Çok geç y.b yazdığımı biliyorum çok özür dilerim ama işte sınavlar felan yazamadım. Bu arada voteleriniz ve yorumlarınız beni çok mutlu etti , sizi çok seviyorum <3 İyi okumalar , umarım beğenirsiniz ...
Hayatımdaki en önemli varlığı kaybetmiştim . Dizlerimi çektim ve ağlamaya başladım . Bir ses duydum , annem umuduyla hemen gözlerimi açtım . Karşımda onu gördüm. Elleri kan olmuştu , gülümsüyordu . Ağzından kan akıyordu . Bunu o mu yapmıştı ?
*****************
28.10.2013
- Lana uyan artık kızım , Lana hadi ağlamayı kes de uyan , hey Lana !!?
Yüzüme aldığım ani bir tokatla gözlerimi açtım . Babam şaşkın bir şekilde bana bakıyordu
- Sonunda uyandın .Gözlerin kıpkırmızı olmuş ağlamaktan . Hadi kalk .
Kendime geldiğimde ağladığımı fark ettim . Aklıma annem geldi .
- Baa-ba ben böyle olsun istememiştim , baba hepsi benim suçum , annemi özledim , baba beni anneme götür lütfen !
Bir yandan ağlayıp , bir yandan bağırarak yalvarıyordum .
- Kızım sen iyi misin ? Kalk bi elini yüzünü yıka hadi . Annen aşağıda kahvaltı hazırlıyor , hadi sakinleşte yanımıza gel.
Babam bana '' psikopat '' bakışı atarak odadan çıkmıştı .
Ne yani ben şimdi rüya mı görmüştüm ? Ama rüya olamıycak kadar gerçekti . Annemin yaşadığını duyunca derin bir nefes aldım . Pislik kadına ne kadar kızsamda onu çok seviyordum . Hemen yataktan kalkıp mutfağa koştum. Annem tezgahta bi şeylerle uğraşıyordu. Beni görmesine fırsat vermeden hemen arkasından sarıldım . Annem , babamın adını söyleyerek gülmeye başladı . Hemen geri çekildim ve trip attım. Beni görünce '' Sen miydin ? '' dedi . Sinirle masaya oturdum . İyilikte yaramıyor ! Önüme gülen kreplerden koydu . Ay canım ya kreplere özenmesede çok sevimli gözüküyordu .
Kahvaltımı bitirdikten sonra hiçbir şey demeden kalktım ve odama doğru yürümeye başladım. Mutfak kapısından çıkarken duraksadım , küçük bir gülümsemeyle ‘’ Seni seviyorum anne ‘’ diye fısıldadım ve merdivenlere doğru koştum . Ev bir anda annemin sesiyle doldu :
-Bende seni Lana !
Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle odama girdim . Odam zifiri karanlıktı . Boy aynamın karşısına geçtim ve vücudumu incelemeye başladım . Aşırı derecede zayıflamıştım. Tam aynada karnımı incelerken onu gördüm . Odamın kapısının hemen yanında otumuş bana bakıyordu . Karanlıkta onu fark etmemişim. Açıkçası artık ondan korkmuyordum . Bana zarar vermiyordu , yani şimdiye kadar hiç vermemişti . Onu aldırış etmeden odamın perdesine yöneldim . Tam perdeyi açacakken arkamda bir anda belirdi . Bana sakın yapma dercesine gözlerini dikleştirdi . Biraz korkmuştum ama yine de perdeyi açtım . Hava çok güzeldi . Arkamı dönüp baktığımda onu göremedim . Şimdi tedirgin olmuştum. Nereye gitmişti ?
Saat 9.05 . Hala 2. derse yetişebilirim . Üzerime bir şeyler giyip dışarı çıktım . Yürüyerek okulun bahçesine girdim .
Kendi dolabımın bulunduğu koridora gittim . Birkaç bir şey almam gerekiyordu . Dolabımın kapağını kapattığımda Isabel ‘ i gördüm . Korkunç gözüküyordu . Göz altları morarmış , aşırı derecede zayıflamış ve sanırım gözleri biraz siyahlaşmıştı . Kollarını birbirine sımsıkı kenetlemiş , tedirgin ve korkmuş bir şekilde yürüyordu . Beni gördü .
- Hey Isabel !!
Koşarak ona doğru ilerledim .Beni gördüğüne pek sevinmemişti sanırım .
- Git buradan Lana ! Seninle konuşmamı istemiyor .
- Kim istemiyor Isabel ?
Fısıldayarak konuşuyorduk .
- O istemiyor Lana . Benimle konuşma . Bana zarar veriyor . dedi ve koşarak uzaklaştı . Kimden bahsediyordu bu ? Acaba odamın köşesindeki çocuktan mı bahsediyordu ? Ders zilinin çalmasıyla kafamdaki sorulardan uzaklaşıp sınıfa girdim .
Sınıfa girdiğimde bütün gözler benim üzerimdeydi . En arka pencere kenarı boştu . Gittim ve oraya oturdum. Önümdeki çocuk arkasını dönüp bana baktı ve başka sıraya geçti. Ne önümdeki ne de sağımdaki sıra doluydu . Sanki bende bulaşıcı hastalık varmış gibi bir bir benden uzaklaşıyorlardı . Galiba onları korkutuyordum .
Derste Hailey ve Carmen aklıma geldi . Çıkışta Carmen ' i ziyarete gidicektim .
********************
Anderson Malikhanesi . Baya büyük bir malikhane. Evin tam karşısında kocaman bir göl var . Carmen ve ailesi neden böyle ıssız bir yerde yaşıyorlar anlamadım . Sanırım evin bahçesine uzun zamandır bakım yapmıyorlar , her yeri otlar kaplamış .
Kapının önüne geldim ve kapıyla uzun bir bakışmadan sonra zili çaldım . Birkaç dakika bekledim ve yine çaldım . Yine kapıyı açan olmadı . Merdivenlerin basamaklarını tam inerken kapı yavaşça açıldı. Kapıda Carmen' in annesi belirdi . Gülümsemiyordu .
-Merhaba efendim , şey ben Carmen' i görmeye gelmiştim .
Kadın beni uzun bir süre sezdikten sonra hiçbir şey demeden içeri aldı. Oturma odasını gösterdi . Ama oturma odasında televizyonun karşısında tekerli sandalyede oturan kel ve yaşlı amcadan başka kimse yoktu.
- Sanırım Carmen yukarıda . Ben onun yanına gidiyim .
-'' Carmen orada oturuyor '' dedi ve tekerlekli sandalyedeki adamı gösterdi .
Şaşkın bir şekilde adama doğru ilerledim . Karşısına geçtiğimde şok olmuştum . Bu Carmen ' di . Kafası yana doğru kaymış bir şekilde televizyon izliyordu . Stephan Hawking 'i andırıyordu .
Beni gördü ve bir anda irkildi . Çırpınmaya ve inlemeye başladı . Carmen'in annesi yanıma geldi ve çok soğuk bir şekilde '' Lana artık gitsen iyi olucak '' dedi . '' Hoşça kal Carmen '' diyip ayağa kalktım . Carmen çırpınırken gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı . Zavallı Carmen …
Anderson Malikhanesinden çıkıp anayola doğru yürürken malikhaneden çığlık sesleri yükselmeye başladı . Arkamı dönüp baktığımda o , malikhanenin yanında öylece bana bakıyordu . Hava kararmaya başlamıştı . Eve doğru koşmaya başladım …
Multimedyada Carmen' in fotosu var :3