...
Sürünerek, başıboş ve aynı zamanda isteksizce yürüyen ayaklarının sesi, gölgesinin bitimine eşlik eden bir zamanda kesildi ve başladım, "Yine bir hayal kurdum, ürkütücüydü."
Oturduğum balkon duvarından, beş yüz metre yüksekliğinde ki boşlukda ayaklarımı sallarken."Çâre, bu bir yakaza mı yoksa rüya mı yada herneyse ne zaman ?"
Aynı balkon duvarının kendini sağlama alan kısmına yada sırtını her an yaslayabileceği korkunç boşluğa hemen yanıma tek sıçrayışda oturdu. "Dün gece" dedim, sağ ayağımı boşlukdan usulca kaldırıp karnıma çekerken. "Çâre, insanlar uyurken hayal kurmazlar, rüya görürler. Tüm dillerin çevirisi böyledir."Sağ kaşıma orantılı bir şekilde dudağımın sağ kısmı umursamazca şekil aldı ve tekrar eski şekline büründü, ifadesizliğine. "Kelimeler benim dudaklarımdan döküldüğü sürece, benim onlarda barındırdığım anlamlara mahkumlar, Mika."
Doğruyu bildiğini ve bunu ispatlamya çalışmakla uğraşmayacğını belli eden derin bir nefes saldı. Başını kaldırmadan gelişi güzel, "Anlat" dedi. Mika ile aramızda ki bağın yada onda kendimi saklayabiliyor olmamın bir nedeni de buydu, uzatılmayan tok kelimeler. Tok yalnızlık, yokluk ve çokluk. Ben Çâre, herşey ve herkes aynı zamanda varlık ve hiçlik.
O an, dudaklarım uçmaya hazır bir kuş gibi kurduğum hayali sessizce fısıldadı ve ardından tekrarlamaya başladı. " Karanlık gece, gece mavisi yüzler. Buğusunu yitirmeye yüz tutmuş zift karası aynalarda kendisini izleyen enseler. Binlerce kadın kılığında acı, acı kılınğında adam, yüzler ve o an ki hisler, hepsi aynı. Ben duygusuz bir yarasa yavrusu tünemiş izlerken bunları, ismini koyamadığım bir şey koptu içimde. Hani şu insanların bahsettiği korku olmalıydı. Biran bir çift avcun arasında, el parmaklarına prangalı çırpınırken ben, ellerin sahibi iri gece mavisi gözleri, silik yüzüyle yaklaştırdı yüzünü yüzüme. Hayatımda hiç görmediğim tonda gözleri ve silik yüzü usulca yaklaşdı ve hışımla uzaklaşdı. Sonra aynı hırsla ve tüm gücüyle vurdu iki elini birbirine ve " Mika'nın merakla sağa dönen yüzüne eşlik eden dudakları merakla kıpırdadı, "Sonra ?" onun sesini dahi duyamadığı fakat şuan tüm bedenimde o an ki korkuyla çarpan kalbimin çarpıntısının hızıyla usulca sallanan bedenim in eşliğin de "uyandım" dedim.
"Uyandın mı, yani bir sonuda mı yok başı olmadığı gibi" dedi, sanki birşeyleri oturtamamış gibi. Saç tellerim batan güneşe hakim bakışlarım arasında rüzgarla savaşırken, o gece mavisi gözlerin silik bir yüze değil de beni heran saracak olduğuna emin olduğum bir uçuruma ait olduğunu ve buna hazır olduğumu söyleyemedim, bunu saklamış olmam yalan söylediğim anlamınamı gelirdi ?
[Bu, beni hırpalayan dilimin parmaklarımı zonklatan ısrarının doğuracağı kitabın ilk bölümlerinden bir parçadır. Bu hikayede göreceğin, duyacağın, hissedeceğin ve okuyacağın herşey sen ve sana ait olacak sevgili okuyucu. Size tavsiyem kendinizi benimsediğiniz karakterin yerine koymak ve bu kitabı sessizliğinizle okumak. Hikayem sizin için hazır , peki siz, siz için hazır mısınız ?
Huzurla...
Muhayyile]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANKI
RomanceKendine bahşedilmeyen tüm eksikliklerini, avuçları arasından sızan hikayelerde arayan yaşlı bir adam. Duygularının, bir ip ağızında toplanıp sıkılarak dizginlenildiği duygusuz bir genç kız. Acının, bedeninde hissedebileceği iğne ucu kadar yere sah...