Bölüm 3

7K 364 98
                                    

Sabah o iğrenç alarmla birlikte uyandım. Odama Hakan girmeden kalktım çünkü her sabah saat 6.37 de benim odamda olur ve gelmesine 5 dakika var. Hemen tuvelete gidip rutin işlerimi hallettim. Saate baktığımda 1 dakikam kalmıştı. Hemen yatağımı topladım zira o huysuz kadının bunun için bana laf söylemesini istemezdim.

Ve hayvan gibi çalınarak kapım açıldı. "Lan dombili! Uyan." Salak halen beni görmemişti. Uykusu hala açılmadı herhalde. "Ben çoktan uyandım Hakan." dedim bıkkınca. Şok gözlerle bana bakarken ben piçimsi bi gülümsemeyle aşağı indim. Annem gene aynı somurtkan surat ifadesiyle karşıladı beni.

"Ne zaman gidiyorsunuz?" Ciddi misin kadın?

"Merak etme. En yakın zamanda gidiyoruz." Cevabını Hakan vermişti. Sesiyle cidden ürkmüştüm çünkü çok sert ve kırılmış bi şekilde konuşuyordu. Ama hiç bir şey bugünkü keyfimi bozamaz ve kararlıyım. Bugün, Doğukan ve grubu hariç arkadaş bulucam kendime ve onlarla takılcam

"Hakan okulda yeriz. Ben bu sofraya bi daha oturmam" Beni onaylayınca yukarı çıkıp formamı giydim. Saçlarımı salık bırakıp aşağı indim, ayakkabılarımı giydim ve Hakan'ı beklemeye başladım. O da gelip ayakkabılarını giydikten sonra kapıyı açıp çıktık.

Benim bugün moralim çok iyiken Hakan'ın tam tersiydi. Küçükken babama, neden biz zıttız, derdik. O da, ikizler hep zıt olup birbirini tamamlar, derdi. Ne kadar özledim onu... Keşke o kaza günü o kurtulsaydı da annem olacak cadı ölseydi. Annem le babam zoraki evlilik yapmışlar ve hiç birbirlerini sevmemişler. Bir gün ailecek dedemlere gidiyorduk. Gene annem ortalığa laf atıp kavga çıkarmıştı. Dediği şey ise, neden hep senin babana gidiyoruz benim babama gidilecek bundan sonra. Hakan ben babam karşı çıktık çünkü onun ailesi bize hep kötü davranırdı. Babamla sırf bunun için kavga ettiği için kaza yapmıştık ve babam o kazada hayatını kaybetmişti.

"Hop daldın." Ben böyle düşünürken Hakan geldi içine etti.

"Babamı özledim." diye bir çırpıda söyledim.

"Ben de." Hakanla babam fazla takılmazdı. Hakan küçükken asosyal gibi birşeydi işte ama birbirlerini çok severlerdi.

Ben böyle düşünürken biri sırtıma atladı. Ben altta o üstte düştük. Düşen kız çok güzeldi, sarı saçları hafif kabarıktı. Ela gözleri kocamandı ve çok tatlıydı, çok sıcak gülüyordu. Hemen üstümden kalktı, benim kalkmama da yardım etti.

"Merhaba ben Yağmur. Kusura bakma, böyle planlamamıştım." Onu gülerek dinliyordum. "Ben Hazal, önemli değil." Arkadan saçlarının uçları sarıya dönen, yakışıklı bir çocuk geldi. Yanında esmer güzeli bir kız vardı.

"Bak bunlar Uğur ve Buse." Onlarla tanıştıktan sonra Uğur iki kolunu açtı ve "Hadi hanımlar ders başlıcak." dedi. Birine Yağmur diğerine Buse'nin girmesini beklerken, Buse sayesinde ben girdim ve beni bu şekilde Hakan gördü. Üzerime gelmeye başladı kolumdan tuttu ve "Yürü!" diye bağırdı.

"Ya bırak!"

"Hazal sana, yürü, dedim."

"Benden 1 dk büyüksün diye abilik taslama bana! Zaten taslatmam." Bunların hepsini bağırarak söylediğim için bütün okul bize bakıyordu. Umrumda mı? Hayır.

"Bana bak 1 dk da olsa ben senin abinim ve erkeklerle fink atmana izin vermem!" O bana sürtükk muamelesi mi yaptı? Allahım, inanamıyorum. Hızlıca kolumu çektim, artık gözyaşlarım firar etmiş durumdaydı.

"Bana bak Hakan sen kimsin de bana sürtük muamelesi yapıyorsun! Sen varya, tam bi salaksın tutturmuşsun bi popülerlik! Okulda iyi abi gözükmek istiyorsun ama olmıycak! Herkes duysun benim abim olcak kişi bana, sürtük, dedi!" Nerdeyse her kelimemden sonra hıçkırıyordum. Son bir kez baktım Hakan'ın yüzüne ve çantamı alıp çıktım okuldan.

"Hazal!" Arkamdan ismimin seslenilmesiyle durdum. Bu ses Hakan'ın değildi yoksa durmazdım. Arkamı döndüğümde Doğukan'la burun burunaydım. Hemen boynuna atladım ve böylece ağlamam daha da şiddetlendi. Kim olsaydı sarılacaktım. Kendimi ilk defa bu kadar yalnız hissetmiştim. Doğukan, ilk başta afallasa da sıkıca sardı belimi. Ben ağlarken o saçlarımı okşuyo ve sırtımı sıvazlıyordu. Ağlamam azalırken sarılmamızı kestim.

"Sayende her yerim sümük oldu cadı." Bu dediğine güldüm.

"Ukala." dedim gülerek. "Okulda ne oldu öyle? Okula ben girdim, sen çıktın. Ve bu halin ne?" Ona her şeyi anlattım. Keşke anlatmasaydım. "Kızım insan kardeşine sürtük muamelesi yapar mı? Yanlış anlamışsın sen onu." Anlattığımdan beri aynı şeyleri geveliyordu.

"Ya sana ne? Seni ne ilgilendiriyor! Anlattığıma bin pişman oldum sayende!" Bu sefer bağırmıştım ve gene koşarak uzaklaştım. Bi kız sesi duymuştum, ismimi söylüyordu. Arkamı döndüm. Yağmur, Buse ve Uğur vardı. Yanıma gelmelerini bekledim, hepsi özür diledi. "Neden siz özür diliyorsunuz? Asıl özür dilemesi gereken kişi Hakan." dedim.

Artık yorulmuştum. Onlara, sahile gidelim, dediğimde hepsi beni onayladı. Okulla sahilin arası uzak olduğu için taksiye bindik. Gerçekten bugün ne çok şey yaşamıştım telefonumu kapatmalıydım. Zaten sessizdeydi. E yuh! 38 gıcık ikiz, 52 bilinmeyen numara. Kim ki bu?

Ve de 12 gıcık ikiz mesaj. Hepsinde özür diliyordu. Bir tane bilinmeyen numaradan gelen mesajda, ben Doğukan aç şu telefonu, yazıyordu. Beni bu kadar çok aramasına şaşırmıştım, ayrıca numaramı nerden bulmuştu, bilmiyorum. Hemen onu 'sıra arkadaşı' diye kaydettim ve telefonu komple kapattım. Zaten taksi durmuştu, Uğur parayı öderken biz inmiştik. Aslında eve gidip eşyalarımı toplamam lazımdı, Hakan gelmeden. "Kızlar bizim ev buraya çok yakın. İki dakika gitsek, ben eşlarımı alsam, ev bulana sizde kalsam olur mu?"

Hepsi bana salaksın bakışı atıyordu. "Sorman hata kızım, hadi şu öküz gelmeden gidelim. Uğur sen burda kal biz geliriz yarım saate." dedi Buse. Bu kızlara içim acayip ısınmıştı. Yolda konuşa konuşa eve gelmiştik. Kapıyı açtım, annem işteydi herhalde. Hemen odama çıktım, bavulumu alıp toplamaya başladım. İşim bitince evden çıktım. Kızlarla hemen Uğur'un yanına gittik. Biraz dolaştıktan sonra hep beraber Buselere gittik. Onların çok tatlı anıları vardı. Ee doğal olarak. İlk okuldan beri beraberlermiş, hiç ayrılmamışlar. Bi ara Buse'nin ailesi Amerika'ya taşınmış, peşlerinden bunlar da gitmiş. Sonra Buse'nin ailesi orda kalmış. Buse buraya dönmüş. Keşke dedim, keşke benim de böyle arkadaşım olsaydı. Ben hep ezik olurdum. Ortaokulda herkes her işini bana yaptırırdı. Hep yalan söylerlerdi. Şunu şunu yaparsan senle arkadaş olurum, derlerdi. Ben de inanır yapardım.

Buselerin evinin önüne geldiğimde kiralık ev tabelası gördüm bir tane. Busenin evinin tam karşısındaydı ve iki tane vardı.

Busenin sağ çaprazında Yağmur, sol çaprazında Uğur oturuyormuş. Yan ev kiralanmış. Karşıdaki evin sahibini aradım ve kira için 500 tl istediğini öğrendim ve evi tutum. Yarından itibaren mobilya bakacağız. Tabi ben de bir iş bakıcam. Peki ben bu olanları Hakan'a nasıl anlatacam? Hadi hayırlısı.....

BAŞKANIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin