2

59 7 4
                                    

Bölüm 2: Karşılaşmamız Gerçekten Tesadüften İbaret Mi ?

"Korkunca kalbin patlayacakmış gibi atar, nefesin kesilir ve kanında gezen adrenalini hissedersin. Aşkta buna benzemez mi ? Karında uçuşan kelebekler, kalbin kaçmaya çalışır gibi atması... Onun hissettiği neydi peki ? Aşk mı korku mu ?"

***

"Benden korkuyor musun?" dedi genç adam. Cevabını bildiği sorularla kızı yoruyordu. Amacı bu değildi ama sonucu görüyordu.

"H-hayır." Kızın bedeni yalan söylememeye yemin etmiş gibi tepkiler gösteriyor, sarsılmaya başlıyordu. "Senden kork-muyorum."

Gözlerini kapayarak bedenini işgal eden korkunun bir kaç saniyeliğine de olsa yok olmasını diledi Tanrı'dan. Ya da bunların hepsinin bir hayal olmasını. Uyandığında yanında Daehyun olmayacaktı, o sadece rüyasına giren gizemli bir adam olacaktı. Jung Daehyun onun için bundan ibaret olacaktı.

Genç adam tepki olarak derin bir nefes aldıktan sonra kapıdan dışarı çıktı. Kıza onu takip etmesini söylememişti ama o sanki genç adam "Gel." demiş gibi peşinden gitme zorunluluğu hissetmişti.

Koridora çıktı ve az önce bulundukları odanın her bir köşesine sinen parfüm kokusunu koridor boyunca takip etti. En sonunda ahşap merdivenleri geçmiş ve Daehyun'un bulunduğu odaya gelmişti.

Genç adam odadaki büyük dolabın içini karıştırırken kız beyaz yatağın hemen ucuna geldi ve odaya göz gezdirdi. Tümü beyaz olan duvarlar koyu zeminle tezat oluşturuyordu. Yatağın hemen önünde kocaman bir pencere vardı. Daha doğrusu duvar yerine cam ile kaplıydı. Geniş odanın içini deniz renklendiriyordu.

Genç adam dolaptan bulduğu iki parça kıyafeti yatağın üzerine, banyo havlularının yanına bıraktı.

"Duş al. Sonrada uyu." dedi ve denizin odayı maviye boyamasını engelledi. "Perdeler kapalıyken daha iyi uyursun. Güneş ışığı cehenneme çevirir odayı."

Daehyun odadan çıktıktan sonra kız yatağın üzerine kendini bırakmak, tavana bakıp bütün hislerinin buhar olduğunu hissetmek istedi. Ama istemeden karşısındaki boy aynasındaki görüntüsüne takılınca gözleri, kendisinden korktu. Aynaya yaklaştı ve dikkatlice baktı yansımasına. Elbiselerinin bu halde olduğunu ayna olmasada görüyordu ama yüzü hiç onun yüzüne benzemiyordu. Gözünün kenarından yanağına doğru derin bir yara iniyor, yaradan akan kan yüzünü kırmızıya boyuyordu. Kan damlaları dudaklarının kenarında son buluyordu. Kendine geldiği zaman ağzına gelen demir tadını buna verdi ve yüzünü buruşturdu kız. Kendi yüzüne bakmak midesini bulandırmıştı. Kendinin güzel olduğu ile ilgili bir iddiası olmamıştı şuana kadar. Ama tahmin ediyordu ki dünya üzerindeki her insan, kendini böyle görmekten rahatsız olurdu. Tıpkı şuan kendisinin olduğu gibi.

Yatağın üzerindeki havluyu aldı ve banyoya attı kendini. Kıyafetinden kalan parçalarıda çıkarıp sıcak suyun altına girdi. Başka birinin evindeydi başka birinin küvetinde oturuyordu. Kendi kendine güldü. Kahkahaları yerini hıçkırıklara bırakana kadar güldü. Daehyun'un onu duyma ihtimalini umursamadı. Bulunduğu durum sinirlerine baskı yapıyordu. Hayatındaki tek kişi, annesi öldüğünde hissetmişti bu duyguyu. Her bir hücresine ıstırap veren acı yiyip bitirmişti onu. Zaten yerinde olmayan psikolojisi daha da bozulmuş, ağlayacağı yerde gülmüş, güleceği yerde ağlamıştı.

Vücudundan akan kırmızının suya karışmasını izledi bir süre. Sıcak su derisini yakana kadar öylece kaldı. Bacağında ve yüzünde kalan kan pıhtılarını temizledikten sonra havluyla sardı bedenini. Yavaşça kapıyı açtı ve yırtılmış kıyafetiyle birlikte Daehyun'un odası olduğunu tahmin ettiği yere tekrar girdi. Kapıyı kapadı ve tam kilitleyecekken vazgeçti. Genç adama karşı nereden geldiği belirsiz bir güven duyuyordu. Kaynağını bilmek istemiyordu ama kendine melek olduğunu söyleyen adama güvenmek istiyordu. Uzun zamandır kimse onunla bu kadar ilgilenmemişti. Görünmez kız nasıl olurda Daehyun'un gözünde melek olabilirdi ?

SAVIORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin