BİRİNCİ KISIM III. DÜNYA SAVAŞI: LİNCOLN'UN GİZEMLİ SANDIĞI

488 42 29
                                    

2025/ABD/Washington DC/Beyaz Saray

Duvarları mısır renginde yatak odası yıllardır ilk günkü haliyle muhafaza ediliyordu. Çiçek motifleri ile bezenmiş yatak kenarlarında siyah renginin asaleti hâkimdi. Yatağın başucundaki fiskos sehpalar odanın ahengi içinde kendi yerlerini bulmuştu.

ABD Başkanı Rafael Johnson, Abraham Lincoln'un yıllar önce yatağının altındaki döşemelere gizlemiş olduğu sandığı elinde tutuyordu. Önceki başkanların anlattığına göre tek rakamın dahi yanlış çevrilmesi ile mekanizmadaki özel mürekkep, dağılıp tüm belgeleri kullanılamaz hale getirebilirdi.

Odanın kasveti başkanın tüm bedenini sarmaya başlamıştı. Biran önce doğru olan şifreyi bulması gerekiyordu aksi takdirde dünyadaki güç dengeleri tamamen bozulacak ve yeni dünya düzenleri başarısız bir proje olarak tarihin derinliklerine kazınacaktı. Ülkelerin güç dengeleri her geçen yıl değişiyordu. Bunu yavaşlatmak için el altında birçok ülkede uyuşturucu kullanımını üst seviyelere çıkarmışları. Böylece genç nüfusun büyük çoğunluğu pasifize oluyor ve birçoğu da ölüyordu. Bağımlılık, önüne geçilemez bir bulaşıcı hastalık gibi tüm dünyada hızla yayılmaya devam ediyordu. Eğer şifre bulunamaz ise daha etkili bir biyolojik silah olan virüsleri devreye sokmak bir sonraki plan olarak masadaydı. Locaların Başkan üzerindeki baskıları sürekli yineleniyordu.

Rafael, bej rengi koltukta oturup masanın üstündeki defalarca okuduğu Lincoln'un kitaplarına gözlerini dikmişti. Bazen ani bir öfke yüreğindeki ritimlerin hızlanmasına sebep oluyordu. Neden şifreyi locadan birine söylemedin? Lincoln, o zamanlar locada ajan olabileceğini düşünmüş olabilirdi. Belki de ileride hırslı birisi tüm planları altüst de edebilirdi. Kimseye güvenmemişti peki kasten yanlış şifre girilse ne olacaktı? Öyle ki buna cesaret edebilecek bir düşman çıkmamıştı bu zamana kadar.

Başkan, sandıktaki dört haneli sıfır rakamlarına bakıyordu. Fibonacci. Johnson Beyaz Saray'ın Kudüs'e olan mesafenin asal çarpanları olabilir mi diye düşünmeden edemiyordu. İçindeki ses bu şifreyi girmesi gerektiğini söylüyor ve her gün bu dürtü ona eşlik ediyordu. Aslında tüm başkanların aklına gelen ilk şifeydi bu. 9484. Ya değilse? Rafael, bunun hesabı çok zor diyerek bu dürtüyü başından savmaya çalışıyordu.

Bir zaman sonra fikirleri sabitlenmişti. Daha fazla olasılıkları hesap edemiyordu. Öyle ki odanın her yerini mobilyaların oymalarında kadar incelemişti. Ne var ki gözüne çarpan hiçbir şey olmamıştı.

Başkan iyice gerilmiş ve bir hışımla yerinden fırlamıştı. Odanın içinde volta atıyordu. Başkanlar da zindan da yaşar. Dışarıdaki insanlar bu binaya saray gözüyle bakıp her köşesini merak ederken Rafael bir an önce bu zindan hayatının son bulmasını istiyordu. Bu sarayın onun için gerçek bir saray olması şifrenin çözülmesinden geçiyordu. Duvardaki portreleri her seferinde olduğu gibi yine inceliyordu. Sandığın anahtarı nerede? Zaman ilerledikçe Rafael umutsuzluğa kapılıyordu. Portrelerin her tarafına bakmış ancak hiçbir ipucu bulamamıştı. Portreye bakmaya devam ederken öylesine dalmıştı ki görüş açısının kesişim noktası daha çok belirginleşiyor ve adeta baktığı yerin dışında kalan her şey kararmaya başlıyordu. Portredeki koyu renk kıyafetin üzerinde silik silik şekiller belirip yok olmuştu. Fikirlere dalıp da biri dürtmüşçesine bir anda silkelendi. Rafael portreye tekrar odaklanmaya başladı. Şifre yanılsamalar içine gizlenmişti adeta. Bu sefer yazılanı görür gibi oldu ve hemen kalem kâğıda sarılıp görebildiklerini kâğıda aktardı.

אומץ

Başkan kâğıda bir süre baktıktan sonra bu dört harfli yazının yüzyıllardır çözülemeyen kutsal şifre olduğuna emin olmuştu. Rafael Johnson, Lincoln'un vasiyeti üzerine masadaki sandığı eline alarak bir an tereddüt etmeden şifre mekanizmasındaki sayıları rastgele çevirdi...

Ve sandığın kapağını açtı.

"CESARET"

Portrede gizlenmiş bu İbranice kelimenin anlamı buydu. Aslında Lincoln bu sandığa şifre koymamıştı. İstediği tek şey cesur bir dünya başkanıydı ve Rafael Johnson bunu başarmıştı. Sandık içindeki bu deftere kendinden önce dokunan en son kişinin Abraham Lincoln olduğu düşüncesi onu heyecanlandırmıştı. Rafael artık bu ödüle layık olma şerefine nail olmuş ve Dünya'nın son başkanı olma planını harekete geçirecekti. Bundan önce gerekli olan tek şey ölü birinin üst aklı olacaktı.

Rafael kitabı sandıktan çıkarıp eline aldı. Kapağında yeni dünya düzeninin özeti tek kelimede tekâsüf edilmişti ve bu kelime bir çırpıda merakla, hayranlıkla dudaklarından dökülüvermişti.

PANGEA

Rafael Johnson kitapçığın tüm sayfalarına dikkatle bakıyordu. Her sayfa Abraham Lincoln'un el yazıları ve çizimleri doluydu. Bu el yazması defterde sayfa kenarlarına not edilmiş tarihler olduğunu fark etmişti. 1914, 1939, 2026, 2037. Nokta atışlar ile tam tarihleri bilmişti adeta. Geleceğin tarihlerini bilebilir mi? Belki de bir başkası bundan haberdardı. İlerleyen sayfalardaki çizimler Rafael Johnson'ın gözüne çarptı. Bir çizim yapmıştı. Dev kubbesi olan bir yerdi burası. Yüksek teknolojili bu ülkeyi gaz lambası altında planlamış olması Rafeal Johnson'ın Lincoln'a olan hayranlığını bir kez daha arttırmıştı. Şimdilik çözdüğü bu şifreyi kimseye söylemeyecek ve konsey toplantısının ardında gerekli kişilere bunu duyuracaktı.

Ve yeni bir savaşın kan kokusu yavaş yavaş Başkanın burnuna dolmaya başlıyordu.

Bölüm sonunda oylarınızı🌟ve yorumlarınızı 💬 bekliyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 01, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PANGEA: IV. DÜNYA SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin