Geçen bir yılda her şey çok güzeldi. Chanyeol'ün güvenini ve sevgisini kazanmıştım. Artık hafta da bir kez birbirimizin evine gidiyor ve bilgisayar oyunu oynuyorduk. Kimi zaman ona ders çalıştırıyordum ve benim isteğimle birlikte yürüyüşlere çıkıyorduk. Chanyeol her zaman kilo almaya devam ediyordu ve bu durumdan herkes rahatsızdı, kendisi dahil. Her ne kadar onu o haliyle seviyor olsam da sağlığı için zayıflamalıydı. Ve o gün Chanyeol tuvalete girdiğinde annesi odaya girip yanıma oturmuştu.
''Baekhyun, seninle bir şey konuşmak istiyorum.''
''Evet Bayan Park?''
Oyunu durdurdum ve ona doğru dönüp dinlemeye başladım. Üstelik meraklanmıştım da.
''Chanyeol diyet ve spor yapmayı sevmiyor. Fakat sağlığı için bunu yapmalıyız. Sözümüzü dinlemiyor fakat seninle yürüyüşe bile çıktığını görünce şaşırmadık değil. Sana vereceğimiz programa uyarak, Chanyeol'ü buna teşvik eder misin?''
Bayan Park'ın ricası ile başımı aşağı yukarı sallayarak dudaklarımı araladım.
''Elbette yardım ederim, çok mutlu olurum hatta. Chanyeol bunu kendine çok sorun ediyor, oysaki yanakları o kadar sevimli ki..''
Dudaklarımı büzerek konuşurken Bayan Park aynı şekilde yanağımı kavramış ve hafifçe sıkarak sevmişti.
''Onunla bir ömür arkadaş kalacağınıza inanıyorum Baekhyun.''
''Bunu ben de çok isterim Bayan Park.''
Genç kadın ayağa kalktığında, içeriye Chanyeol girmişti. Oğlunun başını okşayarak odadan ayrılırken Yeol yanıma yaklaşıp koltuğa oturdu.
''Ne konuştunuz?''
''Hiç, sadece bizi kontrol etmek istemiş. Üzerine de sen geldin.''
Başıyla beni onaylarken fareyi kavrayıp oyunu başlattı.
''Hadi gel, oyunu başlattım.''
Ve çoğu zamanımız böyle geçip gitmişti. Sıra spora geldiğinde ise Chanyeol beni yeterince zorluyordu. Hızlı yürüdüğümde beni yavaşlatıyor, az yediğimi gördüğünde tabağımdakileri de alıp yiyordu. Oysaki onunda bana uyması gerekiyordu fakat ben ona uyuyordum. Altıncı sınıf, bu boş çabalarımla geçmişti. O kadar boştu ki, üzerine ben bile birkaç kilo almıştım. Bu beni gereğinden çok rahatsız ederken, teneffüs zili çalmıştı yine.
''Chanyeol, seninle konuşmalıyım.''
İri çocuk bana doğru dönüp kitaplarını kapatırken dinlemeye başladı. Her zaman sessiz kalıyor oluşu kendimi çok gürültülü hissettirse de, öteki türlü arkadaş kalamazmışız gibi hissetmek vicdanımı rahatlatıyordu.
''Ben bir kaç kilo almışım ve bu kiloyu vermek istiyorum.''
''Baekhyun, sen böyle çok güzelsin.''
Gözlerindeki samimiyeti gördüğümde hafif bir tebessümle başımı eğmiştim. Durumu biraz daha izah etmeliydim.
''Ben bundan rahatsız oluyorum, fakat tek başıma olmak sıkıcı. Bana bu konuda yardım etmek ister misin?''
Reddetmeyeceğini biliyordum, fakat Chanyeol benim kadar iyi niyetli düşünmüyordu sanırım.
''Benden rahatsız mı oluyorsun?''
Gözlerim irice açılırken koluna dokundum.
''Hayır, senden rahatsız olmuyorum Chanyeol. Hatta çok hoşuma gidiyorsun. Yumuşacıksın, seni sevebileceğim daha çok alan var ve bu hoşuma gidiyor.''
Endişeyle konuşurken onu kırmamak için çabalıyordum sadece.
''O zaman neden bir yıldır zayıflamam için bir çok yol denedin?''
Omuzlarımı düşürdüm ve iç çekerek ona baktım. Bunu açıklamanın vakti gelmiş gibiydi. Üzüldüğünü biliyordum fakat üzülmesini kesinlikle istemiyordum. Elimi, kolundan kaydırdım ve tombul elini kavrayıp parmaklarıyla oynamaya başladım.
''Çünkü sağlıklı değilsin Chanyeol. Herkes koşup zıplarken sen yürürken bile nefes nefese kalıyorsun. Benim seninle problemim yok ama sağlıklı olmanı istiyorum ve bu yolda sana sonuna kadar desteğim. Lütfen inat etme, hiçbir şey değişmeyecek. Sadece birlikte takıldığımız vakit artacak çünkü artık spor yapacağız.''
Bir iç çekme sesi de ondan gelirken kollarımı iki yana açıp boynuna doladım. Ona sıkıca sarılıyor ve iyi hissetmesini sağlıyordum. Çünkü onun görünümüyle ilgili değildi sevgim, bunu anlaması için çabalıyordum.
Çabalarım sonuç bulmuştu da. O günden sonra Chanyeol evdeki çikolataları çöpe atmıştı. Bir diyetisyene gidip yaşına en uygun diyet programını hazırlatmıştı ve artık her akşam ailesinden birisiyle veya benimle yürüyüşe çıkıyordu. Sürekli isyan ediyor oluşu, umurumda değildi. Hızlı sonuç almıyor oluşumuzda moralimi düşürmüyordu. Sadece inatçı bir çocuktu ve sürekli onu gaza getirmek beni yoruyordu. Her seferinde yapabileceğine dair uzun konuşmalar yapıyor, yeri geldiğinde beni koruyabilmek için kas yapması gerektiğine dair değişik konuşmalar yapıyordum. En işe yarayanlardan birisi de, bu beni koruma konuşmasıydı. Ondan uzun olmama rağmen sürekli beni korumaktan bahsettiği için onu minik kardeşim olarak görüyordum.
Ortaokulbir şekilde geçiyordu. Yaşımız küçük olduğu için güzel pek anı eldeedemiyorduk. Çoğunlukla Chanyeol'ün zayıflaması üzerine geçirdiğimiz zoryıllardı. Bir diğer amacımız ise aynı liseyi kazanabilmekti. Chanyeol gibi birtembeli çalıştırmak gerçekten aşırı zordu. İlgisini sürekli farklı şeylereveriyordu. Nasıl para biriktirip oyuna yatırabilirim? Oyunlara nasıl vakitayırabilirim? Bilmem kaçıncı seviyeyi nasıl geçebilirim? Aklı bunlarla doluydu vebariz açık veriyordu. Ona her zaman daha iyi bir okul kazanırsam gideceğimisöylüyordum ve bunun onu korkutuyor oluşu hoşuma gidiyordu. Fakat gelen azimsadece bir kaç dakikalıktı.
Zayıflıyordu. Kesinlikle zayıflıyordu ve gün geçtikçe uzuyordu. Benim boyumu geçmeye başladığından beri bana bücür diye sesleniyor, sonra da gönlümü almak için türlü şekillere giriyordu. Açıkçası gayet memnunduk. Chanyeol koca üç yılda, yeterince forma girmişti. Bir cumartesi sabahı sözleşmiş, eşofmanlarımızı giyinip her zamanki sokağın başında buluşmuştuk. İkimizde büyük bir sınava girmiş, lise sonuçlarının açıklanmasını beklediğimiz bir yaz tatiline başlamıştık.
''Günaydın Yeol.''
''Günaydın.''
Gülümseyerek yanıma yaklaştı ve uzun kollarını bana sarıp yanağıma bir öpücük kondurdu.
''Yapma şöyle.. İnsanlar masum düşünmüyor.''
Chanyeol omuz silkerek tempolu bir şekilde yürümeye başlamıştı. Gözlerimi devirerek bende yanından yürürken yaşına göre gelişen kaslarına bakıp omzuna vurdum.
''Benden gizli şınav çektiğini biliyorum. Ne zaman söylemeyi planlıyordun?''
Yüzünü buruşturarak bana baktı, ''Bunu sana neden söyleyeyim?''
Başımı çevirip bir süre ona baktım.
''Ne demek neden söyleyeyim? Ben de yapardım.''
Başını olumsuzca sallayarak omuzlarını silkti ve temposunu yavaşça arttırdı. Bir süre sessizce yürüdük ve koşmaya başladık. Uzamaya başlayan bacakları sayesinde benim için adımlarını küçültüyordu, bu sevimliydi bana göre. Bu yüzden sesimi çıkarmadan yoluma devam etmeyi tercih ediyordum.
Şans bizden yana olmuştu, aynı liseyi kazanmıştık ve her şey yeni başlamıştı. Chanyeol'le birlikte uzamıştık. Fakat ben 1.72'de kalırken, Chanyeol 1.85'i bulmuştu. Pekala minyon birisi olduğumun farkındaydım fakat bu çocuğun bu kadar uzaması için de mucize gerekiyordu.
'Sen benim mucizemsin.'
Daha geçen gün, liseyi aynı okulda okuyacağımızı öğrendiğimizde söylediği ilk cümle bu olmuştu. Utangaç bir sırıtma dudaklarımda yer edinirken omzumda hissettiğim kolla sarsılmıştım.
''Heyecanlı mısın?''
Kalın sesi kulaklarımı dolduruyordu. Atlamış olabilirim, sesi de kalınlaşmıştı. Şimdi de benim yatağımda oturmuş, sohbet ediyorduk.
''Heyecanlıyım tabii, artık büyüdük. Liseye başlayacağız. Yeni insanlar, yeni arkadaşlar.''
''Benden başkasıyla arkadaş olmana izin vereceğimi mi düşünüyorsun Baekhyun?''
Omuzlarımı silktim ve suratımı buruşturarak dalga geçtim.
''Uzun zamandır senden kurtulacağım anı bekliyorum ben.''
Onaylamaz sesler çıkarırken boynumdaki kolunu kendine doğru çekip, başımın göğsüne gömülmesine sebep oldu. Diğer kolunu da başıma dolayıp sıkıca sarıldı.
''O zaman seni severek öldürmeliyim Baek, başkalarına gitmene izin veremem.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Best Friend|ChanBaek
Short StoryChanyeol ve Baekhyun çok yakın iki arkadaştı. Ortaokulda başlayan hikayeleri, nerede son bulacağını bilmeden tüm hızıyla ilerliyordu. Öyle ya da böyle birisinin oyunu bozacağı barizdi. Ve Baekhyun oyunu bozan ilk kişi olmuştu. Çok yakında güncellen...