Hani bazı anlar olur ya unuttum dersin ama unutamamışsındır .
Onu sorarlar sana boğazına bir yumru oturur yutkunursun yutkunursun geçmez... Oturup ağlarsın hatta ne kadar gülersen gül bir köşede tek kaldığın zamanlarda için sızlar , isyan edersin , her şeyi kırıp dökersin lakin bir faydası yoktur . Onu hâla sevdiğini gizlemeye çalışırsın herkesden hatta kendinden bile . Etrafa sahte gülücükler saçarsın hani mutlusun ya gülersin işte inansınlar , inanayım diye bir faydası yoktur aslında ama yapacak bişey de yoktur . Bıkmış sındır artık ağlamaktan isyan etmekten . Yorulmuşsundur belkide pişmansındır onu sevdiğine .Bir gün beni sevecek diye beklersin ama sevmezki boşuna beklersin ama hiç ümidi kesmessin en acıtanıda bu olur zaten .
Neyse bu anları hepiniz olmasada çoğunuz yaşamışsınızdır . Şimdi bende tam olarak o anların birindeyim adım SİYAH KAYA 17 yaşında sıradan bir kızım işte. Adım belki size biraz saçma gelebilir ama alıştım artık insanlarin adımı duyduktan sonraki şaşkınlık nidalarına umursadığımda pek söylenmez zaten.
Biraz kendimden bahsedeyim size adım Siyah zira söylemiştim 1.74 boyunda 50 kilo uzun siyah saçlı mavi gözlü bir kızdım . Pek güzel değildim ama çirkinde değildim hiçbir zamanda güzel olup çirkin olduğunu söyleyenlerdende olmadım zaten. Pek Zenginde sayılmazdik annem bir fizik ögretmeni babam ise ünlü bir beyin cerrahıydı orta halliydik yani bir tanede kardeşim var adı Uzay benden 3 yaş küçük ama bayaa büyük gösteriyor görenler abim saniyor . Uzayda 1.78 boyunda 60 kilo siyah saçli ve yeşil gözlü bir çocuktu işte.