"Lütfen ikaz ışıkları sönene kadar yerinizden kalkmayın." Sonunda hostesin sesi duyulduğunda sevinmiştim.Saatlerdir yoldaydım ve kendimi oldukça halsiz hissediyordum. Tanrım gözlerim uykusuzluktan yanıyordu.Sonunda bavulumu alıp kapıdan çıktığımda dünya üzerindeki en sevdiğim insanlardan birini kapının girişinde bana gülerken buldum. Hızlı adımlarla ona yaklaşıp kendimi kollarına attım. "Seni çok özledim ufaklık." hala sırtında olan elimle sırtını cimcikledim. "Hadi ama Uzay , bana artık cimcime demeyecektin , anlaşmıştık." ona sitem etmeye bayılıyordum. Eninde sonunda benim istediğim oluyordu. "Sen benim küçük kızkardeşimsin. İstersen 30 yaşına gel , benim için cimcime olarak kalacaksın." hala daha kollarından çıkamamıştım. 2 aydır evimden uzaklardaydım. "Ahh bu arada , bir süprizim var." çekilip yüzüne baktım , abim kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu. Pera , kapıdan çıkarken abim kollarımın arasından yavaşça çıktı. "Pera?" Pera sırıtarak abime bakmaya devam ediyordu. Bütün dişlerini rahatça saymak mümkündü. "Bir süre size misafir olmaya karar verdim kuzen. Umarım beni özlemişsindir." Uzay , Pera'ya sıkıca sarılırken ben gözlerimi ovuşturuyordum. "Uzay , hadi gidelim artık." gözlerimi ovuşturmayı bırakıp kafamı sağ tarafa çevirdim. Hani bazı anlar vardır , sonsuza kadar devam etmesini istersiniz , hiç tanımadığınız bir insan hep hayatınızdaymış gibi gelir. İçiniz huzurla dolar. Bu da tam olarak öyle bir andı. Mükemmel iri yeşil gözler , beni etkisi altına almıştı. Uykusuz olduğum için düşünmekte zorlanıyordum. Buna kafamı çevirmem de dahildi elbette. Neden gözlerimi o gözlerden alamıyordum? Neden kafamı çeviremiyorum. Ve , gözlerini ilk kaçıran Bay Muhteşem Yeşil Göz oldu. Bende kendini tren gibi hissetmemesi için abimlere döndüm. Yeşil Göz , Pera'ya bakıyordu. Elbette... Pera, sevgili kuzenim. Bilirsiniz bazı kızlar herkes tarafından beğenilir , bakımlıdır, saçı fönsüz , makyajsız asla dışarı çıkmazlar. Herkes tarafından çekici bulunup , etrafında sayısız erkek bulunur. Nazik, seksi , güzel ve prenses temalı kızlardan bahsediyorum. Pera da onlardan biri. Bense daha çok yakışıklı erkeklerin kanka olmayı tercih ettiği patates sevimliliği taşıyan kızlardanım. Kısacası Pera ile bir ortama girdiğimde erkekler ondan gözünü alamazken , ben görünmez oluyorum. Tıpkı şu an olduğu gibi. Bay Yeşil Göz'ün ondan gözlerini alamaması gibi. Abim, bavulumu elimden alırken beynimdeki düşünceleri bir kenara bırakıp arabaya bakmaya başladım. "Güzelim binsene." Abimin uyarısıyla herkesin beni beklediğini ve Bay Yeşil Göz'ün yanında birinin daha olduğunu fark ettim. Arabaya yaklaşıp kapıyı açtığımda Pera çoktan arka koltuğa yerleşmişti. Bir arabada oturmaktan en nefret ettiğim yer olan koltuğun ortasına oturdum.Abim yanıma oturup kapıyı kapattı.Araba ilerlerken , benim dışımdaki herkes konuşuyordu. Aslında Yeşil Göz ve benim dışımdaki herkes konuşuyordu. "Sare'ydi değil mi?" adımı duyduğumda kafamı kaldırdım. Yeşil Göz'ün yanında oturan çocuk bana bakıyordu. "Evet, Sare." Beklentiyle yüzüne baktım. "Tanımadın sanırım?" Onu tanıyor muydum? Yüzünü incelemeye başladım ama tanıdık gelmiyordu. "Normal, etrafınla pek ilgilenmiyorsun. Ezel'in arkadaşıyım ben, Ezel'in doğum gününde tanışmıştık. Tanışma denemezdi aslında daha çok beni yerin dibine sokmuştun." öyle mi yapmıştım gerçekten? Tamam tanımadığım ve sevmediğim insanlara karşı soğuktum. Ama kimseye durduk yere laf sokmazdım. "Pasta kesilirken yan yana duruyorduk.Tuz meselesi..." Tuz. Aklıma gelen anıyla gülümsemem yüzüme yayıldı. Bu arada herkesin dikkati bizim üzerimizdeydi. "Ee anlatacakmısınız şunu ?" Pera suratıma bakarken hala gülüyordum. "Pekala , sen mi anlatırsın ben mi anlatayım Bayan Ben Çok Zekiyim ve Benim Dışımda Herkes Aptal?" Çocuğun söylediği şeye kahkaha atarken buldum kendimi. Bayan Ben Çok Zekiyim ve Benim Dışımda Herkes Aptal. "Ezel'in pastasını ikimiz getirdik. Ben ona tabakları dizmesini söyledim. Yapması gereken tabakların üzerine çatal koymaktı. Ama o hızını alamayıp çatal, bıçak ve tuz koydu. Tabaklardaki tuzları fark edince ona döndüm. Koyduğu şeyin tuz olduğunu fark edemeyecek kadar dalgındı ama erkekliğinden ödün vermeyip " Belki pastasını tuzlayarak yemek isteyen olur?" dedi. "Tabi , eminim çikolatalı pastayı tuzlayarak yemek isteyeceklerdir. Çikolata ve tuz birbirini tamamlayan ikili zaten. Hiç kimse tuzu ve çikolatayı ayrı ayrı düşünemez." ben cümlemi bitirdiğimde ortamın tamamen sessiz olduğunu ve partideki herkesin kulağının bizde olduğunu fark etmiştik. Aramızda geçen bütün konuşmaya şahit oldukları yetmezmiş gibi birde onunla dalga geçmeye başlayıp beni alkışlamışlardı. " arabadaki herkes gülüyordu. İçimde bir şey onun gülüp gülmediğini merak etti. Kafamı kaldırdığımda dikiz aynasında göz göze geldik. Sırıttığım için gülüşümü bozmam biraz zaman almıştı. Dolaylı yoldan ona da gülmüş oluyordum. "O zaman tanışalım Demir Leydi , ben Eray." diyerek elini uzattı. "Memnun oldum Tuz Prens bende Sare." diyerek elini sıktım. Yeşil Göz'le de tanışmak istiyordum.O ise bariz bir şekilde bizimle ilgilenmiyordu.En azından adını duysaydım bari. Sonunda eve geldiğimizde içten içe onunda içeri gelmesini istiyordum. Onu tanımak istiyordum. Onu umutsuzca tanımak istiyordum. Abim bagajdan bavulları indirirken bahçeden kedim Venüs gelmişti. "Ahh benim küçük aşkım , seni çok özledim. Sen de beni özledin değil mi?" Venüs'ü kucağımda sarılmayla karışık sıkarken üzerimde hissettiğim iki çift göz beni gerdi. Kafamı çevirsem göz göze geleceğimizi biliyordum. Ama yapmadım. Kafamı çevirmeyip kucağımda mırlayan kedimle ilgilenmeye devam ettim. Zaten muhtemelen onu da bir daha görmeyecektim. Abimin bütün arkadaşları yakışıklıydı ama çoğunu ikinci kez görmezdim. Bu da muhtemelen onlardan biri olarak kalacaktı. "Bizi hiç özlememişte sadece kedini özlediğin için dönmüş gibisin." Annemin sesi sırıtmama sebep olurken Venüs'ü yere indirip koşarak merdivenleri çıktım. Annemin kucağına atladığımda onu ne kadar özlediğimi tam anlamıyla fark etmiştim.
&
Annem ve Pera mutfakta hasret giderirken ben yorgunluktan salondaki koltuğa yığılmıştım. En sevdiğim minionlu pijamalarımı giyip koltuğa tamamen yayılmıştım. Sanırım abimler gitmişti. Rahat rahat salonda uyuyabilirdim. Yerleştikten bir kaç dakika sonra gözlerim kendiliğinden kapandı. Uyku, muhteşemdir. Uykunun en güzel yerinde üzerimde hissettiğim bir şey beni rahatsız etmişti. Yavaşça gözlerimi açtığımda karşımdaki koltukta oturup bana bakmakta olan Yeşil Göz'le gözgöze geldim. "Üşüdün mü?" dediğinde yavaşça kafamı salladım. Gözlerim açık durmuyordu. Tekrar gözlerimi kapattığımda üzerime birşey örtüldüğünü fark ettim. "Bu arada ben Çağdaş , bir dahakine beni de hatırlarsan sevinirim." Uyur uyanık duyup duymadığımdan emin olamadığım bir cümle beynimde yankılanmıştı. Ya duyduğum beynimin bir oyunuydu ya da çoktan rüya görmeye başlamıştım.
Pera
Uzay
Yeşil Göz
Eray
Evet!! Yeni hikayemle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Sevgiler, saygılar, iyi okumalar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YeşilGöz
General FictionDeli kadınlar güzeldir. Varoluşlarıyla güzeldir. Sevmeleri güzeldir. Hayatındaki yerleri güzeldir.Deli kadınları sevmeye her erkek cesaret edemez. Oda edememişti zaten. Bu hikaye bir sevilmeyiş hikayesidir. Başta herşey çok güzel görünse de , gerçek...