Minyoongi: Hoseok kapıyı aç.
JungHoseok: Ne?
Minyoongi: 1 saattir evinin kapısının önündeyim.
Minyoongi: Açta konuşalım hadi.
Hoseok emin olamayarak bir iki dakika telefonla bakışsa da kalbinin kırılmış olmasını umursamayarak aptal bir aşık gibi umutlanıp kapıyı açmıştı. Yoongi direk içeri girmiş ve salondaki bir koltuğa oturmuştu. Hoseok'ta onun karşısına oturunca Yoongi anında konuşmaya başladı.
"Hoseok bak ben o anda düşünme yetimi kaybetmiş gibi oldum. Duygularım, düşüncelerim hep birbirine girmişti. Düşünmeye ihtiyacım vardı ve aslına bakarsan.."
Duraksayıp biraz nefeslendikten sonra tekrar konuştu.
"Hoseok ben 3 sene önce reddettiğim birkaç duygu besledim sana karşı. Kabul etmedim, edemedim. Korktum. Sana korkak ve cesaretsiz dediğimi hatırlıyor musun? Asıl korkak ve cesaretsiz benim. Hoseok senin gülüşün içimi ısıtıyor, yaşama isteğimi arttırıyor. Senin varlığın enerji veriyor. Senin sesin bana dünyanın en güzel melodisiymiş gibi geliyor. Ben en yakın arkadaşından hoşlanan bir zavallıydım ve duygularımı arka plana attım. Senin benden hoşlanacağını hiç düşünemedim. Dediğin gibi gözlerimin önündekini fark edemedim. Hoseok ben..ben çok üzgünüm..Bana bir şans verebilecek misin? Bu aptal, zavallı aşığı kabullenebilecek misin?"
Hoseok cevap olarak sadece Yoongi'yi dudaklarından öpmüştü.