İstanbul’dan Londra ya gelmiştim. Biricik aşkımı asla unutmayacağım. Ahh onu hala seviyorum. Ama onun için yaşayacağım çünkü benim ölmem demek onu üzmek anlamını getirir. Ve ben onu üzmek istemiyorum. Normal yaşantıma bir süre devam edemeyeceğim belki ama onun için mücadele edeceğim. Benim tek evim ailem aşkım arkadaşım oydu. Düşünsenize bir an geliyor ve eviniz aşkınız en iyi arkadaşınız yok oluyor. Şuan bir kısmınız düşünüyorsunuzdur. Ailene ne oldu diye. Ailem bir komplo sonucu hayatını kaybetti. Araba ‘nın frenlerini bozmuşlar ve gerisini anladınız. Evet artık ağlayamıyorum. Zaten kolay ağlamam. Bu olay yaşandığında çok küçüktüm. Artık alıştım acıya ama kalbim derinlerde hala o yaraların kanamaları var. Arkadaşlarım sayesinde toparlandım. Ama şimdi onlar yok hepsi sattı. Biricik aşkım olsaydı beni bırakmazdı. Suç işlesem bile yanımda olurdu akıl verirdi. Taksiden indim ve yeni evime geldim. Okulu burada okuyacaktım. Bavullarımı almadan önce taksiciye parasını verdim ve eve girdim. Evim büyüktü kocaman ama neye yarar sevdiklerim olmayınca. Keşke onlar olsaydı da küçücük bir yerde olsaydık. Eşyalarımı hemen odama çıkardım. Odamın perdesi açıktı. Perdeyi kapatayım derken Birinin bana baktığını hissettim. Hemen karşıya baktım ve bir çift mavi gözle karşılaştım. Çocuğa dikkat etmeden perdeyi kapattım. Aşağı indim. Buzdolabına baktım ama içi boştu. Doğru ya burası LONDRA bir an İstanbul zannettim. Hemen eşyalarımı aldım ve yola çıktım. Yolda yürürken sanki biri takip ediyordu. Arkama döndüğümde kimse yoktu. Tamam paranoyak değilim. Markete girdim ve Buzdolabında bir ay yetecek kadar şeyler aldım. Temizlik eşyaları reyonunun yanına gittim ve elime ne geldiyse onu aldım. Sıra kasaya gitmek kaldı. Kasanın kuyruğunda bekledim,bekledim ve bekledim. Sıra baya uzunmuş. Eşyaların parasını verdim ve başladım yola. Yok bunlar çok ağır kolum koptu derken biri poşetlerimi aldı. Hemen yanıma döndüm ve çığırdım ’’Sen ne yaptığını zannediyorsun? ‘’ Bana bir baktı. Sanki cani bir varlıkmışım gibi. Galiba Türkçe konuştum. İngilizce olarak ‘’Sen ne yaptığını zannediyorsun? ‘’ dedim oda gülümsedi ve ‘’ Türkçe biliyorum İngilizce konuşmana gerek yok. Daha demin resmen ciyakladın kulağımın dibinde ‘’ dedi. Biraz şaşırdım açıkçası. Komşum Türk müydü? Ne güzel(!) Türkiye’den kaçıyorum kafamı dinlemek için yine Türk görüyorum. Kesin lanetlendim kesin. Biz böyle havadan sudan konuşurken eve girdim. Eşyalarımı yerleştirmeden direk yukarı çıktım ve ayıcıklı pijamalarımı giyip yattım.
Biraz kısa yazdım kusuruma bakmayın sınavım varda o yüzden yoksa uzun yazardım. Bölümü beğendiniz mi ?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
başka bir aşk hikayesi
Roman d'amourBir kız düşünün. En iyi arkadaşı,sırdaşı, çocukluk aşkı bir gün ölürse ne olur? En kötü depresyona filan girer dersiniz değil mi? Ama o ölümü göze aldı. Hiç bir şeyi umursamadı ne ailesini ne parasını nede güzelliğini. Hiçbir şeyi...