0.2

34 5 2
                                    

"Görev? Dinliyorum" Küçüklüğümden beri orada duran sallanan sandalyeye oturdum.

"Bir süre önce, süresi dolan dosyaları son bir kez kontrol edip yok etmek için arşiv odasına gittim. Bu zamana kadar kuralı bozan herkes öldürülmüş... Bir kişi hariç"

"Nasıl olur?" Sallanmayı bırakıp sırtımı dikleştirdim. "Bizzat ben de kontrol etmiştim"

"Biliyorum. Bu yüzden biraz sorgulattırdım. Sağ kalan çocuk, annesi tarafından birine emanet edilmiş. Fakat bu kişi geçtiğimiz yıllarda ölünce onu koruyacak kimse kalmamış. Senin takıldığın barda birilerine ağzından kaçırmış ne yaptığının farkında olmadan. Bu sayede oradan biri haber vermiş ve bir dosya hazırlanmış" Karanlıkta kalan yanından siyah bir dosya çıkartıp bana uzattı. "Diğer dosyaları yok ettim. Bu da elimizde kalan son kişi. Sen biraz araştırma yap ve ihtiyacın olan şeyleri bana bildir. Bu çocuk, birilerine ağzından daha çok şey kaçırmadan ortadan kaldırılmalı"

Kafamı salladım. En zevk aldığım işti bu. Dosyanın kapağını açtım ve hızlıca göz gezdirdim. Küçük birine benziyordu. Fazla yankı yapmadan, sessizce veda edecekti yalan dolu hayatına. Anne-babasının hatasının bedelini öderken son nefesini acı içinde verecekti gözlerimin önünde. Park Jimin, böyle anlar için vardı.

"Gidip bir duş alayım ve bu gömlekten kurtulayım. Sonra işe koyulurum" Ayağa kalktım ve kollarımı arkaya doğru gererek esnedim. "İyi geceler"

"İyi geceler evlat"

Uyuşuk adımlarla, ıslık çala çala içeri girdim. Amcamın iki ay önce işe aldığı rus hizmetçi Svetlana, mutfağa dönen köşede yine beni bekliyordu. Dudağımda yarım bir gülümsemeyle -daha doğrusu, hoşlandığını söylediği sırıtışla- onu süzdüm. Gözlerini benden kaçırarak hızlı adımlarla mutfağa döndü. 

Başımı öne eğerek güldüm. Ardından koşar adımlarla merdivenleri çıkmaya başladım. Karşısına geçip 'Eminim seni becermek için sıraya girecek çok insan vardır. Ama üzgünüm, kadınlardan hoşlanmıyorum' demeyi çok isterdim. Lâkin, kimse gibi o da bunu bilmeyecek...

 'Kimse'den kastettiğim, bugüne kadar birlikte olduğum insanları öldürmüş olmam.

Gülerek banyonun kapısını açtım ve gömleğimi kirli sepetine attım. Beyaz dolaptan siyah bir bornoz çıkartarak kabine yakın olan çiviye astım. Ardından musluğa uzanarak suyu açtım. Pantolonumu çıkarırken gözüm aynaya takıldı.

Kendimle göz göze geldiğim zamanları sevmiyordum. Ama kendimi alıkoyamıyordum. Özellikle de bir işi hallettikten sonra. Gözbebeklerim korkunç derecede küçülüyor, kendime bakınca sadece siyah diyebiliyordum. İçimde çift kişilik var gibiydi. Yaşadığım hayat da bunu destekler nitelikteydi. İnsanların 'yer altı dünyası' dediği yerde bilinen ben ile günlük hayatta bilinen ben farklıydık.

Elimi, rengi akmaya başlamış olan turuncu saçlarıma geçirdim ve aynaya yaklaştım. Boynumda iki tane tırnak izi, elmacık kemiğimin üzerinde de küçük bir morluk vardı. Üç gece önce, son nefesini vermemekte kararlı olan bir zavallının son çırpınışlarından kalan izler olmalıydı. 

Gülümsedim.

 Bana karşı koyabilecek kimse yoktu ve olmayacaktı.

Pantolonumdan ve iç çamaşırımdan kurtulup kendimi sıcak suyun rahatlatıcı etkisine bıraktım. Suyun değdiği yerlerdeki kaslarım gevşiyor, günün yoğunluğunu alıyordu.

Son zamanlarda sık sık Avrupa'ya gitmeyi düşünüyorum. İtalya'nın, Fransa'nın, İspanya'nın ve diğer nice mükemmel sanat dolu ülkelerin kokusunu içime çekip doya doya fotoğraf çekmek istiyorum. Ara ara burada kaçamaklar yapıyorum. Ama farklı şeyler keşfetme isteği ile dolup taşıyorum bir süredir. Şu son çocuğu halledip plan yapmaya başlayacağım.  Belki bir şeyleri değiştirme vaktim geliyordur.

last breathe | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin