Bi insan nasıl bu kadar hızlı yürüyebilir ki. Benim boyum kısa onun bir adımı benim üç adımım. Arabaya ışık hızıyla geldik resmen. Arabaya binip tam ilerleyecekken "Sana bir sürprizim var." demesiyle yüzümde Hönk! İfadesi oluştu. Şaşkınlığım etkisini yitirdiğinde o malum soruyu yöneltmiştim kendisine. 'Ne sürprizi? Hayır neden böyle birşey yapmak istedin ki?' dememle yüzündeki gülümsemenin düştüğünü gördüm. İçim acıdı lan. Niye öyle birşey dedim ki ben. ' Teşekkür ederim. öğrenmek için sabırsızlanıyorum. ' deyip gülümsedim. Yalandan da olsa dudağı tebessüm pozu vermeye başladı. " Bununla mutlu olursun diye düşündüm. Umarım da öyle olur. " dedi ve arabayı durdurdu. Gözüyle işaret ederek benim sağ tarafıma bakmamı istedi. 'Ohaaaa! ' dememle o da bastı kahkahayı. Ee haklı da.. Beni gerçekten ve hatta fazlasıyla mutlu etti. Ben kafeden gözlerimi alamazken Poyraz'ın " Hadi Irmak. Dışardan izle diye gelmedik buraya bir kahvelerini içeriz. " dedi ve indi arabadan. Benim oturduğum tarafın kapısını da açmayı ihmal etmedi. Buraya geldiğime inanamıyorum. Vosvos Cafe... Her yerinde vosvos resimleri, sunumlarda maketler.. Heryer vosvos.. Harika yaaa.. Ben meraklı ve hayran gözlerle etrafıma bakarken kafeye girdik. Ve bizi yönlendirilen masanın birine oturduk. O hayranlığım üzerine masanın da mor olması da eklenince kalbim durduramaz hale geldi. Aşık oldum buraya resmen. Psikopat derecesinde aşığım zaten vosvos ve mora... Ayrı da olsa birlikte de olsa ikiside muhteşem.. Bu halimi başkası görse görgüsüz der ama Poyraz hiçte öyle düşünüyor gibi değil. O da bana hayran gibi bakıyor. Hatta bana kilitlenmiş durumda. Ne zamandan beri böyleyiz bilmiyorum. Yeni kendime geliyorum. Aaaaa bir dakika yaaa Poyraz benim vosvos aşkımı nerden biliyor? ' Poyraz. O değil de -' dedim ama cümlemin devamı gelmedi. Çünkü Poyraz bey şuan aramızda değil. Bana biraz daha böyle bakarsa telekineziyle ya beni uçuracak yada bişi olacak. Tekrar seslendim. ' Poyraz!' tık yok çocukta. ALLAH ALLAH. 'Poyraz.' dedim eline dokunarak. O anki tepkisi ödümü ne yaptı bilmiyorum ama öyle bir sıçradı ki toto kesin ayırdı kendini koltuktan. Tam gülecektim ki ses tonuyla durdum. " Efendim Irmak. Bişi mi dedin? Dalmışım kusura bakma. " Hop Irmak sakin. Aşk kokusu mu o? Yok artık Poyraz'a mı? Hadi canım sende. Yok yok. O nasıl sen Allah'ım. Kalın mı ince mi bilemedim ama oldukça yumuşaktı. Daha yeni kendime geldim insafsız öyle güzel konuşulur mu? Neyse.. ' Hıı.. Şey... Evet yani kısmen. . ' " Anlamıyorum Irmak. Ne dedin? Ya da ne diyecektin.? " işte klasik odun moduna girdi sesi. Nerde o tatlılık? Kaçırdın dimi öküz? Neyse alıştığım hali bu zaten. Arada olsun böyle şeyler. Her olursa ben normal olamam. Nihayet kendi düşüncelerimden kurtuldum. Bana merakla bakan gözlere diktim gözlerimi. ' Sen? ' eee gerisi nerde. " Evet ben? " ' Sen benim vosvos sevdiğimi nerden biliyorsun? Daha o kadar tanımıyoruz birbirimizi? ' Baştan sormam gereken soruyu anca sorabildim. " Hm. Güzel soru. Aslında çalıştığım yerden geldi. " demesiyle merakım git gide arttı. Aslında kafamda başka sorularda belirdi. Daha önce Poyraz'a hiç bu kadar dikkatli bakmamıştım. Ve kafamda bişiler canlanmaya başladı. Ne olduğunu bilmiyorum ama şimdi Poyraz'ı dinlesem iyi olcak. Hep gizemli gelmişti bana. Anlatacağı çok şey olmalı...