Öncelikle merhaba! Bu benim ilk yazdığım ve bitirebildiğim hikayem, bende bunu paylaştığım andan beridir götü başı dağıtıyorum. Umarım beğenirsiniz, ben şahsen yazdıklarım konusunda çok zalim olsam da ehe, işte paylaştım. Hala nasıl paylaştım aklım ermiyor ıvır zıvıır.
Teşekkür etmek istediğim biri var; @imwitch Kendisi olmasaydı özgüvenim şu anki yerinde olmazdı ve bende bunu paylaşamazdım. Ciddi anlamda destekleri çaağğk büyüktür. Ona da teşekkür edin cfhdvsn.
Neyse, yorum gördüğüm an üstünüze atlayabilirim. İyi okumalaar!
+ + + +
Bugün berbat bir gündü.
Kapının sinir bozucu zil sesiyle birlikte, istemeye istemeye koltuktan kalktım.
Bugün sevgililer günüydü. Şu an için en kötüsünü düşünecek olursak, çocuklardan biri gelmiş olabilirdi. Dahası, yalnız olduğumu yüzüme vurarak aptal şakalarla huzurumu kaçırması da muhtemeldi. Hatta belki Liam Sophia'yla birlikte gelir ve uygulamalı olarak bu işi yapmaya başla-
Iyy. Bunu düşünmek bile, sabahki kahvaltı yerine yediğim pizzanın yolunu şaşırmasına neden olmuştu.
Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm gül ve teslimatçı ikilisi şaşırmama yol açmıştı. Kim bana gül gönderirdi ki? Hayranlardan gelmiş olamazdı, ev adresimi etrafa dağıtmak gibi alışkanlıklarım yoktu henüz. Yoksa bu bizimkilerden birinin yaptığı ucuz bir şaka mıydı?
Öyleyse, bu seferki pek komik olmayacaktı.
''Niall Horan?'' Dedi adam, sorgularcasına. Bu sırada elindeki kağıda bir şeyler karalıyordu.
Gömleğinin iliklenmeyen düğmelerine bakılırsa, adam benden bir-iki tane daha yemiş gibi görünüyordu. Sakalları o kadar uzundu ki, arasında kaybolabilirdiniz ve kim bilir; belki orada Narnia'ya bile rastlayabilirdiniz.
İstemsizce aklıma gelenlere gülerken adamın bakışlarının yönü pek de iyiye gidiyor gibi değildi.
''Evet benim?''
''Maura Gallagher size bu gülleri gönderdi.'' Gülleri elime pek de nazik olmayacak bir şekilde tutuşturdu ve koltuk altına koyduğu, artık eskisi kadar da düz görünmeyen o kağıt parçasını bana uzattı.
Harika, şimdi de adamın neredeyse ter sıçtığı kağıda dokunacaktım. Bu adamlar duş nedir bilmiyor muydu?
Kağıda neredeyse dokunmamaya çalışarak, hatta gereksizce bir biçimde nefesimi dahi tutarak gerekli yerleri imzaladım. Sessiz bir küfürle karışık teşekkür ettim ve kapıyı yüzüne kapatma inceliğinde bulundum.
Ardındansa, bir saniyeyi dahi boşa geçirmeden salona koştum ve açabileceğim her türlü pencereyi ardına kadar açtım.
Tanrı aşkına, bu adam neden bu kadar yoğun bir biçimde mayonez ve bayat bira kokuyordu?
Kusmamaya çalışarak yaklaşık yarım dakikamı pencerenin kenarında, tekrardan koku alma duyularımı kazanmaya çalışarak geçirdim.
Koltuktaki eski yerime kurulduğumda ve nihayetinde daha rahat nefesler alabildiğimde, elimde duran üç gülün arasından sarkan o küçük notu görmem zor olmamıştı. Bilgisayarda yazılmış herhangi bir tebrik kardı zırvalığı değildi, el yazımıydı.
Hızla notu elime aldım ve okumaya başladım.
Sevgililer günün kutlu olsun bir tanem. Bu yıl senin için bir değişiklik olsun diye sana bu üç gülü gönderdim. Biliyorum, kafan karıştı. Çok soru sorma, sadece okumaya devam et. Bu üç gülün gönderilmesinin güzel ve eğlenceli bir nedeni var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
today was a good day | nh
Fiksi Penggemar''Umarım bu sevgililer gününde insanların yüzündeki gülümsemenin sebebi sen olursun.''