1- Kanatlıdaki Çocuk

36 2 0
                                    

Graffiti yapmayı seviyorum. 15 yaşımda izlediğim bir filmden sonra graffitiye karşı ilgim artmıştı. Ve gidip spreyler almıştım. İlk başlarda bu konuda pek becerikli olduğum söylenemezdi. Ama aylar, yıllar geçtikçe çizimim güzelleşti. 17 yaşındayım. Sık sık şehirde boş bulduğum binaların üzerine graffiti yapıyorum. YouTube'dan videolar izleyip gördüklerimi çiziyorum, bazense sadece hissettiklerimi. Bir grubum olmasını çok isterdim. İzlediğim videolar graffiti gruplarının çektiği ve yüklediği videolar. Onlara çok özeniyorum. Günün her saati arkadaşlarınla beraber graffiti yapmak çok eğlenceli olsa gerek. Arkadaş çevremden kimse graffiti yapmayı sevmiyor. Ve ben bunu yapmaya bayıldığım için zaman geçtikçe kimseyle takılmamaya başladım. Ve farketmeden asosyal oldum.

Yine graffiti yapmak için boş bir duvar ararken, inanılmaz bir yere geldim. Şehir merkezinden biraz uzaklaşmıştım. Ama bunun farkında değildim. Tren raylarının olduğu ve her yerin graffiti olduğu bir yerdi. Burayı yeni keşfetmiştim. 1 hafta boyunca sürekli buraya gittim. Ama sadece graffitileri inceledim. Çizmedim çünkü belli ki buradaki her graffiti bir gruba aitti. Bunu bozmak istemedim. Yine bugün öğlene doğru oraya gittim. 1 saate yakın bekledim. Henüz hiç kimse yoktu. Duvardaki ve trendeki graffitileri izledim. Sonra uzaktan birkaç kişinin geldiğini farkettim. 5 erkek, 3 kız. Galiba bir gruptu. Graffiti grubu. O grupta olmayı çok isterdim. Galiba aralarından bir tanesini daha önce görmüştüm. Yok yok, o olamaz değil mi? Yoksa o mu? Evet evet, bu kesinlikle o. KANATLIDAKİ ÇOCUK. Size bahsetmedim değil mi? Arkadaşım Hilal'le beraber Kanatlı adında bir alışveriş merkezine gitmiştik. 3 boyutlu sinemaya girecektik. İçeridekilerin çıkmasını beklerken fotoğraf çekinmeye karar verdik. Hilal selfie yaparken bir çocuk geldi. Telefonun kamerasına doğru elini uzattı ve fotoğrafımızı bozdu. Elini uzatır uzatmaz hemen yürüyen merdivene bindi. Yanında bir arkadaşı da vardı. Sonra gülerek, "Pardon, düşüyordum." dedi. Bilerek elini uzatmıştı, yani şaka yapıyordu. Bende güldüm. Hilal de "Keşke düşseydin." dedi. Sonra bana göz kırptı. Neden bilmiyorum ama, gülümsedim. Gitgide uzaklaşıyordu. Merdiven bitti, o gitti.

10 saniye gördüğüm çocuk, günlerce aklımdan çıkmadı. Sürekli aklıma gelmesi normal miydi? Bana ne hissettirmişti? Ve şimdi günlerce aklımdan çıkmayan çocuk, orada duruyordu. Belkide ben onun aklının ucundan bile geçmemişimdir. Bu ihtimali düşündüğüm için onu tanımıyormuş gibi yaptım -ki zaten tanımıyorum-. İyice yaklaşınca o da beni gördü. İlk önce şaşkın bir şekilde baktı. Sonra başını öne eğdi ve gülümsedi. O ve yanındakiler çantalarını yere koydular ve içinden spreyler çıkarmaya başladılar. Sonra da duvara graffiti çizmeye. Bende karşıdaki duvarın kenarına oturup yaptıkları graffitiyi izledim. Ya da sadece "onu". Sık sık bana baktı. Bana her bakışında kalbim çok hızlı atıyor. Çok yakışıklı. Onu gördüğüm için mutluyum ama bu sebepten yine günlerce hatta aylarca aklımdan çıkmayacak.

Graffitileri bitince çantalarını toplamaya başladılar. Gitmelerini istemiyorum. Yani, diğerleri gidebilir. Ama o kalsın. Evet.. gittiler. Giderken de sık sık arkasını dönüp bana baktı. Sanki o da gitmek istemiyormuş gibiydi. Ne saçmalıyorum? Gitmek istemeseydi, gitmezdi.

KANATLIDAKİ ÇOCUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin