Multimedia'da karakterler var. Soldan sağa doğru sırayla "David, Eve, Patrick, Samantha, Adam, Katherine, Kevin, Carly." Giriş bölümüne gösterilen ilgiyi bu bölümde de bekliyoruz :) Bu arada belirtmek istiyorum. Kitabı 6 kişi yazıyoruz. Her bölüm Evelyn'in ağzından yazılmayacak. Bazı bölümlerde diğer grup üyelerinin ağızlarından da yazılacak. İyi okumalar :))
Evelyn'in ağzından ..
Güneş ışıkları gözlerime hücum ederken uyanmak zorunda kaldım. Ayaklarımı zorlukla yataktan sarkıttıktan sonra aynı yavaşlıkla yataktan kalktım ve banyoya gittim. İşlerimi hallettikten sonra aynada kendime bakarken bugünün o gün olduğunu hatırladım. Evet o gün. Yıllar önce grup olarak birbirimize verdiğimiz bir söz vardı. "10 yıl sonra üniversiteden mezun olduktan 2 gün sonra Star Cafe'de saat 13.00'da buluşacağız." Tam da böyle bir söz vermiştik 10 yıl önce. Ve bu gün o büyük gündü. BULUŞMA GÜNÜ. İstemsiz olarak gülümsedim ve koşarak dolabın karşısına geçtim. Kısa kollu, desenli tişörtümü ve mavi - gri arası eteğimi giydim. Ayağıma açık kahverengi topuklu ayakkabılarımı giydikten sonra aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı düzleştirdim ve hafif bir makyaj yaptım. Saate baktığımda 12.00'dı. Çantamın içine gerekli şeyleri koyduktan sonra anahtarlarımı da alıp evden çıktım.
Yol sanki bitmek bilmiyordu. İlk defa araba yolculuğundan bu kadar sıkılmıştım. Bütün herkesi o kadar çok özlemiştim ki tarif edilemezdi. Nihayet buluşacağımız kafeye geldiğimde derin bir nefes alıp arabadan indim. Kafeye girdiğimde daha hiç kimsenin gelmediğini gördüm. Her zaman buluşacağımız yerlere en erken ben gelirdim. Grubun dakik kızıydım. Çoğu zaman benimle dalga geçselerde onları umursamazdım. Yanıma garson geldiğinde arkadaşlarımı beklediğimi söyleyip teşekkür ettim. Garson masadan uzaklaşırken cam kapının açıldığını gördüm. Gelen kişiye dikkatlice baktığımda bunun Carly olduğunu gördüm. "Carly!" diye bir çığlık attığımda kafedeki bütün gözler bana dönmüştü ama umursamadım ve koşarak Carly'nin boynuna atladım. Carly'de aynı şekilde sarılmama karşılık veriyordu. Gözlerim dolmuştu. Carly'den ayrıldığımızda "Hemen başladın yine ağlamaya değil mi? Sulu göz." dedi ve burun kıvırdı. Omzumu silktim ve onu oturduğumuz masaya sürüklemeye başladım.
"Eee nasılsın Eve." "Nasıl olabilirim ki? Heyecanlıyım. Hepinizi çok özledim." dedim tek nefeste. "Yavaş konuş. Ben senin dilini çözdüm ama diğerleri gelince yine anlamayacaklar. Tercüme etmekle uğraşamam." dediğinde ikimiz birden kahkaha atmaya başladık. O sırada kapı açıldı ve ayrılmaz ikilimiz Samantha ve Katherine içeri girdi. Carly ile aynı anda ayağa kalktık ve onlara doğru yürümeye başladık. Gerçekten içim içime sığmıyordu. Katherine ve Samantha ile uzunca sarıldıktan sonra masamıza geri döndük. "Nasılsınız kızlar. Çok özlemişim sizi." dedi Samantha. Katherine onu başıyla onaylarak "Bende öylee." dedi "e" harfini uzatarak. "Yapma şunu Kath." dedim kaşlarımı çatarak. Şımarık kızlar gibi konuşmasını hiç sevmiyordum ve Kath öyle biri değildi. Yapmacık davranması da doğru değildi. "Tamam tamam." dedi ve sustu. Carly lafa girdi. "Okullar nasıldı?" diye sordu. Aynı anda "Sıkıcı." dedik ve yine gülmeye başladık. Yine eskisi gibiydik. Neşeli ve sürekli saçmalayan bir grup arkadaş. Tek fark artık çocuk değildik.
Biz lafa dalmış üniversiteyle ilgili her şeyi anlatırken Adam'ın sesiyle kendimize geldik. "Abi kızlar yine dedikodu yapmaya başlamış. Biz en iyisi gidelim." Kevin kafa sallayarak onayladı ve David gülmeye başladı. "Saçmalamayın gelin buraya." dedi Kath ve kalkıp üçüne birden sarıldı. Bizde aynı şekilde sarıldıktan sonra yine oturmaya başladık ve çocuklarla da aynı şeyleri konuştuk. Geriye sadece Patrick kalmıştı. "Patrick nerede?" diye sorduğumda "Buradayım." diye bir ses geldi. Tabii ki de Patrick gelmişti. Gidip aynı şekilde ona da sarıldık ve Patrick'te masaya oturdu. Grup tamamlandığı için garsonu çağırdık. Samantha, Katherine, David ve Adam kahve söylerken Carly, Patrick ve ben buzlu çay istedik. Zevklerimiz bile hala aynıydı.
İçeceklerimiz geldikten sonra Adam "Eve. Yine ilk sen geldin değil mi?" diye sordu. "Evet." dedim. "Tahmin etmiştim." dedi ve gülmeye başladı. Dil çıkardığımda bütün grup kahkaha atmaya başladı. Ciddi durmaya çalışıyordum ama her zamanki gibi becerememiştim. Onlar gülerken bende aralarına katıldım.
Gülüyor, içiyor ve eğleniyorduk. Yine eskisi gibiydik. Her şey yine aynıydı, muhteşemdi. "Ben lavaboya gidiyorum." dedim ve yerimden kalktım. Lavaboya giderken yandaki erkekler tuvaletinden konuşma sesi duydum. Her zaman meraklı olmuşumdur ve yine dayanamayıp gizlice dinlemeye başladım. "Evet efendim. Virüsle ilgili çalışmalara devam ediyordum. Anladım. Tamam birazdan yola çıkacağım. Yarın orada olurum efendim." Ses kesildikten sonra hemen kızlar tuvaletine girdim. Yan kapının kapanma sesi ve ardından ayak sesleri geldi. Konuşan adamın gittiğine emin olduktan sonra bende tuvaletten çıktım. Masaya doğru ilerlerken bir sürü kağıtlarla dolu bir masa gördüm. Kağıtları toplayan adam da muhtemelen telefonla konuşan kişiydi. Adam kasanın hemen karşısındaki masada oturduğu için belki bir şeyler görürüm umuduyla kasaya yaklaştım. Bu sırada adam ayağa kalktı ve masanın üzerine bir miktar para bırakıp gitti. Giderken bir kağıt düşürmüştü. Kağıdı elime aldım. Adama geri götürecektim ama merağıma yenik düşüp kağıdı incelemeye başladım. Bir beyin resmi vardı ve beynin bir kısmı yoktu. Altında ise büyük harflerle yazılmış bir yazı vardı. "DİRİLME VİRÜSÜ".
![](https://img.wattpad.com/cover/13957043-288-k550359.jpg)