Her sabah ki rutinim olan metroya binme faaliyetimi gerçekleştiriyordum. Günümün boktan olacağı metroya doğru ilerlerken apartmanın altındaki esnafımızın bana hayat sana güzel, hep geziyorsun minvalindeki el hareketiyle belli etmişti.
Tıklım tıklım olan metroya bindiğimde metronun kokusu dışında bir koku vardı, kaynağı belli olmayan. Bindiğimden beri dikkatimi çeken iki teyze kokuya inat konuşmalarına devam ediyordu. Kalabalık gereği orta kısımlara ilerlemek gerekiyordu. Ben de bu misyonu layıkıyla yerine getirmiş bulunuyordum. ilerlediğimde kokunun daha da arttığını daha da yavan geldiğini fark ettimsede kimseye birşey diyemedim. Duraklar geçti, insanlar ilerledi, ben kokudan bi hayli rahatsız olarak devam ediyordum.
Alışmıştım artık bende herkes gibi benide kendilerine benzetmişlerdi metro halkı. Herkesin suratında bi gülücük vardı sanki olayı biliyorlar ve bana inat birşey yapmıyorlar gibi...
Son durağa gelindiğinde ben son fren hamlesinden kurtulmak icin yerimde sabit kaldım. Bi an tüm gözler bana dondü gururla tek elimle tepedeki tutma yerinden tutuyordum. Ta ki o konuşan teyze ayağa kalkıp benimle arasındaki mesafeyi 15 santime kadar düşürüp. "Geçebilir miyim ??!!!" Demesiyle...
O teyze benim kalkanımı kırdı ve gitti. Bende arkasından bakakaldım. Bir daha asla canhıraş muhabbet eden teyzelerin önünde durmam...