kesit-Haykırışlar

32 4 1
                                    

            Kalbi, küçük odaya sığamazcasına göğüs kafesini inletiyor, kanına pompalanan adrenalin parmak uçlarını uyuşturuyordu. Korkudan kocaman olmuş gözlerini bir kez daha odada gezdirdi . Etraf sanki başka bir renkle boğulmayı arzularcasına bembeyazdı. Başı dönüyordu. Yerden ve duvardan destek alarak yavaşça ayağa kalkmaya çalıştı. İlk başta biraz tökezlese de sonunda ayağa kalkmayı başardı ve odadaki tek kapıya doğru ilerlemeye başladı. Oda, sanki sadece beyaz olması yetmezmişçesine, rahatsız edici, kaynağı belli olmayan beyaz bir ışık tarafından kuşatılmıştı. Kapıya vardığında elini kapının pürüzlü yüzeyinde gezdirerek yavaşça kapının tokmağını buldu ve çevirerek açmaya çalıştı ama açamadı. Bir kez daha zorladı ama değişen bir sonuç olmadı. Başının ağrısı her geçen dakika katlanıyor, kendini kusacakmış gibi hissediyordu. Duvardan, düşme riskini alarak, elini çekti ve tüm gücüyle bir kez daha kapıya asıldı. Kapı ahşaptan yapılma olduğundan önce biraz zorlandı ama nihayetinde açılmadı. Derin bir nefes aldı. Birazdan bayılacağının kendi de farkındaydı. Ama buradan çıkmak zorundaydı, burada kalamazdı. Son kez tüm gücünü topladı ve bir kez daha kapıya asıldı. Kapıdan önce bir kaç çıtırdı geldi, ardından kapı sesli bir biçimde açıldı. Kapının öne doğru açılmasının şiddetiyle öne doğru savruldu ve dengesini sağlayamayarak yere düştü. Kalkamayacaktı. Alnından düşen bir kaç damla ter damlası yere damladı. ayaklarını hareket ettirmeyi başardı ve kollarından da destek alarak kendini öne doğru ittirmeye başladı. Fakat bunu yalnızda bir kaç metre devam ettirebildi. Artık nefes alacak gücü bile kendinde zor buluyordu. Son bir gayretle kendini sırt üstü çevirdi. Üşüyordu. Fiziksel anlamda değil ama ruhsal anlamda ürpermişti. "burada mı öleceğim?" diye düşünmekten kendini alı koyamadı. "Böyle mi, onsuz mu?" . Göz yaşları ondan istemsiz akıyor, yeri ıslatıyordu. Onsuz ölmek istemiyordu. Her geçen dakika bilinci için mücadele etmeye devam etti. Fakat nihai sonda bilinmezlik galip geldi ve onu korktuğu o karanlığın içine hapis etti.

 Fakat nihai sonda bilinmezlik galip geldi ve onu korktuğu o karanlığın içine hapis etti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

tık tık tık tık tık tık tık .....

Adımlar, engellenemez sonun bekçileri. Bazen bir şeyler elinden ne kadar uğraşsan, yalvarsan ya da dirensen de kayıp gittiğinde bizlere geriye kalan tek şey. Adımlar. Asıl duymak istediğin ses senden bu kadar uzakken, duyabildiğin tek şey. Ve çığlık. Çoktan kaybedilmiş bir savaşın atlı prensi. Son bir yakarış ve son bir umut.

Boş sokakta umutsuzca koşturan Ayberkin hisleri duman olup gökyüzüne karışıyor. Yağmurlar yüzüne, saçlarına ve giysilerine çarpıp onu sırılsıklam ederken, gökyüzü şimşeklerle sarsılıyordu. "Bunu yapanın ecdadını sikeceğim. Onun kılına zarar gelirse... ben AHHH" boş sokak attığı bağırışlarla can bulurken, telefonu, bir ördeğin vak vaklamasıyla oluşan zil sesi eşliğinde çalmaya başladı. koşmayı bırakıp olduğu yerde kalakaldı. Eliyle telefonunu cebinden çıkarıp, gerçekten onun telefonu olup olmadığını kontrol etti. Kendi telefonu olduğunu görünce, bunu Esila'nın yaptığını anlayarak önce yüzü hüzünlü bir hal aldı ardından sinirden gülmeye başladı. Telefon bir süre daha çalmaya devam ederken, Ayberk kendini bırakarak yere, dizlerinin üstüne düştü. En sonunda telefon sustuğunda, kafasını eğmiş gözlerini kapatmıştı. Aradan bir kaç saniye geçti. Ne hareket etti ne de bir ses çıkarttı. Bir süre kendi sessizliğinde boğulmanın gerçekten  mümkün olup olmayacağını görmek istedi. Fakat sonra telefon tekrar çalmaya başladı. Elini, avucundaki telefonla beraber kaldırıp kulağına götürdü.

"Alo!"


"Alo!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kalbimdeki HisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin