II.

152 0 0
                                    

Bu sefer Hallerde karşılaşıyoruz Rüzgarla. Beni takip ettiğinden şüpheleniyorum. Ancak buna inanasım gelmiyor. Zaten son zamanlarda insanlara pek inanmıyorum. İnanılacak bir yer bulamıyorum konuştuklarında. Yalan hayatlar, yavaş yavaş sarıyor dünyayı. Acıyorum sadece. Sığınacak bir rüzgar arıyorum belkide.

"Eylül!" diye sesleniyor Rüzgar, ben kahvemi yudumlarken. Bakıyorum arkama.

"Rüzgar!" diyorum. "Burada ne işin var senin?"

"Burayı sevdiğini biliyorum, bak seni yeni kız arkadaşımla tanıştıracağım." 

Rüzgarın kız arkadaşı olması normalin aksine hoşuma gidiyor. Belki bana olan ilgisini dağıtır diye umuyorum. Oysa hâlâ Rüzgar'In bakışlarında o ışıltıyı, sevgiyi, aşkı görüyorum. Ancak bana mı yoksa kız arkadaşına mı, bunu kestiremiyorum. Rüzgar kız arkadaşına da bir kahve söylüyor.

Kız arkadaşı kısa boylu. Adı Esin. Gözleri kahverengi ve saçları kulağının biraz aşağısında. Arkaya doğru iyice kısalıyor ve ensesinde bitiyor. Pek silik bir hâli var. Benimle fazla konuşmuyor. Devamlı Rüzgar'a iltifatlar yağdırıyor. Bu açıkça Rüzgar'ı benden kıskandığını gösteriyor.

Onunla konuşmayı birkaç defa deniyorum. Ancak kestirme yanıtlar verip, konuyu Rüzgar'a çekiyor. Gözü sürekli saçlarımda Esin'in. Yüzümün her santimini inceliyor. Sanki kusur arar gibi. 

Rüzgar'ın ise yine bende. İkisinin de bana bakmasından rahatsızlık duyup kalkıyorum masadan. Acele işim olduğunu söyleyip fazla uzatmıyorum bu hoş olmayan 'samimiyeti'.

Ben tramvaydayken yağmur başlıyor. SSK'nın önünde tramvayımız arzalanıyor ve yaklaşık 15 dakika beklemek zorunda kalıyoruz. Bu müddette yağmurun yağışını, cama düşen her damlayı izlemeye koyuluyorum. Mayıs böyle geçer Eskişehirde, diyorum. Yağmurlu, dondurucu ama bir o kadar huzur verici. 

SSK'dan kalkıyor tramvay. Yağmur eşliğinde devam ediyoruz bu keyifli yolculuğa. Sahi, şu yağmur ne mucizevi bir olay. Kirlenmiş kalplerin bedenlerini temizliyor. Oysa neye yarar kirli bir kalbin temiz bedeni? 

Evime geliyorum. Çantamı ve sırılsıklam olmuş montumu askıya asıp bir fincan çay alıyorum kendime. Hemen başlıyorum Zülfü Livaneli okumaya. 

Zülfü Livaneli'ni pek severim. Anlatışı, edebiyatın içine psikolojiyi sokması ve karakterlerini bir o kadar gerçekçi yapması açısından ona hayranlık duyarım her zaman. Onun gibi bir yazar olmayı düşlerim hep. Benim yazılarımda ise kurgudur olaylar. Ama düşünceler her daim gerçektir.

I.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin