Bölüm 1: Issız Ada

125 43 14
                                    

Issız bir adada uyandığımda ıslak kumların üstünde yatıyordum. Gözlerimi açmaya çalıştığımda ise güneş ışınları gözlerimi kamaştırmıştı. Bir an için korkup olduğum yerde doğrulup etrafıma bakındım. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Hatırladığım kadarıyla en son Elçin, Barış ve Barış'ın kuzeni Aras Kaptan ile gemide sohbet ediyorduk. Kaptan bize bir şeyler anlatıyordu. Şimdi ise ıssız bir adada bir başıma ıslak kumun üzerinde uzanıyordum.

Soğuk sular üzerime geliyordu. Hemen denizin kıyısından kalkıp arkadaşlarımı aramaya başladım. Çok korkuyordum, onları biran önce bulmayı ümit ederek hızlı hızlı etrafıma bakınarak koşuyordum. Az ileride birinin yerde yattığını gördüm. Barış da tek başına ıslak kumun üzerinde yatıyordu. Daha kendinde değildi. Barış'ın yanına diz çöktüm ve onu uyandırmaya çalıştım. Onu uyandırmak için çok uğraşmamıştım. Barış gözlerini kısarak bana baktı. Sanırım şok olmuştu, ona hak veriyordum. Gemide elimizdeki meşrubatları yudumlarken Aras'ın anlattığı birbirinden değişik, efsane hikayeleri dinlerken kendimizi birden bu kimselerin görünmediği, ıssız adanın kumsalında yatarak bulmak oldukça korkunç ve inanılması gerçekten zor olan bir şeydi. Barış sonunda konuşmaya başlamıştı: " Elisa ne oldu? Neredeyiz biz? Diğerleri nerede? Biz buraya nasıl sürüklendik? Sen iyi misin? " dedi Barış soluk soluğa kalarak. Gerçekten çok korkmuş olmalıydı. Bütün soruları ardı ardına sormuştu. Onu sakinleştirmek için yanına oturdum, derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım: " Barış sakin ol. Ben iyiyim. Şimdi kalkıp diğerlerini de bulacağız tamam mı? Saki ol, her şey yoluna girecek. Nasıl oldu bilmiyorum ama birden gemi sarsıldı ve şiddetle sallanmaya başladı. Gemi git gide su alıyordu, sonra olan oldu işte. Gemi battı ve deniz bizi buraya sürükledi. Nerede olduğumuzu bilmiyorum. Burası çok ıssız görünüyor ve de tehlikeli. Biran önce kalkıp diğerlerini de bulup buradan kurtulmanın yolunu bulmalıyız. Haydi kalk. " dedim ona gülümseyerek. Barış'ı sakinleştirmek hoşuma gidiyordu. O benim çocukluk arkadaşımdı. Onu küçükken de hep koruyan, onu sakinleştiren ben olurdum. Onun bu çocuksu masumiyetini seviyordum. Barış bana gülümsemeye çalışsa da hala gözlerinde ki korkuyu görüyordum. Barış: " Tamam, ben iyiyim " dedi yerden kalkarak. Gözlerimin içine baktı ve " Fazla vaktimiz olmayabilir. Hemen diğerlerini bulmalıyız. Hava kararırsa işimiz zorlaşır. " dedi. 

Onun kumsaldaki ayak izlerini takip ettim. Ben de en az onun kadar korkuyordum. Diğerlerini bulamadan havanın kararma ihtimali ise beni iyice korkutmaya yetiyordu. İkimizde etrafımıza bakınarak yavaş adımlarla sahilde ilerliyorduk. Biraz daha bakındıktan sonra sahilde hiçbir iz bulamadığımızı fark ettik. Sanırım o korkunç, uzun boylu, koyu yeşil ağaçların içlerinden geçmek zorundaydık. Biraz da ormanlığın içine onları aramalıydık. Bizden önce uyanıp başka bir yere de gitme olasılıkları vardı. Bu korkunç çalılıkların içinde adımlarım çok yavaşlamıştı. Sanki adım attıkça hava kararıyor gibiydi. Barış yavaşlamamı fark edip bana döndü: " Elisa, sen iyi misin? " dedi tekrar o gözlerindeki korkuyla. Önce derin bir nefes aldım ve etrafıma bir göz gezdirdim, sonra onun gözlerinin içine bakarak " Sadece korkuyorum. " dedim. Barış da benim gibi derin nefes aldı ve gözlerime baktı. " Korkma ben yanındayım. Bu dostun seni kurtlara kuşlara yem eder mi sanıyordun? " dedi gülümseyerek. Az da olsa ortamın gerginliğini biraz yumuşatmıştı. İlerlemeye devam ettik. Korkunç ağaçların içinde yaptığımız uzun yolculuktan sonra bir dağın yamacına ulaştık. En azından buralarda sığınacak yer bulabilirdik. Belki de diğerleri de bizim gibi düşünüp burada olabilirlerdi. Gözlerimi kısarak ilerideki mağaraya odaklanmıştım. Sanki orada birisi vardı. Hemen Barış'a seslendim: " Sen de benim gördüğümü görüyor musun? O mağarada birisi var. " dedim heyecan ve korkuyla. Barış'ın cevabını almayı bekleyemeden hemen oraya doğru koşmaya başladım. Barış arkamdan bana sesleniyordu. " Elisa, dur, bekle, yavaş ol. " dedi. Mağaraya daha da yaklaşmıştım. Barış da arkamdan koşuyordu, aramızda çok fark yoktu. Mağaraya dikkatimi iyice verdiğimde orada gözleri bağlı yatan birisini görmüştüm. Daha da kötüsü ise orada gözleri bağlı yatan kişi Elçin'di. Tam ona bağırarak seslenecektim ki birisi bir eliyle kolumdan tutup, diğer eliyle ağzımı kapattı.


 Devamı diğer bölümde. Yorumlarınızı bekliyorum.Okuduğunuz için teşekkürler... :)

İnstagram Kullanıcı Adım: haticenur_demirayak


Adanın Gizemi: AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin