Kim Olduğunu Biliyor Musun?

195 6 0
                                    

Dört katlı apartmanın son katına ulaştığımda dairelere baktım. Karşılıklı ik daire vardı ve ikisinden biri benimdi. Karşımdaki de amcamın arkadaşının kızı Aysu'nundu.

Hangisinin benimki olduğunu bilmediğim için merdivenin sağ tarafındakini denedim. Uzun uzun zile basmama rağmen kimse açmayınca benim dairem olduğunu anladım ve anahtarı kilide taktım. Ufak bir çıt sesiyle açılan kapıyı ittirdim ve birden sessizlik kapı gıcırtısıyla bozuldu.
Harika.

Ev 1+1'di. Dolayısıyla gezmesi yerleşmesi oldukça kısa sürdü. Zaten önceden eşyalı evde yerleştirdiğim tek şey kıyafetlerim ve kişisel bakım ürünleri olmuştu.
Yerleşmem bitince küçük yatak odasına geçtim ve evin uğultusunu dinleyerek uykuya daldım.

&&&

Sabah uyandığımda oldukça bitkindim. Yatak kesinlikle rahat değildi ve evin giderlerinden çıkan sesler uyumama engel olmuştu.
Bütün bunlara rağmen yine de mutluydum. Yataktan gerinerek kalktım ve dolabımın karşısına geçtim. Yaz ayındaydık ve hava aşırı nemliydi, dolayısıyla bir elbise aldım ve koridordaki küçük ve küflü banyoya girdim. Bugün Aysu'yla tanışacak ve bir iş aramaya çıkacaktım.
Yıkandıktan sonra saçlarımı yağladım ve kuruması için sırtımdan aşağı saldım.
Evde henüz yiyecek bir şey yoktu, ben de dışarıda bir yer bulabilirsem yemeye karar verdim. Belki Aysu bir yerler biliyordur.

Saat on oluncaya kadar oturdum ve televizyon izledim. Aysu'nun kaçta kalktığını bilmediğim için beklemek istemiştim ama bir süre sonra karnım iyice guruldayınca kalktım ve dairemden çıktım.
Aysu'nun ayakkabıları olduğunu tahmin ettiğim ayakkabılar kapının önündeydi. Zile bastım ve sabırsız bir şekilde bekledim. Amacım ayaküstü bir sohbet ve kafe tarzı bir yerler öğrenmekti.

"Kim o?" Kapının arkasından yükselen ince sesle daldığım düşüncelerden çıktım. "Merhaba, ben Işıl." Adımı söylememle kapının açılması ve hayatımda gördüğüm en güzel kızın kapının önünde belirmesi bir oldu.

"Hele şükür geldin. Kaç gündür seni bekliyordum. Gel, geç içeri." Aşırı heyecanlı olan Aysu'ya gülümsedim. Çok tatlı birine benziyordu. "Teşekkür ederim. Dün haber verecektim ama geç olduğu için rahatsız etmek istemedim." Aslında tamamen unutmuştum. "Davetin için de teşekkürler ama bir an önce iş bulmam gerekiyor. Bir merhaba demek istedim." Aysu tatlı tatlı gülümseyerek bana cevap verdi. "Eğer istersen sana yardımcı olabilirim. Ben de tam kahvaltıya gidiyordum. Önce bir şeyler yeriz, sonra da sana iş ararız. Olur mu?" Yaşadığım sevinci anlatmanın bir yolu olsa kesinlikle anlatırdım. Bugün şanslı günüm olsa gerek!
"Çok mutlu olurum ama seni işlerinden alıko-"
"Hiç önemli değil iki dakika beni beklersen hemen hazırlanıp geliyorum."
Lafımı bölüp ardından bir cevap beklemeden içeride kaybolan Aysu'nun arkasından gülümsedim. İyi anlaşacağımızı tahmin ediyordum.


Aysu'nun da gelmesiyle aşağı indik ve taksiyi beklemeye başladık. Bu sırada da Aysu'yla birbirimizi tanıyorduk.
Anladığım kadarıyla liseden yeni mezun olmuş ve üniversite için İstanbul'a gelmiş. Ne okuduğunu sorduğumda ise utanarak tıp dedi. Neden utandığını sorduğumdaysa sık sık "inek" gibi geri dönüşler aldığını söyledi. Ona kıskandıklarını söylesem de kabul etmedi. Zeki, güzel ve eğlenceli bir kızı kıskanmaları kadar doğal bir şey olamaz elbette.
Taksi geldikten ve gideceğimiz yere vardıktan sonra bile konuşmaya devam ettik. Sonunda kahvaltı yapacağımız kafenin önünde durduğumuzda ikimiz de Aysu'nun anlattığı bir anıya gülüyorduk.

"İnanabiliyor musun? Hayatımda yaşadığım en saçma olaydı." Ellerimle kendimi yelpazeleyerek nefes almaya çalıştım. "Benim başıma böyle bir şey gelse gülmekten ölürdüm herhalde."
Gülüşerek kafeye girdik ve bir masaya oturduk.

"Eee anlat bakalım. Buraya geldiğinde neler yaşadın, ne düşündün?" Aysu'nun sorusuyla aklıma dünkü adam geldi. Erdinç... Neydi soyadı? "Bir adamla tanıştım. Aslında bayağı saçma bir tanışmaydı. Adama iki kere vurdum ve sapık dedim!" Aysu'nun koca bir kahkaha koparmasıyla birkaç kişi bize döndü ve baktı. Utanarak hafifçe öne eğildim. "Sen ciddi misin? Sonra ne oldu?"
"Adam benim taksi bulamadığımı görünce eve bırakmayı teklif etti ve ben de o saatte yalnız kalmak istemediğim için teklifini kabul ettim." Aysu'nun "o" şeklinde açılmış ağzına bakarak anlatmaya devam ettim. "Hemen öyle bakma çok iyi bir adamdı. Aslında biraz soğuktu ama sonuçta birbirimizi tanımıyoruz çok normal. Adını da söyledi ama soyadını hatırlamıyorum." Aysu heyecanla öne eğildi. Gözlerinin muziplikle parladığını görebiliyordum. "Erdinç Karaca'ydı sanırım."

O an Aysu'nun yüzünün bembeyaz kesildiğini farkettim. Nefesini tutmuş ve yüzüme korkuyla bakıyordu. "Aysu, iyi misin? Al su iç." Aysu elimde duran suyu alıp içtikten sonra endişeyle bana eğildi ve elimi tuttu.
"Işıl o adamdan uzak dur. Onun kim olduğunu biliyor musun?" Benden olumsuz yanıt alınca daha da öne eğildi ve sesini iyice kısarak benim de öne eğilmeme vesile oldu. "İstanbul'un en belalı mafyalarından biri. Canını seviyorsan ondan uzak dur. O adamda acıma diye bir şey yok. Lütfen, lütfen kendine dikkat et."

Soğuk MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin