1. Bölüm

179 21 11
                                    

Bugün 3. yıl dönümüydü. Annemi tam 3 yıl önce bugün kaybetmiştik, 3 yıl önce buraya defnetmiştik. Abilerimin haykırışlarını hatırlıyorum, hâlâ kulağımda çınlıyorlar. O gün babamın mezar başında çöküşü gözümde canlanıyor. Benim mezara sarılarak ağlayışlarım geliyor aklıma.
Mezarın başındayım, şu an gözümden akan yaşları durduramıyorum. Abilerim dua okuyor, babam ise sessiz sessiz ağlayarak anneme bir şeyler fısıldıyor.
Gitme vaktine yakın mezarın üzerine yatmıştım, her zaman böyle yapardım. Ne vardı ki sanki beni burada bırakıp kendileri gitseler? Orada annemi daha yoğun hissediyordum. Lâkin rahat bırakmıyorlardı. Babam yine seslendi; "Hadi, Samet. Gitme vakti geldi."
Ses tonunun acı dolu olması ve konuşurken sesinin titremesi beni daha kötü ediyordu, içimi paramparça ediyordu. Bu her geldiğimizde olurdu. Lâkin annemin ölümü gibi buna da alışamadım. Her birimizin hüznü ilk günkü gibiydi, gün geçtikçe de çöküyorduk.
Elimin tersiyle yanaklarımdan süzülen gözyaşlarını silmiştim. Toparlanıp arabaya doğru ilerlerken arabaya binene kadar sürekli arkama bakıp duruyordum.

Eve vardığımızda annemden sonraki düzene devam edildi. Babam içkisini alıp odasına çekilirken abilerim birbirleriyle kavga etmeye başladı. Bu kadar acı içindeyken her gün kavga etmelerini hiçbir zaman tam anlamıyla idrak edememiştim. Kötüydüm. Ben, onları bu halde gördükçe de daha kötü oluyordum.
Annemden sonra düzen değişti ve bir daha düzelmedi. Maddi ve manevi olarak sürekli zarar görmüştük. Babam bir alkolik gibiydi ve bu yüzden işine odaklanamıyordu.
İşler daha da kötü hâl almaya başladığında ise Mersin'e taşınma kararı aldık. Babam arabayı satıp orada bir ev bakacağına dair bir plan yapmıştı. Planı uygulamak adına tanıdığı galeriye götürerek kısa sürede ve kolayca satmıştı.

Hemen ardından Mersin'e gitmiş ve ev bakmaya başlamıştı. Aradan sadece 4 gün geçtikten sonra uygun ev bulabildiğini haber vermişti.

"Kirası da uygun, bu konuda çok zorluk çekmeyiz. Akşama bir bilet buldum, gece orada olurum. Siz hazırlanın, sabah çıkarız." diyerek telefonu kapatmıştı.

Derin bir nefes alıp birkaç saniye sonra serbest bırakmıştım ve hemen hazırlık yapmaya koyulmuştum. Abilerim bir yandan, ben bir yandan hallediyorduk. Önceliği annemin eşyalarına vermiştim. Yeni evimizin her yerinde onun anısını yaşatmak istiyordum. Giysiler, birkaç eşya falan derken her şeyi bitirmiştik. Ve henüz saat 21.00 idi.
Meşgul olduğumda daha az düşünüyorum, bu yüzden sürekli meşgul olmak istiyordum. Zihnimde, iş bitince yine gözlerimin dolmasına sebep olacak düşünceler dönüp dolaşıyordu.
Bu evden ayrılmak benim için çok zor olacaktı. Her bir köşesinde anneme ait izler taşıyan, hâlâ içerisinde kokusunu saklayan evden ayrılmak her birimiz için çok zor olacaktı. Ağlamamak adına gözlerimi kırpıştırıp burnunu çekmiştim. Abilerim atıştırmak için bir şeyler hazırlamışlardı. Mutfağa giderek nihayetinde bir şeyler atıştırabilmiştik. Babamı beklerken dağılan yerleri el birliği ile düzenlemiştik. Şu an için yapacak bir şey kalmamıştı. Ben yine düşüncelere dalmışken uyuyakalmıştım. Güneş pencereden içeriye vuruyorken gözlerimi araladığımda çoktan günün doğduğunu fark etmiştim. Hemen yerimden doğrularak elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmiştim.
Herkes kahvaltı için beni bekliyordu. Bu, bu evde yapacağımız son kahvaltı olacaktı
Benim gelmeme rağmen, yüzümüz asık bir şekilde kahvaltı yapıyorduk. Babam iç çekip hafif bir tebessüm ederek birkaç kelam etti:

"Biliyorum, çocuklar. Bu çok zor olacak. Benim için de zor bir durum lâkin buna mecburuz. Yoksa daha kötü olacağız, düştüğümüz her vakit kalkamayacağız. Şimdi kalkabilecek gücümüz varken Mersin'e gitmemiz gerekiyor. Orada işlerimiz daha kolay olacak, geçim sıkıntısı daha da azalacak. Bunu bizim için yapıyorum. Lütfen, beni affedin. Şimdi sizden tek isteğim; buradaki son kahvaltıyı güzel yapmamız. Böyle hüzünlü suratlarla değil de gülümseme ile yapalım istiyorum. Hadi, afiyetle yiyelim." diyerek konuşmasını bitirmişti. Yüzündeki o tebessüm biraz daha genişlemişti. Sakinliği, yüz ifadesi ve cümlenin hissettirdikleri beni biraz olsun sakinleştirmişti ve onun da benim gibi düşünmesi için yüzüme bir gülümseme iliştirmiştim. Birkaç saniye yüzünü incelendikten sonra bizden tek isteğini yerine getirmeye, kahvaltı yapmaya başladım.
Aslında içim hâlâ kan ağlıyordu ama babamı da kırmak istememiştim. Onun için gülümsüyordum, bu çok zordu. Ama alışmıştım. 3 yıl içerisinde sahte gülümsemelerde ustalaşmıştım.

WastepicsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin