Farkına varmadan uyuyan Josh, Tyler'la yüz yüze gelecek şekilde uyandı.
''Josh, Josh, Josh! Uyan. Ah, üzgünüm seni uyandırdım.'' Tyler kıkırdadı, kolunu Josh'ın gövdesine sarmış ve bacakları Josh'ın bacaklarının arasına geçirmişti.
Josh inledi, nefes aldı, gözleri uykulu görünüyordu. "Bebeğim kalk hadi. Brendon ve Ryan'la 7'de buluşmalıyız.''
Tyler sızlandı, Josh'ın uykuluyken çıkan sesini çok seviyordu. Kollarını sıkıca ona sardı ve ''Anlaşıldı kaptan!'' diye bağırdı.
Tyler'la birlikte olduğu yerde gerçekten çok rahat olan Josh, kolları boynuna sarılı olan Tyler'la yavaş yavaş ayağa kalktı.
''Hayıııır. Beni bırakma.''
Josh dudak büktü. ''Bunu asla yapmam. Sadece giyinmemiz lazım. Şimdi kalk, yoksa kahveni vermeyeceğim.''
Tyler zıplayarak yerinden kalktı ve banyoya koştu, kıyafetlerini askılarından çekti.
"Jissshhhwaaaa! Hangisi?" Tyler cebinde küçük bir pizza dilimi deseni olan gömlekle, turkuaz boğazlı kazağı elinde sallıyordu.
Josh mırıldandı, karar vermek düşündüğünden daha zordu. "Hmm, ikisini de sevdim, ama gömleği giy çünkü o güzel boynunu görmek istiyorum.''
Tyler'ın yüzü kırmızıya büründü ve gözleri utançla genişledi. "Öyle konuşma Josh." dedi utandığını belli ederek.
Josh, gözlerini devirdi ve ufak bir fikir edinerek dudağını dişledi. "Neden, sen çok güzelsin Tyler. Bedenin değerli. Dokunuşuma, hatta sözlerime karşı hassas."
Tyler yüzünü elleri arasına alarak kıkırdadı. "D-Dur, yüzümü ve kulaklarımı sıcak yapıyorsun."
''Eğer bana ne yapacağımı söylemeye devam edersen, sıcak olan tek yer oraların olmayacak.'' Josh, Tyler'ın yanından geçerken onun poposuna vurdu. Tyler tiz sesle bağırdı. ''Hey!''
Josh güldü. ''Tyler artık gerçekten giyinmelisin. Saat 6:30 ve oraya sürmek on dakikamı alır.''
Tyler alınmıştı. Yeniden banyoya doğru giderken kapıyı sertçe kapatmayıda unutmadı.
Tyler'ın davranışlarına bakarak Josh onun bir sorunu olduğunu anlamıştı. Kapıyı açarak nazikçe sordu. ''İlaçlarını aldın mı bebeğim?''
Tyler inledi, başını iki yana sallayarak gömleğini karnına çekti. "Hayır istemiyorum, beni sürekli uykulu yapıyorlar. Onları almak istemiyorum. Lütfen?"
Josh iç geçirdi. "Bak Ty, onları almak zorundasın, istemediğini biliyorum ama bir süre onları almayı bırakıp yeniden başlarsan çok daha kötü olacaksın. İkimiz de bunun olmasını istemiyoruz. Peki şöyle yapsak, şimdi hapın yarısını iç ve diğer yarısını başka zaman için saklarız. Olur mu?''
Tyler sızlanarak başını iki yana salladı. "Hayır."
Josh tek kaşını kaldırdı, yavaş yavaş sabrı tükeniyordu. "Affedersin?"
''Onlardan istemiyorum.'' Kelimeleri ağzından doğru düzgün çıkmıyordu.
Josh başını salladı. "Tamam, ama göreceksin Tyler. İlaçlarını almaman duygularını sikip atacak. Neler olduğunu biliyoruz değil mi? Ben sadece yardım etmeye çalışıyorum.''
Tyler mırıldandı, gözlerini ovuştururken iç geçirdi. "Tamam yarısını alacağım, lütfen yanımda durur musun? Yalnız kalmak istemiyorum.''
"Ben hep buradayım bebeğim, şimdi acele et yoksa seni kucağıma alıp arabaya atacağım.''
Tyler güldü ve hazırlanmaya devam etti. Bu sırada Josh onun her hareketini izliyordu.