Başımı hafifçe öne uzatıp, insanlığın son kalesinin koruyan şeffaf seçici-geçirgen yapıdan dışarı çıkardım. İyotlu deniz havasını özlemle içime çekip tekrar güvenli alana geri çektim. Boynumun yanındaki anahtar dövmem hafifçe karıncalanırken bu kez tüm vücudum bariyerin ortasında kalacak şekilde yarım bir adım ilerledim. Bir yarım eski topraklarda diğer yarım ise 15 yıldır sığınak olarak kullandığımız insanlığın son şehri Munda’nın korumasındaydı. Bir şelalenin altında durur gibi, etrafımdaki garip güç akımının dokunuşunu ve dövmemi saran karıncalanmanın tadını çıkarırken gözlerini kapadım.
Dışarısı… Doğduğumdan beri benim için sihirli olan tek kelimeydi. Dışarısını soludum, derin yavaş ve içime işleyen soluklarla…
“Rena! Rena! Rena!”
İçerde kalan kulağıma çalınan adımı duyunca gözlerimi açmıştım, geriye dönmeden evvel, kısa bir veda için dışarısından derin iyotlu bir nefes çektim. Geriye döndüğümde sesin sahibi çoktan karşıma dikilmiş onaylamaz gözlerle yüzüme bakıyordu.
“Kaybolduğunu hissettim!”
Suçlar gibi ses tonu gözlerindeki yumuşak ifadeyle birleşince siteminin hiçbir anlamı kalmamıştı. Rahatsız bir şekilde boynundaki dövmeyi kaşırken ona dikkatle baktım. En son ne zaman ona bu kadar dikkatle bakmıştım ki? Ne zaman bu kadar büyümüştü? Karşımdaki 14 yaşında bir oğlan çocuğu değil, 20lerinde bir adamdı sanki. Beni geçen boyu yüzünden, konuşurken aşağıya bakması gerekiyordu. Çok değil, sadece üç yıl evvel sadece omuzlarıma geldiğine inanmak mümkün görünmüyordu.
“Diğerleri artık alıştı, Nicolo.”
Çatık kaşları alnında yakınlaşıp zarif birer çizgiye dönüştü.
“Ben diğerleri değilim Rena. Bunu yapmandan hoşlanmıyorum. Güvenli değil!”
Yeşil derin gözlerde sözlerini destekleyen dehşeti okuyunca iç çektim, hala eski anıların etkisinde olması beni derinden yaralıyordu, Nicolo’nun acılarının tamamen geçip yaralarının sarılması için ne kadar süre geçmeliydi bilemiyordum, bu yaraların gerçekten iyileşebileceğinde de emin değildim.
“Sadece nefes almak istedim Nico, büyük mesele değil.”
“Anlamıyorum Rena, burada da nefes alabiliyorsun. Dışarda seni bu kadar çeken ne var? Orada iyi olan hiçbir şeyin barınmadığını sen de biliyorsun.”
Başımı eğip hafifçe gülümsedim, onunla bir tartışmaya girmeyecektim. Onun yaralarıyla yarışacak neyim vardı? Durdurulamaz merakım, belki, ama onu incitmeye kıyamazdım. Yetişkin bir erkek gibi görünse de o hala bir çocuktu, yanağını okşayıp “Biliyorum.” diye mırıldandım.
Ona bakmak bile içimi sızlatıyordu, bu kadar çabuk büyümesini hiç istememiştim, hâlbuki o çocukken bile yetişkindi sanki yaşadığı şeyler onu kocaman bir adam yapmıştı sadece 9 yaşında. İkimiz de sevdiklerimizi çok erken kaybetmiştik, ama Nicolo’nun hiç kimsesi kalmamıştı benden farklı olarak.
Koruyucu olarak seçildiğinde yalnız 11 yaşında bir çocuktu, sıska, çelimsiz vücudu korku ve dehşetle titrerken ona olan o büyük nefretim kayboldu. O sadece benim gibiydi, çocuk, güçsüz ve korkularla sarılı. Annemin bu çocuğu neden kurtardığını, bu uğurda neden hayatını feda ettiğini anlayabiliyordum; o umuttu, o korumaya muhtaçtı, o bendi… Bunu anladığımda sadece 13 yaşımdaydım, dövme töreninde nefretle titrerken, bütün bakışımı değiştiren farkındalıkla gözlerim yaşarmıştı. Çekingen gözleri benimkilerle buluştuğunda onun da bakışlarındaki ıslaklık ve korkuyu kalbimde hissetmişti. Ve Nicolo anlamıştı, kalbimi, sönen nefretimi, içimdeki boşluğu anlamış, yeminini ettikten sonra sırada yanıma geçip yere bakarak elimi tutmuştu. Buz gibi ellerimi, korkusuna rağmen cesaret ve umut dolu sıcak elleriyle ısıtmıştı, kalbimi ısıttığı gibi… Aradan geçen üç yıl bizi kardeşten bile daha yakın yapmıştı, Nicolo benim bir parçam olmuştu, ailemdi, umudum ve geleceğim…
“Rick ile dövüşmeni istemiyorum Rena, ona ben meydan okuyacağım.”
“Yine başlama Nico! Bunu konuştuk.”
“Her yerde seni yeneceğini söylüyor, Rena, hoşuma gitmiyor-“
“Bana gerçekten zarar vermeyeceğini biliyorsun. Ayrıca bu gece onu yenmek için özel bir motivasyonum bile var.” Aklıma Rick ile girdiğim iddia gelince hafifçe gülümsedim. Nicolo kafası karışmış bir halde yüzüme bakarken, “Hadi düş önüme, yoksa geç kalacağız.” diye sızlandım.
Munda’nın etrafındaki 9 kapıya ulaşan koridorlardan hızla yürüyüp ana karaya çıktık, ufak tefek tümseklerde sanki ben geçemeyeceğim gibi elimi tutup yol göstermesine kıkırdayıp koluna girdim. Bu çocukça oyunları beni eğlendirmek için yaptığını biliyordum. Tam ayrılmak üzereyken Ricardo’nun o sinir bozucu sesi kulaklarımıza çalındı;
“Rena, bebeğim!” Bize yetişmek için koşar adımda ilerlerken yüzümü ekşitip ona döndüm, duymazdan gelmek için çok geçti.
“Bu gece ki randevumuza hazır mısın, güzelim. Ellerinin üzerimde olma fikri…” o anın hayaline dalıyormuş gibi şapşal bir yüz ifadesine büründü. Suratına bir yumruk çaksaydım acaba bu kabalık olur muydu diye düşünmeden edemedim.
“Evet, evet her neyse Rick, çılgın hayallerini kendine saklarsan…”
Sinir bozucu kahkahasını dinlerken gözlerimi devirmeden edemedim, bu ahmağın nasıl koruyucu seçilmiş olduğuna hala inanamıyordum.
“Bu geceki zaferimden sonra benim olacaksın Rena, sadece benim! İddiamızı unutma!” dedi o lanet beyinsiz. Ben daha cevap veremeden öpücük yollayıp kaybolmuştu bile! Nicolo’nun gerildiğini hissetmiştim.
“Ona aldırma!” dedim sakin bir şekilde.
“Motivasyon dediğin bu muydu?” diye kükredi buz gibi bir sesle. “Kendini ona mı sunacaksın Rena? Ne için? Ondan bu kadar çok mu hoşlanıyorsun?”
“Öyle olmadığını biliyorsun Nico, ben-“
“İnanamıyorum! Bunu yaptığına inanamıyorum Rena!” Beni suçlaması asıl inanılmaz olandı! Sinirlerimin gerildiğini hissettim.
“Çocukluk yapmayı kesip beni dinler misin?” diye patladım, gözlerindeki öfke gerilememe sebep olmuştu.
“Çocuk, evet. Senin için sadece çocuğum!”
Anında pişman olmuştum, ama ben onu durduramadan insanüstü hızıyla benden uzaklaşırken, arkasında bıraktığı tozu izledim. Kendimi açıklamama bile izin vermemesi bende bir şeyleri tekmeleme hissi uyandırıyordu! Son günlerde Nico’nun her zamankinden garip davranması, ailelerin ergenlik dediği süreçten kaynaklanıyor olabilir miydi? Kendimi hatırlamaya çalıştım; bu çok zordu; bana göre ben hep hırçın ve asi olmuştum, birinin bana karşı aynı şekilde davranması sadece garipti…