ben ise Minah... Evlilik Oyunu 3/ @-xoxo-kk/ Tüm Hakları Saklıdır!