Buraya kadardı her şey. Sevgilisi aylarca onu aldattığını öğrenmiş ve bunu gözleriyle görmüştü. İnsanlara olan güvenci günden güne azalıyor, hatta tükeniyordu. Evinin çatı katına oturmuş gök yüzüne bakıyordu. Yıldızlar ne kadar da azdı öyle. Telefonu susmaksızın çalıyordu. Kimin aradığını biliyordu.
Telefonunu kapatıp cebine koydu. Sadece etrafta ki gürültüyü dinlemek istiyordu. Yüzüne vuran sert rüzgar onu gülümsetmişti. Üşüyordu. Üşümeyi seviyordu.
Oturduğu yerden kalkıp çatı katından çıktı. Eve geldiğinde direk odasına girdi.
"Eren odadandan çık ve bana hesap ver. Neredeydin bu saate kadar?!"
"Çok mu umurunda ha! Beni umursuyormuş gibi davranma artık!"
"Böyle yapma oğlum. Senin için endişelendim."
"Beni rahat bırak anne."
Eren, bağırdığı için boğazı ağrıyordu. Kendisini depresyona girmiş gibi hissediyordu. İnsanlar tarafından kullanılmaktan, alay konusu olmaktan yorulmuştu. Artık yaşamak bile ona anlamsız geliyordu. Kafasını yastığa gömüp hıçkırıklarını bastırdı.
**
Bir saate kadar ağlayıp durmuş, sonrada güçsüzüce davrandığını fark ederek yüzünü yıkamış ve telefonuyla uğraşıyordu. Onu dinleyecek birisine ihtiyacı vardı. Kaç tane numara sallamıştı bilmiyordu ama çoğu tutmamıştı. Bu son denemesiydi. Bir numara salladı ve çaldığını fark ettiğinde sevinmişti."Seni lanet olası aptal! Gece'nin bir yarısı beni arayacak kadar ne yaşamış olabilirsin!"
"Merhaba."
"Bak velet, yarın tonlarca işim var ve uyumam gerek. Bir daha bu numarayı arama!"
Eren, ise yüzüne kapanan telefonla gözlerini devirdi. Tabii ki onu yine arayacaktı. Etrafı çift görmeye başladığında telefonunu şarja takıp yatmıştı. Bugün cidden yorulmuştu.
**
Sabaha kedi cırlama sesleriyle uyanmıştı. Masasının üstünde duran su şişesini alarak camı açtı ve şişenin içinde ki bütün suyu kedilere döktü. Kaçan kedileri görünce kahkaha atmasına engel olamadı.
Sabah stresini de attığına göre hazırlanıp işe gide bilirdi. Bir ay önce okulu bırakmıştı. Babası denilen o şerfsiz bütün kumar borçlarını onlara bırakarak kaçmıştı. Eğer borçları gününde ödemezlerse evleri haciz tarafından el konulacaktı. Annesine ne kadar borcun yarısını ödediğini söylese de daha yarısını bile ödeyememişti.
Bunları düşününce sıkıntıyla nefesini verdi. Bunları düşünmenin zamanı değildi. Üstüne uygun kıyafetler giyerek odasından çıktı. Annesi çoktan kalkıp kahvaltıyı hazırlamıştı.
"Günaydın anne."
"Günaydın oğlum."
Kahvaltısını hızlıca yaparak evden çıktı. Otoriter bir müdürü vardı. İşe geç kalanları bile affetmiyordu. O işe mecbur olmasa bir saniye bile orda durmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Name
FanfictionSalladığı numara dünyaca ünlü no name grubunun solistine ait olduğunu nerden bilebilirdi ki...