7.bölüm

847 51 10
                                    

Sıcak suyun bedenimden akmasına ve rahatlatmasına izin verdim.Oldum olası sıcak suyu sevmişimdir.Eskiden hep yüzmeden sonra saatlerce sıcak suda kalırdım.Hala sıcak suyun keyfini sürerken kapım çalmaya başladı.panikle duştan çıkarken gül kurusu rengindeki bornozumu giyip koşar adımlarla kapıya doğru ilerledim. Gelen kişiyle yüzümü buruşturup kapının arkasına gizlendim

"Burada ne işin var çalı?" Beni gözleriyle resmen soyarcasına süzerken yanaklarım utançla kızardı.en son bakışları yüzümü bulduğunda dudağının kenarı kenara kıvrıldı."sen hiç telefonlara cevap vermez misin?" bu dediğiyle tekrar gözlerimi devirdim. bu aralar karşımda Chris olunca sürekli gözlerimi deviriyordum."pardon ama duştayken telefonu nasıl duymamı bekliyorsun.Üçüncü bir kulağa sahip değilim" "boş konuşmayı kes ve hazırlan karakterleri ve filmi tanıtma amaçlı yemeğe gidilecek ve ikimizinde orada bulunması gerek kızıl söylenmeyi de bırak" o bunları söylerken gerçekten de bu film zırvalığına söyleniyordum.Beni kenara itip içeri girdi.Bunu yapmasına artık alışmıştım.Kibar çalı işte. Bir aüre daha kapıda dikildiğimi fark edip odama ilerlemeye başladım.Salonun yanından geçerken bir yerimin açılmamasına ayrı bir özen gösterdim. Sonunda dolabımın karşısına geçtiğimde ne giyeceğim ben diye düşünmedim.Önüme gelen kırmızı sade ama hoş olan bir elbiseyi elime aldım.Sırtı hafif açıktı ve kısaydı onun dışında bir sorunu yoktu.Üstüme geçirdiğimde tam oturduğunu ve tül tül inen eteğinin beni gayet hoş gösterdiğini gördüm.Aynanın karşısına geçip göz kalemi çektikten ve kendiliğinden bembeyaz olan tenime biraz allık sürdükten sonra hazırdım.Ayağıma siyah topuklularımı geçirip salona ilerlemeye başladım.Chris koltuğa uzanmış ve gözlerini kapamıştı.Topuklularımın sesini duymuş olacak ki göz kapaklarını aralayıp yerinde doğruldu ve bana döndü "Kızıl boydan boya kırmızı olmuşsun birde yanakların kızarırsa tam olur" kendi dediğine gülerken bende oflamak yetindim ve kapıya ilerlemeye başladım . sonunda evden çıktığımızda arabaya binip toplanılan yere gitmeye başladık.

~~~~~~~

Arabadan inmemizle gazetecilerin etrafımıza toplanması bir oldu.İkimizde soğukkanlılığımı korurken Chris elini belime attı ,sorulan soruları ve patlayan flaşları görmezden gelerek beni içeri yönlendirdi. İçeri girdiğimizde ikimizde hemen birbirimizden uzaklaştık. Kate koşarak yanıma geldi ve bana sarıldı ben de kendimi bile şaşırtacak bir şey yaparak ona karşılık verdim.Sanırım ünsanlara karşı koyduğum duvarları hafiften yıkmaya başlamam gerekiyordu. Sonunda ayrıldığımızda bana heyecanlı bir şekilde bir şeyler anlatmaya başladı.Görünürde onu dinliyomuş gibi yapıp gözlerimi masadakilere çevirdim.Bir sürü resmi giyinişli kişiler vardı.Yapay bir güleryüzle gidip herkesle tanıştım.Masada çoğunlukla iş konusu hakimdi.Yemek yerken bile herkes film hakkında konuşuyordu. Yanımdaki kadın tarafından bana yöneltilen soruyla gerçek hayata döndüm "annen de senin gibi kızıl saçlara sahip olmalı ve senin kadar güzeldir heralde?" Soru içimi parçalara ayırırken görüntümde farklılık olmamasına özen gösterdim "hayır aslında ben saçlarımı teyzemden almışım ve evet annem çok güzel bir kadındı " herkes soru işaretleriyle bana bakarken huzursuz olup açıklama gereği duydum "fakat annem ve babam bir uçak kazasında vefat ettiler" yanımdaki kadın mahçup bir ifadeyle bana bakıp özür dilerken masadaki herkesde bir gerilim oluşmuştu.Gözlerim refleks olarak Chris'e kaydığında onun da bana baktığını gördüm.Aramızda kısa bir bakışma yaşadıktan sonra biri ortaya bir konu attı ve gergin hava dağılmış oldu.

Burada yaklaşık 2 saat daha oturduktan sonra izin isteyip kalkmaya karar verdim.İzin istedikten sonra ayağa kalktım ama Jack'in beni durdurmasıyla bakışlarımı ona çevirdim "seni Chris bıraksın " yaklaşık 24 saattir o çalının suratına katlanıyordu ve daha fazlaya gerek yoktu "taksiyle giderim" Bu sırada Chris ayağa kalkmış ve "hadi kızıl" demişti bile. Beni dinlemiyeceğini bildiğim için itiraz etmeye bile gerek duymadım ve peşinden ilerledim.Sessiz geçen bir yolculuğun ardından tam inecekken "birşey değil kızıl ama nerde benim güle güle öpücüğüm" Bu dediğiyle yüzümü iğrenir gibi bir hala sokarken ona dönüp "sana teşekkürler dediğimi hatırlamıyorum ve git sürtüklerden öpücük dile" diye sert bir çıkış yaparak kapıyı araladım.Ama çıkamadan kolumdan çekildim ve dudaklarımda sıcak dudaklar hissettim.Chris'in erkeksi kokusu burnuma dolarken bir anda kendime gelip ondan uzaklaştım.Dudaklarımız sadece birbirine dokunmuştu,beni öpmemişti.yanaklarım kızarırken karanlık olmasına teşekkürler yağdırırken onun sesiyle sinirlerimin daha da gerildiğini hissettim "ben istediğimi alırım Kızıl"

Oy yapın Oy yapın Oy yapın Oy yapın

Yorum yapın yorum yapın ve yine yorum yapın.Kimse düşüncesini yazmazsa hikayemin nasıl olduğunu bilemem!

KızılHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin