Elimi tut sophie gitmeliyiz !' bu babasının sesiydi.Onu göremiyordui, ama saçlarının dağınık,üzerinde etekleri yıpranmış eski püski bir palto olduğunu biliyordu.adam kızının elini sıkıca tuttu, birlikte donmuş gümüş ormana doğru koştular.kız nereye gittiklerinin biliyordu her zaman aynı yere giderlerdi hikayelerden, rüyalardan ve anılardan oluşan bir yer.Ağaçların bittiği yerde durdular.Nefesleri buharlaşırken kar ağır , dantel bir perde gibi düşüyordu kelebek büyüklüğünde kar taneleri havada uçuşuyordu 'Dur sophie' dedi adam. 'O geliyor görebiliyormusun?' sözleri uzun pelerinli , yüzü kapüşonun altında gizlenen genç kadını çağırdı.sophie kapüşonun altından çıkan koyu saç buklelerini gödü.kar taneleriyle kaplanan saçlar sophienin bakışları altında elmasa dönüştü. ' Kim o ? ' babasının cevabını duyamadı, ama babası onun elini biraz daha sıkı tutup ona sophienin sözlerini unuttuğu güzel bir şarkı söyledi sophie babasına kadını sormak istiyordu, ama şimdi şarkı bir hikayeye dönüşmüştü.Babası hikayeyi kesmezdi.Mevsim kıştı.kar yağıyordu.Ormanda kaybolmuş küçük bir kız vardı.Ve de _sophienin göğsü iyice sıkıştı_bir kurt.. kız babasının elini bıraktığını hissetti.'beni bırakma!' ama babası artık yoktu .üzüntü ve korku ,kar taneleriyle birleşip her yeri kapladı.' sophie!?'Hayır! bu ses başka bir yerden geliyordu .Kız cevap vermek istemiyodu .Yüzünü yastığa gömüp tekrar ormana dönmeye çalıştı.Kendini, nane ve elmas karıışımını andıran soğuk ve berrak havanın tadın alabildiği o garip rüyada tutmaya çalıştı.etrafındaki ormanı hissetmeye ... karın ayaklarının altında çatırdamasını duymaya çalıştı..'uyanık mısın ?'sophie içini çekip elini üstündeki karı sirkeliyormuş gibi yatak örtüsünde gezdirdi. 'Artık uyanığım delephine.' sesiniin mahmur çıkmaması için çabalıyordu . ama genç kızlar için st.petersburg da yeni bir gün başlamıştı ve artık geri döüşü yoktu.Rüyalar için çok geçti sophie sırt üstü dönüp tavana baktı.gerçek hayat neden bu kadar sıkıcı olmak zorundaydı ? yatılı okul neden bu kadar bej görünüyordu? üç dar dolaba, üç sarsak komidine ve üç eski masa ve sandalyeye bakıp.. başka bir şeyi diledi.Küçük olsada güzel bir şey akik rengi bir vazodaki muazzam büyüklükte ki raz dalları penceredeki kafes işlemeleri mum ışığı londradaki bu bir not ne bir casusluk ne bir macera sadece bir okul vardı. delephine yatağında oturmuş geriniyordu .sarı saçları yüzünü çevreleyip omuzlarına dökülüyordu.bin yıllık huzurlu uykusundan uyanan bir prensese benziyordu .'Hava nasıl ?' hava sadece delephine için önemliydi. böylece saçlarına ne yapacağına karar veriyordu.ve sophienin yatağı pencere kenarındaydı. delephine her soruyu her sabah sorardı. sophie doğrulup oturdu.bir an için babasının pencere kenarındaki resmine baktı.
evet arkadaşlar benden bu kadar çok yoruldum beğeni artıkça yenisi gelir :D

ŞİMDİ OKUDUĞUN
kurt prenses
Lupi mannaribu hikayede ilerleyen zamanlarda kim masum kimin nefretle dolu olduğunu öğreneceksiniz beyaz kurtlar ve elmaslarla dolu bir saray sophie başına geleceklelrden bile habersizce kurtlarla dolu saraya gider ilerleyen zamanlarda yazıcam :D tabi okuyan...