Çocuk yanıma geldiğinde "Nasıl yardımcı olabilirim?" Dedim ve nezaketen gülümsedim.
"Bir filtre kahve alabilir miyim?"
"Tabii." Dedim ve yanımdaki arkadaşa siparişi söyledim. Bu sırada çocuk kahvenin parasını bana uzattı. Arkadaşım kahveyi getirdikten sonra çocuğa uzattım ve "Afiyet olsun." dedim.
"Teşekkürler." Dedi ve gitti.
Günümün geri kalanı da her zaman ki gibi oldukça sıkıcı geçmişti. Kafeden çıkmıştım ve eve gelmiştim. Salonda televizyonu açmıştım ve koltukta dondurma yiyordum. Günün en keyif verici anıydı. Bitmiş kutuyu sehpanın üzerine koydum ve uyumak için odama çıktım. Yatağımın üzerine oturdum ve çalışma masamın üstündeki annemle beraber çekindiğimiz fotoğrafı incelemeye başladım. O an içimdeki anne özlemini hissettim ve cebimdeki telefonu çıkararak annemin telefon numarasını tuşladım. Dördüncü çalıştan sonra annem telefonu açmıştı.
"Anne?"
"Efendim Füsun, napıyorsun kızım?"
"İyiyim anne okul dersler falan işte sen ne yapıyorsun sizi çok özledim."
"Bizde seni özledim kızım. Bende çalışıyorum işte. Ne zaman geleceksin Antalya'ya?"
"Bilmiyorum ki anne sınavlarım bitince işte 3-4 ay kaldı. Babam ve kardeşlerim ne yapıyor?"
"İş güç işte çok geç vakitlerde eve geliyor eve geldiği gibi uyuyor . Kardeşlerin ise derslerine çalışıyorlar arada çıkıp hava alıyorlar."
"Selam söyle herkese."
"Tamam söylerim. Ben kapatıyorum Füsun çok yoruldum bugün."
"Tamam anne iyi geceler görüşürüz."
"Görüşürüz."
Aramanın sonlandırılmasıyla telefonu yatağımın yanındaki masaya koydum ve yatağıma iyice yerleşerek tavanı izlemeye başladım.
Dostlarım, annem ve babam çalıştığımı bilmiyordu. Çünkü zaten zor geçiniyorlardı ve bana daha fazla para yollamalarını istemiyordum. Kötü haber dostlarım, teyzem intihar etmişti ve arkasında hiçbir neden bırakmamıştı. Ölmeden önce de bir not bırakmıştı bu ev bana devredilecekti ve öyle de oldu zaten. Kira ödemiyordum zaten. Sadece elektirik, su gibi şeyleri ödüyordum. Kafeyle de anlaşma yapmıştım zaten sadece 6 saat çalışıyordum ve genelde eve 10 gibi geliyordum. Sınav olduğu zamanlar sabahlayarak ders çalışıyordum yani hayatım buydu kısacası.
Dikkatim kapının yanındaki tabloya çarptı. Yine mi deliriyordum acaba onu oraya ben getirmemiştim. Yataktan indim ve tabloyu elime aldım. Tablodaki her şey aynıydı fakat orada daha önce görmediğim bir kurt vardı. Elim ayağım titremeye başlamıştı. Bu rüya yada hayal her neyse onlarla aynıydı. Tabloyu yere koydum ve yanına oturdum elimi uzattım ve gözlerimi kapattım. İç güdüsel olarak böyle yapmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Gözlerimi açtığımda her şey karanlıktı ilerde bir aydınlık vardı ve ayağa kalkamıyordum kafamı yukarı kaldırırsam sert bir şeye çarpacaktım dokusu korkunç hissettiriyordu. Aydınlığa doğru yürümeye başladım ve dışarı çıktığımda az önce bir ağacın içinde olduğumu anladım.
Evet dostlarım, sanırım aklımı kaçırmıştım.
Beğenip yorum yaparsanız çok sevinirim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurt ve Kız
FantasyBirkaç dakika karların üzerinde ormanın içinde yürüdüm. Sonra onu gördüm, kahverengi büyük bir kurt. Olduğu yerde bana birkaç saniye boyunca baktı. Geriye doğru bir kaç adım attım ve nefesimi tuttum. O an öleceğimden emindim ama o arkasını dönüp git...