Bölüm-1

23 3 0
                                    

Kaplamış her tarafı sessizlik, bir kış gecesi...
   Kuşlar çoktan sıcak yerlere göç etmişti. Etmeyenler ise evlerin pencerelerine konup yiyecek bir şeyler için bekliyorlardı. Karlar yavaş yavaş yağıyordu. Hiç aceleleri yok gibiydi. Aralık ayında olmamıza rağmen çok fazla soğuk vardı burada. Herkes çoktan mevsimlik göçlere başlamıştı. Karın yağması en çok çocukları sevindiriyordu. Kar topu oynamak, kardan adam yapmak onlar için ayrı bir zevkti. Soğuk ise benim için bir ilaç gibiydi. Yaşadığım şeyleri bir süreliğine unutturan kuvvetli bir ilaç.
   Benim adım Mihrimah. Güneş gibi sarı saçlarım ve ay gibi yüzüm olduğu için babam bu ismi vermiş bana. Beni hep güneşe ve aya benzetirdi. Rahmetli babam... Nasıl da severdim, nasıl da sayardım onu. Canımın bir parçasıydı. Onsuz yapamam dediğimdi. Mahallenin en sevdiğiydi o. Kimseye zararı dokunmaz, aksine herkese bir şekilde yardım ederdi. Küçük bir kitapçı dükkanının sahibiydi. Oturduğumuz mahalleye okuma alışkanlığını kazandırmıştı. Hep bunu nasıl yaptığını merak etmişimdir. Ama artık onun yanımda olmayışının 3. senesiydi. Kitapçının önünde çıkan silahlı saldırıda yaralanmıştı. Okuldan koşarak kitapçıya geldiğim vakit babamı yerde kanlar içinde görmek ömrümün en büyük travmasıydı. Daha 16 yaşındaydım ve ölümün ne demek olduğunu çok net bir şekilde biliyordum. Bizi bundan sonra bırakıp gideceğini ve gelmeyeceğini anlamıştım. Başını kollarımın arasına alışımı, göz yaşlarımın bir an olsun dinmediği o zamanları hatırlıyordum, hem de her gece.

Önüme çıkan kedi, aniden irkilip düşüncelerimden sıyrılmama neden olmuştu. Hayvanlardan çok hoşlanmazdım. Zararım dokunmaz ama cesaret gösteripte sevemezdim. Elimle kovmaya çalışsamda gitmeyen kediye:

" Hadi hadi bi git, gece gece korkutma beni. Dondum zaten."diyerek tepkimi ortaya koydum. Dışardan gören birisi gerçekten benim kafayı yediğimi düşünebilir ama daha fazla ne yapabilirdim ki?

Saat 00.00'ı da çoktan geçmişti. Bu saatte dışarıda olmamın tek nedeni annemin ilaçlarını almaya gidişim oluşuydu. Üzerimde ince bir hırka, altımda köpek desenleri ile dolu bir pijama, ayağımda çokta sağlam olmayan botlar vardı. Hızlı hızlı yürüyordum çünkü durduğum yerde donarak ölmek şu an seçimlerimin arasında değildi.
Annem, babam öldükten sonra aşırı üzülmekten, stresten, üstüne bir de yaşının da ilerlemiş olmasından dolayı hastalanmıştı. Arada geçirdiği sinir krizleri, nefesinin kesilip morarmaya başlaması, uzun uzadıya titreyişler... Onu büyük hastanelere götüremiyordum çünkü maddi durumumuz iyi olmadığı için hastane işi pahalıya patlayacak ve işin içinden çıkamayacak hale gelecektik. Sürekli ilaçlarla geçiştirmeye çalıştığımız hastalık, geçen zamanlar içinde ilerlemeye devam ediyordu.
   Eczaneye çoktan gelmiştim. Her gece açık olan Mehmet Amca'nın eczanesiydi burası. Yaşadığımız yer ne bir ilçe kadar büyük, ne de köy kadar küçüktü ama sadece bir eczaneye sahip olduğu için geceleri hep açık olurdu burası. Üzerimdeki karları çırparak içeri girdiğim an yüzüme vuran sıcak hava dalgası resmen o anda mayışmama neden oldu. Mehmet Amca koltukta oturmuş, eğilip kutudaki ilaçları ayırıyordu. Ben girince bana bakıp gülümsedi. Daha o bir şey demeden bir ah çekerek:

" Keşke bütün sıkıntılarım ve dertlerim bitse de burada şöylece sonsuza kadar kalabilsem." dedim.

   Mehmet Amca yüksek sesle gülerek eliyle, oturduğu yerin yanına vurarak gelmemi istedi.
"Hoşgeldin güzel kızım. Gece gece ne işin var bu saate, bu havada? Annene mi bir şey oldu?"

"Yok Mehmet Amca merak etme annemin bir şeyi yok. Sadece ilaçların yenisini almaya geldim."

"Ha tamam o zaman. İyi iyi bir sorun yoksa."

"Sen nasılsın asıl Mehmet Amca? Nasıl gidiyor işler?"

"Aynı be güzel kızım. Koşturmalı, yorucu ama güzel gidiyor çok şükür. Çay getireyim sana içer misin?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 27, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KIŞ GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin