1.BÖLÜM: "AYNA"

1K 68 24
                                    

Başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz.

Dünyadaki herkes bir şeylerden korkardı. Bazıları ölmekten, bazıları yalnız kalmaktan, bazıları sevmekten. Biri hiç bir şeyden korkmuyorsa, o şey insan olamazdı.

Ben ölmekten korkmuyordum çünkü öldüğümde sevdiğim insanlara kavuşacaktım. Yalnız kalmaktan korkmuyordum çünkü küçüklüğümden beri insanlarla arama mesafe koyar onları kendimden uzaklaştırırdım.

Sevmek...

Sevmekten korkuyordum. Çünkü birini severseniz, ona değer verirdiniz. Değer verdiğiniz kişi ise, sizi istemeden bile olsa üzdüğünde kalbiniz parçalara ayrılırdı.

Ben korkuyordum sevmekten, sevilmekten. Çünkü sevdiğim ne varsa kaybetmiştim...

"Ne düşünüyorsun?" Ece'nin sesi irkilmemi sağlarken oturduğum sırada dikleştim ve onun olduğu tarafa doğru döndüm. Suratını bir kaç saniye inceledikten sonra sessizce "Hiç." diye mırıldandım.

Edebiyat öğretmenimizin, "Çıkabilirsiniz çocuklar." sesini duyduktan sonra alelacele toparlandım ve hızlı adımlarla sınıftan çıktım.

Üniversiteden çıktıktan sonra gökyüzünün kara bulutlarla toplandığını fark ettim. Sanırım yağmur yağacaktı. Otobüs durağına geldikten sonra dışardaki insanları incelemeye başladım.

Bir kadın kızının elinden tutmuş onu çekiştiriyordu. Köşeye çektikten sonra onu azarlayınca içim hüzünle doldu. Neden küçücük kıza bu kadar bağrıyordu ki.

Otobüsün geldiğini fark ettiğimde duraktan kalktım ve kalabalığı geçerek otobüse bindim.

Eve gidince kendime sıcak bir kahve yaptıktan sonra bir buçuk senedir çalıştığım kafeye gidecektim. Orada da işimi bitirdikten sonra kısa bir duşa girip ders çalışacaktım. Klasik bir gündü işte.

Evimin bahçesine girdiğimde kapımın önünde bir kutunun olduğunu gördüm. Üzerinde benim adım ve soyadım yazıyordu. Çantamdan anahtarlarımı çıkardıktan sonra kapıyı açtım ve kutuyu da içeri taşıdım.

Kutuyu kimin gönderdiğini ve içinde ne olduğunu çok merak ediyordum ama işe geç kalmak da istemiyordum. Kutuyu salona bıraktıktan sonra hemen mutfağa koşturdum ve kendime kahve yaptım. Kahveden kocaman yudumlar alarak odama doğru gidiyordum ki kutunun içinden su sesi geldiğini fark ettim. Ürkek adımlarla kutuya yaklaştım ve kahvemi kutunun yanındaki masaya koydum.

Kutunun altından su sızmaya başladığında ellerimi yüzüme kapattım ve derin soluklar almaya çalıştım. Ellerimi yüzümden çektiğimde kutu yerinde yoktu. Şaşkınlıkla etrafıma baktım ve elimin titrediğini hissettim. Bu nasıl bir saçmalıktı böyle?

Sanırım kendimi fazla yoruyordum ve bu yüzden de hayaller görmeye başlamıştım.

Gözüm saate doğru gittiğinde işe geç kalmak üzere olduğumu gördüm. Hızlıca odama doğru koşturdum ve odadan içeri girdiğimde kocaman bir aynanın dolabımın yanında olduğunu gördüm. O ayna bana ait değildi. Sanırım deliriyordum.

Aynaya yavaş hareketlerle yaklaştım ve tam önünde durdum. Aynanın bir yerinden su sesi gelmeye başladığında tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. Ellerimi aynaya değdirmek için biraz daha adım attım.

Parmaklarımı aynaya dokundurduğumda elimin aynanın içinden geçtiğini gördüm. Elimi hızlıca geri çekmeye çalıştım ama olmuyordu beni içine çekiyordu. Korkudan nefes bile alamıyordum.

Bu... Bu nasıl olabilirdi?

Gözlerimi sıkıca kapattım ve aynanın beni içine çekmesine izin verdim.

...

Kapattığım gözlerimi açtığımda suyun içindeydim. Buradan çıkamazsam nefessizlikten ölecektim. Hızlıca yukarı doğru yüzmeye başladım ve suyun içinde etrafıma bakındım. Başarabilirdim gökyüzünü görebiliyordum fazla derinde olamazdım. Son gücümle yukarı doğru yüzüyordum. En sonunda sudan çıkmayı başardığımda öksürerek nefes almaya çalıştım. Kenardaki buz parçalarına tutunarak suyun içinden çıktım ve nefesimi kontol altına almaya çalıştım.

Ben nasıl bir saçmalığın içindeydim acaba? Kafayı yiyor olmalıydım. Yavaşça ayağa kalktım ve etrafımı incelemeye başladım her yerde kar vardı bir de uzun çam ağaçları.

Nefesimin daha çok hızlandığını hissettim göğsüm sürekli inip çıkıyordu. O kadar soğuktu ki vücudum titriyordu. Bir kaç dakika daha burada kalırsam soğuktan ölecektim. Kıyafetlerim ıslaktı ve rüzgar her estiğinde donduğumu iliklerime kadar hissediyordum.

Buradan nasıl kurtulabilirdim. Ne yapmam gerekiyordu bilmiyordum. Rüya mı görüyordum yoksa aklımı mı kaçırmıştım. Yada buraya gönderilme amacım mı vardı? Hiçbir şeyi anlamdıramıyordum.

Birkaç dakika karların üzerinde ormanın içinde yürüdüm. Sonra onu gördüm, kahverengi büyük bir kurt. Olduğu yerde bana birkaç saniye boyunca baktı. Geriye doğru bir kaç adım attım ve nefesimi tuttum. O an öleceğimden emindim ama o arkasını dönüp gitti.

Kurt ve KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin