Karanlığın etraftaki her rengi bastırdığı bir yerdi burası. Kamptan farklı bir yere benziyordu veya ben daha önce hiç görmediğim bir kısmıydı. Rüzgar çetin bir uğultu çıkarıp ağaçları neredeyse yerinden çıkarıyordu. Yalnızlık burada benliğimi kavuran rüzgar gibi karşıma çıkıyordu. Etrafımda yıkık dökük görüntüye sahip eski zamana ait olduğu belli olan bir kulübe duruyordu. Ayrıca yerde yuvarlanmış bir bebek arası ve az ötesinde de bir bebek bulunuyordu.
Sessizlik… Şuan en sevmediğim şey olsa gerek. Ne olduğunu bilmediğim bir yerde bir bebekle kala kalmıştım. Ve ne kadar uğraşırsam uğraşayım beni fark etmiyordu. Saniyeler dakikaları dakikalar saatleri kovalarken bir kadın ve adamın tartışması başladı. Benden başka insanların olması biraz ferahlatmıştı.20’li yaşlarında olduğu belli olan kadın adama yalvarıyordu.
-Gitme. Sen gidersen beni yakalayıp bu çocuğu alacaklar. Ben çok korkuyorum Louis .Kadın endişelenmiş görüntüsü gerçekten üzücüydü. Bir insan nasıl eşini ve çocuğunu terk etmek ister ki? Şuan adamdan nefret etmiştim. Benim babamda beni bıraktığı için tüm babalara öfkeliydim.
- Anna kızımızı bırakmıyorum. Ve eğer gitmezsem kardeşlerim bu çocuğun peşine düşecek. Seni ve kızımızı korumam lazım. Kızımızı dünyada gizleyip bir kadına emanet edeceğim. Zamanı gelene kadar onu iyi saklayacağım. Sende elbet göreceksin kızımızı. Ama şuan onu götürmem lazımdı.
- “Hayır, ben kızımı bırakamam. O daha çok küçük ve dünya hiç güvenilir değil”dedi kadın.
- Burada seninle kalıp daha açık hedef haline mi gelsin?
-Tamam ama bari ona veda edeyim.Böyle bir durum gerçekten çok duygusaldı. Ailesi olmadan yaşamak onu güvende tutacak ama ailesi olmadan yaşamak onu mutsuz edecekti. Benim gibi kendine lanet edip ölmediği için ağlayacaktı
Anna adındaki kadın az önce susturmaya çalıştığım bebeğin yanına gidip kucağına aldı.
- Kızım, daha küçücük prensesim. Naomi’m….Beni unutacaksın biliyorum ama mecburum canım. Yarı titan olman seni öldürme isteklerini körüklüyor. Seni korumak için yapıyorum bunu .
Ben daha ne olduğunu anlayamadım. Bu insanlar benim ailemdi. Gözyaşlarım ilk defa ağlarmış gibi acıtıyordu. Daha bebekken ailemden ayırmıştılar şuan hepsinden nefret ediyordum. Tanrısından da titanından da hepsi benim için suçluydu. Ailemden ayrıldığımı o an hissetmişim gibi bebekken de “Beni bırakma!” diye ağlıyordum.
Yine nereden gelmediğim bir ses ortaya çıktı.
-Çok duygusaldı değil mi prenses Naomi? Bunu derken bile itici ses tonunu kullanmıştı. Nerede olduğunu bilmediğim bir kişiye bağırdım. Tüm içimdekileri kusmak ister gibi.
- Ne istiyorsun benden? Benim ailem ne yaptı size? Hepinizden nefret ediyorum. İstediğiniz cehennemde geberin. Benden uzak durun. Yoksa hiç iyi olmaz. Hiç kimsemin olmadığı bir hayatta kaybeden olmam.
Daha sonra bağırmaya başladım .”Anne, baba nerdesiniz? “
“Naomi kendine gel sadece rüyaydı”
“Hadi kalk artık çok korkuyoruz.”
Uyandığımda hepsine nefret dolu bakışlarımı attım.
“Ne halt ediyorsanız edin ben ne izin ne titanlar için çalışacağım. Ailemin yok oluşunda iki tarafta suçlu şimdi yiyin birbirinizi.” Deyip daha fazla orada kalmayarak meydana doğru çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TİTAN'IN KIZI
FantasyBir insan normal hayat sürer. Bir tanrı çok daha güçlü ve daha zorluklu hayat sürer. Bir yarı tanrı çok fazla macera yaşar ve insana göre daha güçlü tanrıdan daha güçsüzdür. Bir titan ise herşeye hakimdir. Onun gücü tüm evreni korkutur. Peki bir y...