"TELL ME ! "

157 17 11
                                    

İlk bölümde söylediğimi izninizle tekrarlamak istiyorum. Kesinlikle bağımsız bir hikaye. İyi okumalar. 

* Hepimizin ciğerini yakan bu sahne... (medya) 

Loki koridorların hepsinden sırasıyla geçiyordu. Adımları hızlı ve her zaman olduğu gibi endişeliydi. Bunu uzun zamandır yapıyordu ancak endişesi bir gram olsun azalmıyordu. " Tam zamanında geldin. Yine. " Sabitlenmiş kılıcından ellerini çektikten sonra Loki'ye dönen Heimdall. " Onu gör Heimdall. " " Artık size bu konuda bilgi veremem Loki. " " Bir saniye bekle. Tahmin ediyorum... Odin ! " " Gözlemlerime dayanarak söylemek gerekirse bu uzun bir süre devam edecek. " Loki aniden sesini yükselterek " Midgard'a geri gitmemi zaten yasakladı ve üstelik ondan haber alamayacak mıyım !? " " Kendini fazla kaptırıyorsun. O bir ölümlü. " Loki'nin göz bebekleri yavaşça büyüyordu. " Söyle bana ! " Loki'nin sesi deminkinden daha yüksek çıkmıştı. Yakından bakacak olursanız gözlerinin dolduğunu bile söylemek mümkün olabilirdi. Heimdall bu sözün üzerine uzun uzun Loki'ye baktı. Eski yerine döndü ve bu sefer Loki'ye bakmış olduğu gözlerini galaksiye çevirdi. Gözleri birini arıyor gibiydi ve bu sefer konuşmasına Loki'ye bakmadan başladı. " O mutlu. Gülüyor ve eğleniyor. Her şeyi mahvedeceksin. Uzak dur. "  Loki ise istediği şeyi elde etmiş gibi sırıtarak geldiği yoldan geri döndü.
-

" Sence sınav ilki gibi zor olur mu Jess ? " " Tatlım ilk sınavda daha konular az iken ne kadar zor olduğunu görmüştük. Şimdi ise konular ikiye katlandı. Daha fazla söylemem gereken bir şey var mı ? " Haklıydı. Fizik sınavı her zaman zor olmuştu. Gerçi ilkine yok denilecek kadar az çalışmıştım ancak ikinci sınava sabaha kadar çalışmıştım. Umarım ilki kadar kötü olamazdı. Sınavın karamsarlığıyla beraber Jess'e baktım ve kafamı salladım. " Neden ders çalışıyorsunuz ? " diyerek sandalyeyi çekti Bryce. Jessica tek eliyle gözlerini kapatırken diğer elleriyle Bryce'ın yüzünü kapatmaya çalışıyordu. " İğrenç görünüyorsun be. Kaç saattir uyumadın sen ? " " Ah küçük Jess... Sizin gibi sınavlara son gün çalışmıyorum. Dün gece hiç uyumadım ve ilk konuları bitirdim. Bu gece yine uyumayacağım ve diğer konuları bitireceğim. " " Dostum sınav bugün. "  " Saçmalama Mel. Bugün çarşamba. " Jessica ile kısa bakışmamızın ardından " Bryce kalk ! " dedim. " Kaç saattir ders çalışıyorsun sen ? " " Bilmiyorum yani sanırım sabah 10 dan beri. " " Aww...gel buraya. " daha sonra kafasını omzuma koydum. " Hepsi geçecek Bryce. "
" Evet herkes yerine otursun. Ses istemiyorum. Sınav 5 dakika içerisinde başlayacak . " dedi cırtlak sesiyle Bayan Hooper. Yerlerimize oturduk ve Jessica'ya baktım. " Hey Jess. Belki yardımlaşabiliriz. Ne dersin ? " Jessica yüzüme ' Şükürler olsun. ' dermiş gibi baktıktan sonra " Kesinle derim. " dedi. Güldüm ve sınav kağıtlarının gelmesini bekledik.
-

" Hayır sınıfa biri geliyor ve 40 dakika boyunca sana anlamadığın bir şekilde formüllerle bir şeyler anlatıyor ve senden bunu %100 anlamanı bekliyor. Sadece bunu ben mi saçma buluyorum ? Neden kimse bir şey söylemiyor ? " En az ilk sınav kadar kötü geçen sınavın ardından Bryce'ın konuşmalarını ikimizde dinlemiyorduk. Sınavın tek iyi bir tarafı vardı o da son ders olmasıydı. Yani  şuan  okuldan çıkmak üzereydik. Sohbeti bitirmek için " Haklısın Bryce. Öğretmen olduğunda daha iyi anlatırsın onlara. " dedim. Daha sonra Jessica'ya bakarak " Jess bu akşam geliyorsun değil mi ? " gülümseyerek " Tabikide ! " dedi. " Bemi kimse davet etmedi. Nereye ? " " Dostum sence birinin bu akşam babası ile gitmesi gereken bir yer olmadığına emin misin ? " Bryce aniden omuzlarımdan durdurarak " Haklısın ! Bu benim ! " dedi. " Sana tavsiyem uzun bir süre ders çalışma. " ardından Bryce ile dış kapının önünde vedalaştık ve Jessica'ya dönerek " Pizzalar geldiğinde sana haber vereceğim. Annemler 1 hafta yok. Yani bizde kalabilirsin. " " Tamamdır tatlım. Öğleden sonra görüşürüz. " Jess ile vedalaştıktan sonra kulaklıklarımı takıp yürümeye başladım. Hani şu internetteki editleri bilirsiniz. Oralardan bulduğum şarkılarla bir liste yaptım ve oynatmaya başladım. Ev ile okul arası 1 saat sürüyordu. Eve metro kullanarakta gidebilirdim ancak yürümek daha güzeldi. Değişik yüzler görmeyi seviyordum. Yanında müzikte olunca keyfimden geçilmiyordu. Kendimi gerçekten mutlu hissettiğim anlar diyebilirdim. Hava kapanıyordu yavaş yavaş. Büyük ihtimalle yağmur yağacağını düşündüm ve adımları daha da hızlandırdım. Köşeyi döndüğüm gibi kendimi yerde buldum. Sert bir şeye çarpmıştım. Kime çarptığıma bakmak için kafamı kaldırdım ve bir çift endişeli yeşil göz gördüm. Ayağı kalktım ve üstümü silkeledim. İçimden bir ses keşke ayağa kalkmasaydın diyordu çünkü bu adamın boyu kesinlikle 2 metre vardı. 2 metre yanında 1.60. Düşünün bir. Adamın yüzüne bakabilmek için biraz uzaklaştım. Yüzü oldukça tuhaftı. Gözleri yeşildi ancak değişik bir tonuydu. Koyu gibi geliyordu bana ancak açıklığı da var gibiydi. Saçları kömür koyusu gibi kapkaraydı ve itiraf etmeliyim ki aşırı çekici duruyordu. Teni ise saçlarının tamamen zıttıydı. İlginç bir yüze sahipti. İnsanın uzun uzun bakası geliyordu ki bende de oldu. Uzun uzun bakmıştım. Bu adam muhteşem ikiliye sahipti: koyu saç ve yeşil göz. Kaç dakika geçti bilmiyorum ancak karşı taraftan da bir tepki gelmiyordu. Sonunda konuşmayı başlatan ilk ben olmuştum. " Ö-Özür dilerim. O kadar hızlı gelmemeliydim. " " Önemli değil. Asıl ben özür dilerim o kadar kenardan yürümemeliydim. " Sesi... oldukça tanıdık. Tanıdık ve nazikti. Artık uzun uzun bakmamaya karar vermiştim çünkü karşıdan nasıl gözüktüğünü bilmiyordum. Büyük ihtimalle yiyecek gibi bakıyordum. Bakışlarımı yere indirdim ve " İyi günler bayım. " dedim. Çok geçmeden yanıt gelmişti. " İyi günler hanımefendi. " ardından sağ tarafından geçerek yoluma devam ettim. En azından etmeye çalıştım. Garip bir şekilde onu bir daha görmek istiyordum. Bir dakikadan kısa bir süre sonra olduğum yerde durdum. Arkamı dönüp son bir kez bakmak istedim. Bunu yapabilirdim çünkü onun yapmayacağını biliyordum. Arkamı yavaşça döndüm ve beklemediğim bir şekilde bir çift yeşillerle karşılaştım. Uzaktık birbirimize ancak oldukça yakın hissediyorduk. Gözlerindeki derinliği bir an olsun gördüğümü düşündüm. Yeniden kaç dakika geçtiğini farketmeden düşüncelerim değişti. Bu adam bir sapık olabilirdi ya da bir katil. Sonuçta bir yabancıydı ve böyle davranılmaması gerektiğini en azından biliyordum. Arkamı hızlıca döndüm ve yoluma devam ettim. Hızlı yürüyordum belki de koşuyordum ama tedirgin olmuştum. İçimde saçma bir mutluluk vardı. Ek olarak korku elbette. Sonunda eve ulaşmıştım. Çantamdan anahtarımı çıkarırken bir yandan da etrafıma bakıyordum. İçeriye hızlıca girdim be kapıya yaslandım. Daha demin ne olmuştu ? Ellerimi saçlarımın arasından geçirdim ve sadece bir yabancı olduğunu kendime tekrarladım. Ardından odama çıktım. Üstümü hızlıca değiştirdim ve mutfağa indim. Telefonu elime alarak pizzacıyı aradım. Siparişleri verdikten sonra Jessica'ya mesaj attım. Kendimi direkt koltuğa fırlattım ve uzandım. Bir kaç dakika geçmeden kapı çaldı. Pizzacı olması imkansızdı çünkü buraya uzaktaydı ve yeni sipariş vermiştim. Belki Jessica'ydı. Çok az bir ihtimaldi ancak koşarsa olabilirdi. Kapıya yaklaştım ve kapıyı hızlıca açtım. " Jess bravo kızım. Usain Bolt'u-" karşımda kesinlikle görmeyi beklemediğim bir şey görmüştüm. " Sen. "  " Sana da merhaba. "

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Eksik bulduğunuz bir  kısım ya da beğenmediğiniz bir kısım olmuşsa yorum atabilirsiniz. Beğendiyseniz de lütfen Vote atın . :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 24, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MELODY ( Loki Laufeyson )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin