2.BÖLÜM: "TABLO"

784 51 5
                                    

Uyandığımda odamın içinde baygın bir halde yatıyordum. Başımda derin bir ağrı vardı. Yerden kalktım ve yatağımın üzerine oturdum elim kafamda az önce neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Sanırım yorgunluktan yere bayılmıştım ve saçma bir rüya görmüştüm. Ayna da yerinde yoktu zaten. Üstüm de ıslak değildi. Acaba kutu aşağıda olabilir mi diye tereddüte düştüm ve bir anda ayağa kalktım. Gözüm karardı ve bir kaç saniye sonra görüşüm eski haline geldi. Koşarak salona gittim ve etrafıma baktım. Kutu koyduğum yerdeydi.

Kafam oldukça allak bullak olmuştu zaten. Şimdi de karman çorman olmuştum. O hep oradaydı ve ben başından beri hayal mi görüyordum yani? Kesinlikle daha sık uyumalıydım yorgunluktan ruhsal sağlığım tehlikedeydi dostlarım.

Mutfaktan makas aldım ve kutuyu açmak için bantlı yerlerini kestim. Heyecanla içinden ne çıkacağını merak ediyordum ve sonunda açtım. İçinde bir tablo vardı. Rahatlamayla bir nefes verdim.

Hayal gördüğüme kendimi iyice inandırdıktan sonra tabloyu incelemeye başladım. Ormanlık bir yerdi. Bir sürü ağaç vardı. Fakat biri farklıydı. Bir ağacın altından küçük bir oyuk geliyordu. Hava karlı ve biraz da karanlıktı ama gece de değildi.

Kim göndermiş diye baya bir bakındım kutuya ama kimin gönderdiğine dair hiçbir iz yoktu.

Tabloyu salondaki masanın üzerine koydum ve aceleyle evden çıkmak için harekete geçtim. Şuan da orada olmam gerekiyordu ve ben hala evden çıkmamıştım. Çantamı kapının yanındaki askılıktan aldıktan sonra evin kapısını kilitledim ve kafeye doğru yürümeye başladım. Kafe zaten yakındı 15 dakikaya orada olurdum. Patronuma ne diyeceğimi düşünürken kafenin önüne gelmiştim bile. Kimseye gözükmeden içeri girdim ve personellerin giyinmek için kullandığı odaya girdim. Tam üstümü değiştiriyordum ki odaya Melisa girdi.

"Nerdesin sen? Patron kızmasın diye binbir takla attım." Sesi gergin ve sinirli çıkıyordu.

"Odama girmiştim ama bir anda bayılmışım bende ne olduğunu anlayamadım sanırım uykusuzluktan." Diye mırıldandım.

Yüzündeki o gergin ifade gitmiş onun yerine endişeli bir haldeydi.

"İyisin değil mi şuan? Kafanı çarptın mı?"

Evet dostlarım, Melisa benim kafeden en yakın arkadaşımdı. Çok hızlı sinirlenir ve öfkesi çabuk geçerdi. Kalbi kocamandı.

"Yok iyiyim bir sıkıntı yok." Dedim gözlerimi kaçırarak. "Hadi dönelim kimse fark etmeden." Dedim ve ikimiz de odadan çıktık.

Kafede sıkılmış bir halde yeni bir müşteri gelmesini ve sipariş vermesini beklerken içeri basit giyinimli sarışın mavi gözlü bir çocuk girdi, hoş bir çocuktu.

Ama o an bilmediğim bir şey vardı dostlarım, bu hoş çocuk benim hayatımı daha da karmaşık hale sokacaktı...

Beğenmeyi ve yorum yapmayı sakın unutmayın sevgili okuyucularım.





Kurt ve KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin