BÖLÜM 3

21 2 0
                                    

KARANLIK...

Hiçbir ses yok.. His yok.. sadece soğuk ve keskin bir küf kokusu.. Çarpı işaretini almış vaziyetteyim başım aşşağıya doğru düşmüş ellerim bağlı.. Sırtım soğuk, pütürlü ve nemli duvara değiyor.. Acı yok. Korku yok. Hiçbir şey yok..

Sürgülü bir kapının gıcırtısını duyuyorum. Adım sesleri, yaklaşıyor.. Kim olduğunu hem biliyorum hem bilmiyorum.. Artık onu tanıyamıyorum..

Adım sesleri iyice yaklaştı ve durdu. Hala his yok.. Kollarımdaki ağrı hariç beynimi işgal eden hiçbir şey yok..

Yanaklarıma uzun tırnaklı bir el değiyor. Yeni sürülmüş aseton kokusu alıyorum. Nefes sesleri var ama tek bir kişi mi yoksa birçok kişi mi anlamıyorum. Yanağımı tutan el iyice sıkıyor. Hala his yok..

Yüzünü bana yaklaştırdığını fark ediyorum. Dudakları kulağıma, nefesi enseme geliyor. Nefesiyle içim bir hoş oluyor ama şu halde düşünebileceğim son şeylerden birisi huylanmam..

Konuşmuyor.. Sadece o şekilde duruyor. Sonunda gözlerimi açmayı akıl ediyorum. Göğüslerinin altında biten bir t-shirt giymiş, altında bir pantolon. Saçları iki tane mısır örgüsü, yüzünü görmüyorum.

Geri çekiliyor. Yüzünde hain bir gülümseme var.. Çok güzel.. Baştan çıkarıcı şekilde güzel..

Yüzüme bir tokat yiyorum. Hala gülüyor..
Kafamı çevirip tekrar ona bakıyorum. Çimen yeşili gözlerine..

Bu kız benim güvendiğim insandı..

Kulağım sebepsizce çınlamaya başlıyor. Hala gülüyor.. Ağzımda metalik bir tat var.. Dudağımın sağ kenarını dişliyorum. Tat ordan.

Buraya ne zaman geldim?

Hiç bir tepki vermiyor. Hiçbir şey söylemiyor.

Buraya neden geldim? Getirildim?

Yüzünde hala ürkütücü bir sırıtış var benimse surat ifademden haberim bile yok.

Ne zamandır buradayım?

Bacaklarımın uyuştuğnu hissediyorum. Sanki neler olacağını bilir gibiyim ama aynı zamanda hiçbir fikrim yok. Hiçbir his yok.

***

Saat sabah yedi civarlarında kan ter içinde uyandım. Gördüğüm rüyanın etkisi bir türlü geçmiyordu. Ezgi'nin sözlerinin etkisi...

Yataktan çıktığımda bacaklarım titriyordu.

Beni arayan kimdi?

Yavaşça banyoya doğru yürüyorum.

Ezgi neden öyle dedi?

Ellerimi ve yüzümü yıkamaya çalışıyorum ama ellerim zangır zangır titriyor ve vicudum daha fazla kötü duyguya dayanamayıp pes ediyor. Bilincimi kaybetmemle yeni bir hatıra zihnime doluyor.

***

Açık bir alanın ortasında, çimenliklerin üzerinde oturuyorum. Yanımda insanlar var ve.. gülüyorum..

Elimi tutan biri var. Hatırlayamadığım biri.. Karşımda o.. Gözlerini birkaç kez elimi tutan kişiye bakarken ve ya ellerimize kötücül bakışlar atarken yakalıyorum.. Yeşil gözleri fazla ciddi bakıyor bu kez. Bana tuhaf geliyor bu, nedenini anlayamıyorum. Bir anda kalkıyor oturduğu yerden. Arkasından ben de kalkıyorum. Elimi tutan kişi şaşkın. Yüzüne baktığımın farkındayım ama yüzü canlanmıyor bende. Hatırlayamıyorum..


***

Kendime geldiğimde hala banyodaydım. Zar zor kalkıp odama geçtim ve telefonumdan saate baktım. 8.24. Geç kalmak üzereyken kendime gelmiştim. Elimden geldiğince hızlı bir şekilde üstümü değiştirip çıktım.

Saat 1'e geliyordu ve ben hala yorulmamıştım. İşe başlayalı yaklaşık 3 hafta oluyordu ama farkettiğim şey, genel olarak aynı müşteriler vardı ve nerdeyse hep aynı yere oturuyorlardı.

Üst kattaki iki masayı arka sokaktaki liseden bir grup her öğlen arası ve çıkışta kaplıyorlardı. Birkaç tanesinin ders arasında da geldiğini fark etmiştim. Nerdeyse hep aynı şeyi yiyip içiyotlardı.

Onlara uzak, köşede ama yine üst katta iki kişilik bir masaya bir kız geliyordu. Saat kaçta geldiği değişkendi ama her zaman elinde muhakkak bir kitap olurdu ve hep iki bardak fındıklı nescafe içip kalkardı.

Kızlı erkekli dört kişilik bir grup vardı ve büyük ihtimalle sevgililerdi. Onlarında geliş saatleri değişiyordu. Yiyip içtikleriyse hep aynıydı. Herbiri farklı çeşit milshake.

Alt kattaki en köşe masaya her zaman takım elbiseli bir adam elinde bilgisayar çantasıyla gelir ve hariıl harıl çalışırdı.

Bunların dışında bense sürekli güler yüzlü olmaya çalışmama rağmen aklım hala aynı konulardaydı. İki haftayı geçkin süredir ne kabus görmüştüm ne de telefon gelmişti. Üstelik Ezgi'den de haber yoktu. Birkaç gün ulaşmaya çalışmıştım ancak başaramayınca pes etmiştim.

Rana hanım gün geçtikçe bana daha yakın davranıyordu. Kafedikilere alışmaya başlamıştım ve Luna kafe yavaş yavaş evim oluyordu.

6 kişi çalışıyorduk. Cansu, ben, Engin, Can, Kaan, ve Asrın vardı. Hepimiz çok iyi arkadaş olmuştuk ve birbirimizi idare ediyorduk.

Takım elbiseli adama lattesini verdikten sonra karşımda bir anda Asrın belirdi.
"Şeyy.. Alya seninle bir şey konuşacaktım.."
"Ne konuda?"
"Şu sana gelen telefon olayı. Bildiğim bazı şeyler var. Rana hanım hakkında."

Kalbimin gümbürdemesiyle birlikte bodruma doğru yürüdük..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 27, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin