Yeni kitap, yeni başlangıç ve yeni doğuş. İyi okumalar. Okuduğunuz da zaman ve tarihi yazarsanız sevinirim.
Eskimiş botlarımın çıkarttığı tok sesler kulaklarımı çınlatırken öğrencilerin arasından sıyrılarak kendimi dışarıya attım. Gereksiz muhabbetler kulaklarımda uğuldarken sarı kehribarlarımın üzerine eskimeye yüz tutmuş kepenekleri örtüp bir kaç saniye sonra tekrar kaldırdım. Çatlamış ellerimi siyah, dar pantolonumun ceplerine sokarak önümde uzanan çakıllı yolda ilerlemeye başladım. Her adımımda oynaşan küçük taşlar birbirine sarılarak etrafa tiz çığlıklar bırakıyorlardı.Ayaklarımın altında biten sesler kendini yeşil çimenlere bırakıp derin bir nefes verdi. Kirli botlarımla birkaç adım daha atarak ellerimi pantolonumdan çıkarıp yanımdaki boşluklara bıraktım.Şehrin kasvetli havasını ve kirli görüntüsünü sunduğu manzaraya yüzümü burusturmakla yetindim. Dizlerimi kırarak kendimi çürümüş çimenlerin üzerine savurdum.
Saniyelerin ve dakikaların birbirini kovaladıkları yollarda bir süre konaklayıp etrafı süzdüm. Gökyüzünün kara çarşafı giymesiyle ayaklanıp son kez şehrin görüntüsüne bakarak arkamı döndüm.
Karanlık yolda ilerlerken çürümüş, eski zamanlardan kalma bir arabanın üzerinde yapılı ve siyah giyimli birisini görmemle içime merak tohumları serpildi. Ayaklarım verdiğim komuta uyarak beni, o çürümüş arabanın yanına yaklaştırdı. Bir süre arabayı ve üzerinde oturan adamı, sarı kehribarlarımla süzüp derin bir nefes verdim. Damarlarımda akan mürekkep kağıda dökülürken birkaç adım daha atarak arabanın önünde durdum. Beynime giden uyarı sinyalleriyle ellerimi arabanın üzerine bastırarak bedenimi yukarıya çektim. Heybetli bedeniyle hiç istifini bozmadan duran adamın yanına dizlerimi kırarak oturdum. Yaptığım çılgınlığı aklım almazken hâlâ başıma birşey gelmediği için şükretme yi de ihmal etmedim. Çatlamış ellerimi kısa saçlarıma atarak geriye savurdum. Damarlarımdaki kan donarcasına soğuklaştığında ellerimi saçlarımdan ayırıp dizlerime sürttüm. Şehrin görüntüsüne bakarak dudaklarımdan sızan zehirli sözcüklere eşlik ettim.
"Selam" diyerek yanımdaki oldukça sessiz duran adama seslendim. Siyah çarşafın etrafa saçtığı karanlıkta yüzünü seçmezken cevabını bekledim ama sessizlikten başka hiçbir şey alamadım. Tozlu bir yolda ayağıma sivri bir cismin batmasıyla sinir hücrelerime yaydığı sinyal beynimin derinliklerinde bir ışık yakarken hâlâ burada ne işim olduğu sorusuna aynı şekilde sessiz kaldım.
"..."
Hayata ve tüm acımasızlıklarına kafa tutarcasına susan yanmdaki heybetli kişiye bir kez daha seslendim."Adın ne" kendimi arsız gibi hissederken aldığım cevap gene aynı sessizlikti.
"..."
Sinir hücrelerim yeşil damaflarımı kazırcasına geçerken derin bir nefes vererek tekrar konuştum. "Neden buradasın ?" Karşımdaki kirli şehre boş bakışlarını bahşeden adamın hala bir cevap vermemesi gerilmemi sağlarken bir hastalığı olma ihtimali beynime büyük bir tekme atmıştı. Dilsiz , sağır ... vb, hastalıkları olma olasılığı derin sulardan yükselerek kendini bir ucuruma bırakması dehşet vericiydi. "Dilsi..."
"Sus" Sesindeki kara mühür sözümü keserken şok olduğumu belirten mimiklerle yüzümü yanımdaki esrarengiz adama çevirdim. Karışmış ve yumuşak olduğu buradan bile belli olan siyah saçları pürüssüz alnına serilirken, yapılı çenesi bir o kadar sert ve gergindi. Çimen yeşili gözleri daha da koyulaşırken, beyaz teni açığa çıkarak tüm güzelliğiyle görüş alanımı süslüyordu. Bir masalın büyüsüne kapılmış gibi yanımda duran ve sinirle bana bakan adama boş boş bakıyor ve hiç bir tepki veremiyordum. Zihnimi kayıp olduğu dipsiz kuyulardan çıkartıp yanımdaki adamdan bakışlarımı kaçırarak kirli görüntüsünü sunan şehre çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESKİ ARABA
Teen FictionKaranlık yolda ilerlerken çürümüş, eski zamanlardan kalma bir arabanın üzerinde yapılı ve siyah giyimli birisini görmemle içime merak tohumları serpildi. Ayaklarım verdiğim komuta uyarak beni, o çürümüş arabanın yanına yaklaştırdı. Bir süre arabayı...