1

3.7K 205 154
                                    

Aynadaki yansımama bakarken hiçbir şey hissetmiyordum, birisi kolumu sıksa bunu bile hissetmeyecek duruma gelmiştim.

Kızlardan biri bir yandan saçımı yaparken diğeri ayağıma ayakkabıyı geçiriyordu. Bir diğeri ise az önce erittiği bal mumu, zeytin yağı ve ezdiği kirazı karıştırarak elde ettiği karışımı incecik bir fırçayla dudaklarıma sürüyordu. Tüm bu süreçte benim bakışlarım hala yansımamdaydı.

"Size onun saçını böyle yapmayın demiştim!" ağabeyim Adrion beni hoşnutsuz bir şekilde incelediğinde kendimi yine kötü hissetmeye başladım. Kızlar benden uzaklaştı ve onun tam karşısına geçtim.
"Saçların, sosis gibi görünüyor." dalgalı şekil verilen saçlarımı parmaklarıyla taradı, sert davrandığı için canım yanıyordu.

"Bilerek mi böyle yapıyorsun güzel kardeşim?" başımı iki yana salladım. Aslında yaptığım hiçbir şey yoktu.
"Onunla evlenince istemediğin kadar mücevherin, ipek kumaşların ve emrinde çalışan bir çok hizmetçin olacak ama sen bunu bilmiyormuş gibi davranıyorsun." Bakışlarımı kaçırdım. "Tanrı aşkına, yanında hep bu fahişeleri mi istersen yoksa gerçekten hizmet etmeyi bilen hizmetçileri mi? Tabi ki gerçek hizmetçi istersin. Ben de asker istiyorum güzel Audris'im." saçlarımı sertçe açarken devam etti.

Hayallerini bana anlatmayı her zaman severdi ve yine konu oraya gelmişti.
"Onun bana vereceği askerler ile bana ait olan tahtı tekrar almayı istiyorum."
Bakışları bana döndü, hoşnutsuz bir şekilde dudaklarıma baktı ve baş parmağı ile az önce sürülen ruju dudaklarımdan sildi.
"Ben ateşim Audris, sen ise ateşin kardeşi." duruşunu dikleştirdi ve aynanın önüne geçip dudaklarımdan sıyırdığı ruju kendi dudaklarına yedirdi.

"Geliyorlar!" Lord Clem odamın kapısını açtı.
Adrion beni öylece bırakıp heyecanla dışarı çıktığında Lord Clem parmaklarının ucuyla kapıyı itti. Kızlar çıkmıştı dışarıya.
"Leydim, korkmayın." elimi elleri arasına aldı, bu kelimeyi garipsemiştim çünkü o bana hep 'küçük prensesim' derdi.

Büyümek istemiyordum, evlenmeyi ise hiç istemiyordum.

Zayn Malik geliyordu, Adrion taht uğruna beni onunla evlendirecekti, onunla evlenirsem Malik hanedanlığından Adriatic hanedanlığına 20.000 atlı asker verilecekti.

20.000 atlı askerle eş değerdim.

Adrion onların şu an gelmesinden mutlu değildi, beni henüz hazırlanmış olarak görmüyordu.
Odama aceleyle tekrar girdi ve son çare olarak elbisemin göğüs kısmını aşağı çekiştirdi, göğüslerimi biraz daha göz önüne serdi.

"Seni beğenmeyecek." dedi gözlerini devirip. "Bir işi tam yapabilsen annem ve babam mezarında dirilecek zaten."
Sözleri üzerine aklıma ölümleri henüz yeni olan annem ve babam geldiğinde gözlerim dolmuştu.
Yedi krallık içinden en güçlü kral tarafından öldürülmüşlerdi ve Adrion onlar için hiç ama hiç üzülmemişti.
Adrion, Adriatic Hanedanlığının başına geçtiği için mutluydu hatta, bu hayattaki en aptal insandı öyle ki beni evlendirerek iki hanedanlığı birleştirip tahtı ele geçirebileceğine inanıyordu.

"Zayn Malik'in binlerce atı var Audris, sadece ona binebilecek başka bir at olduğunu göster. İşe yara biraz." dedi parmaklarını dudaklarımın kenarına koyup yukarı kaldırırken ama yüzümü ondan uzaklaştırdım ve onun arkasından bende dışarıya çıktım.

Evlenmek istemiyordum.

Zayn Malik'in cesaretini, korkusuzca ok atabildiğini, kusursuz bir binici olduğunu duymuştum ama ben hep kendi hanedanımda, bizim topraklarımızda yaşayan biriyle evleneceğimi düşünüyordum, bir yabancıyla değil.

At kişnemeleri kulağımı doldururken heyecandan kalbim duracaktı, nasıl biri olduğunu çok merak ediyordum acaba söylendiği kadar yakışıklı veya zalim miydi?
Bana nasıl davranırdı?
Her ne kadar evlenmek istemesem bile içimde merak duygusu oluşmuştu.
Adrion ilerlemem için beni belimden ittiğinde Lord Clem ile birlikte ellerimi önümde birleştirip birkaç adım ilerledim.

"Herhangi bir şey söylemeyin Leydim." dedi Lord Clem tedbir amaçlı.
"Ben halledeceğim."
En önde hırçın bir atın üzerinde siyah saçları, kirli sakalları olan ve üst tarafı çıplak bir adam vardı. Hemen iki yanında iri iki adam daha vardı ve arkalarında söylediği gibi beş yüz adet daha atlı asker vardı, bu bilgiyi önceden iletmişti bize.
Sağ göğsünün üstündeki derin kırmızı iz dikkatimi çektiğinde bakışlarımı utançla yere eğdim, onu incelemem yasaklanmıştı. Ona baktığım için Adrion tarafından kötü söz duymak istemiyordum, zaten ona da hevesli görünmeyi de istemiyordum.

Atını dizginlediğinde gözüme o an için korkunç görünmüştü, bize yaklaşıp en sonunda atını dizginlediğinde o an için bu adamın Zayn Malik olduğunu anlamıştım bile. En sonunda başımı eğdim ve bekledim.

"Majesteleri." dedi Lord Clem öne doğru hafifçe eğilirken, başını eğmeyi de ihmal etmemişti.
Ben de onun yaptığını yaptım.
"Öncelikle geldiğiniz için teşekkür eder ve Adriatic hanedanından Lordu Clem olarak Adriatic Leydisi Audris'i size bahşederim." dedi elini bana uzatıp.

Ben öylece beklerken herkes sessizleşti. At nallarının sesi azalmıştı ve atların neredeyse hepsi durmuştu. İnsanların da nefessiz izlediğine yemin edebilirdim.
"Kafasını kaldırsın." hayatımda duyduğum en erkeksi ses tonu kulaklarımı doldurdu.

"Leydim." dedi Clem dediğini yapmam için, heyecandan kalbim durmadan önce kafamı ilk olarak arkada duran Lordlara ve Adrion'a çevirdim.
Adrion Zayn Malik'e gülümseyerek bakarken benim ona baktığımı görünce gözlerini hafifçe büyüterek kafasını salladı.
Emri anlayıp kafamı yavaşça kaldırdım, atının üzerinde dik duran bu adama baktım, yüzü sert bakışları zalimdi.

Yüzündeki ifadesizlik bir an için beni tedirgin etse de sesini duymamla kalbim daha da hızlı attı.

"Yarın tekrar geleceğim."

-

TEKRARDAN MERHABALARRRR!!!

BAKALIM NELER OLACAKK

#AUDRIS

#ZAYN

#ADRION

victory | zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin