Bu aralar kafam gerçekten allak bullak olmuş durumda. Bir yanda sevdiğim adam diğer yanda ise bu şeyi yapmamam için ( bildiklerinden değil ) her bir yandan konuşanlar. Niyedir bilmem ama bu aralar cinselliğin normal olduğunu anlayabilmek için çok fazla yabancı dizi, film izliyorum. Onu yaptıktan sonraki rahatlıklarını anlamaya çalışıyorum. Ya bendekide ayrı bir durum kızım sen daha adamla oldu ki öpüşürsen ne bok yiyeceğini bilmiyorsun ! Cidden hep düşünmüşümdür öpüşürken o dilimizi ne yaptığımızı ? Sanki çok önemli bir meseleymiş gibi panik yapıyorum bir de. Adama bir de
" Ya aşkım bir dakika, dur dur ! Geri çekil biraz. Senin alt dudağını mı alacağım dudaklarımın arasına, üst dudağını mı ? Bıyıkların batıyor ama offf ! Öpüşme adabı diye bir şey var mı ? Şey peki dillerimiz ? Tükürüklerimizi yutuyoruz, sencede biraz sağlıksız değil mi ? Yiğidim öpüşmeyelim biz. romantikliğin içine ettimde şuan. Yemek yiyelim ya biz en iyisi. "
Kesinlikle yine böyle bir diyalog olur. Kendimi biliyorum çünkü ben. Biraz patavatsızımdır. Ya da nerede be konuşacağımı pek bilmem. Aklıma gelen herşey pat diye çıkar ağzımdan. Bu salaklığım yüzünden başıma gelmeyende yok zaten. Şu çenemi bir tutsam, ahh !!
Bizim ilişkimizde baya güzel gidiyor. Bana haddinden fazla değer veriyor. İlk öpüşme demişken hayatımın aşkıyla olan ilk deneyimimi hemen anlatıyorum.
Sevdiceğime buluştuk. Tesadüf ikiz gibi giyinmişiz. Pek bir uyumlu , pek bir tatlıyız. Öyle elele gezerken, bir parka oturduk. Sitelerin içinde güzel ama ıssız bir park. İlişkimizin birinci ayındayız bu sırada. Yüzüme bakıp :
" Hayatım niye ben sana yaklaştıkça kaçıyorsun. Gelsene biraz. Çevirme yüzünü. "
" Ya sevgilim, biliyorum öpeceksin ama ben öpüşmeyi bilmiyorum karşılık veremem ki. "
" Hahahha !! Allahım, kızım sen manyak mısın ? Akışına bırak sen. Ben ne yapıyorsam karşılık ver. "
Aslında biraz rahatladı içim. Sonuçta be kadar zor olabilirdi ki. Bu iyice yaklaştı, bir yandanda etrafa bakıyoruz. Parka yiyişmek için gelen ergenlerden olmayalım diye. Binevi öyleyiz aslında. Yapıştı bu. Ben mal gibi kaldım. Yok yani. Ne dudaklarımı açabiliyorum, ne de o dil hareket ediyor. Bizimkide maşallah ! Bir profesyonel sormayın. Bıraksam yutacak ağzımı yüzümü. Bu biraz böyle devam etti ama bende tık yok. Biraz midem bulanmaya başlayınca tutup ittim bunu. Yüzü düştü tabi normal olarak. Kim sevdiği adamla, kadınla öpüşmek istemez ki ? Kendimi o an garip hissettim. Ne bileyim ya bir yandan böyle düşünüyorum, bir yandanda ben burada ne yapıyorum. Potansiyel yolluyum şuan. Üstelik sırf öpüşmediğim için suratı düştü, benim yanında olmam yetmiyor mu diye de düşünmeye başladım. Beynimde ayrı ayrı yüzlerce, birbirinden alakasız düşünceler geçiyor. Parkta bir kaç tur attıktan sonra :" Sen beni sevmiyor musun ? "
" Seviyorum. O ne biçim soru ? Sence sevmesem şuan yanında olur muyum ? Ya da ilk öpücüğümü sana verir miyim ? Gerçi ilk değil biraz öküz olduğundan ilk buluşmada yapışmıştın aşkım hatırlatırım. "
" Tatlım o öpüşmek değildi. Daha demin tecrübe ettiğimizde değildi. Sen durdun ben duvarı öper gibi öptüm. Hatta vakumladım biraz tepki verirsin diye ama yok. "
" Tamam bak bir daha deneyelim ama baskı yapma olacak bu sefer. "Yine ıssız bir köşe bulup bir iki denemeden sonra orta yolu bulup öpüşmeye başladık. Beni bir görün ama iki saat önce ağzını açmayan kız profesyonel gibi öpüşüyor. Bu dudağımı çekiyor, ben inadına onun dudağını daha çok çekiyorum. Vakumluyoruz böyle, bir görün hani akvaryumlarda şu çöp balığı var ya cama yapışır , saatlerce, resmen öyleyiz. Aslında karşılık verince pek de fena değilmiş. İlk defa içimde yani hormonsal olarak böyle hissettim. İçimde birşeyler uyanıyor ama tarif edemiyorum. Birşeyler eksik, birşeyler yarım gibi kalıyor, her öpüşmeyi bıraktığımızda. Gün boyunca bulduğumuz her ücra köşede öpüşüyoruz. Nasıl hoşuma gidiyor. Kadınlığımı böyle ufaktan anlamaya başlıyor gibiyim. Hele öpüştüğümüzü gören bebelerin verdikleri tepkilere, dakikalarca gülmelerimiz ayrı bir olay. Bu adam bendeki hormonları çok fazla harekete geçiriyor. Bırakın öpüşmeyi, sarılıp o boynunu koklayınca bile içim bir hoş oluyor. Sanırım ben de onu istiyorum ama kendime itiraf edemiyorum. Gün sonunda abartmıyorum onun değilde benim o incecik dudaklarım kıpkırmızı hatta morarmış, haddinden fazlada şişmişti. Böyle salak gibi mutluyuz. Hele o. Hani birşeyi yıllarca istersin ama olmaz bir anda umudunu kesersin olur ya öyle mutlu. Tüm ilklerimi onunla yaşayacağım için.
Şuan ne kadar bu olay yatağa gidecek kadar olmaz desemde başbaşa kalınca kendimi tutabileceğimi sanmıyorum. Benim yakışıklıda zamanında çok ihanete uğramış beş senelik sevgilisi, en yakın arkadaşıyla evlenmiş. Şöyle kendi başıma geldiğini düşünüyorumda ben düğünü basıp toplu katliam çıkartırdım ya. O şırfıntıyı böyle ellerimle tuttuğum gibi pat küt o gelin masasına geçirirdim ! Tamam, sakinleşeyim sanki başıma geldi. Hayallere bir başlayınca sonu gelmiyor. Neyse..
Bir de şöyle bir şey oluyor hep. Anneme ne zaman yani saat kaçta geleceğimi söylesem o saatte arıyor. Bir bahane bulup bir saat geçiştiriyoruz, sonra bir bahane bir bahane derken eve gelme saatim olan sekizi, on bir yapıyoruz. Annemler ağzıma ediyor tabi. En çokta babam. Beni çok kıskanıyor sanırım. Ben en başında klasik türk babası paranoyakları dedim ama annem söyledi bunu bana. Babamla annem her gün kavga eder. Gerçi bizim evde her gün kavga olur. Değişmeyen taraf babamdır. İlla biriyle evde kavga edecek adam yoksa rahat edemez. Küçücükken pek sorun etmezdim ama şimdi dayanamıyorum. Beynime beynime ediyorlar sanki. Şu sıralar evde kavga varken, tek yaptığım onunla konuşup ona sığınmak. Bence dünyanın en harika olayı, şu evden çıkıp gitmek istesem beni gerçekten sahiplenecek birinin olması. Hele o öpüştüğümüz günün gecesi başımı yastığa koyduğum an gelen mutlulukla, utangaçlığın karışımını size anlatamam. Seviyorum ya. Onun bana kadınlığımı öğretmesini, bir derdim olunca ilk ona koşup, ona anlatmayı, beraber aynı yatakta uyandığımızın hayallerini kurmayı, ya da beni en korkutan olay olan kendimi ona teslim etme düşüncesini bile seviyorum. Sonuçlarının ne kadar kötü olacağını bildiğim halde kendimi bu bok kuyusuna ben çekiyorum. Bu sırada adam benim üniversiteye takmış durumda. Okula gittiğim günlerde an ve an rapor istiyor. Kuzenimle aynı okul, bölüm ve aynı sınıftayız ki kendimi yalnız hissetmiyorum. İşin iğrenç tarafı şu ki adam kuzenimi sevmiyor. Bunun sebebide benim aslında. Canım kuzenim ne bok yese adama anlatıyorum. Dışardan bakınca tabiki kızı yollu olarak görecek, ona uyacağımdan korktuğu için sevmeyecek. Malım ben ya ! Kuzenim dediğimde benim en yakın arkadaşım. Hani akraba gibi değiliz. Kardeş gibiyiz daha çok. Ona aşırı düşkünüm. Ona bir şey olduğu an bana olmuş gibi için acır içim. Birazda onun yaşadıkları yüzünden. Yaşadığı gerçekten bir insanın başına gelebilecek en berbat şey. Nasıl bir baba kızına dokunmak isteyebilir ki ? Evet yanlış anlamadınız ! O orospu çocuğu küçüklükten bu yana kuzenimi taciz ediyor. Kimse inanmadı en başta ama bir sürü şey olunca ve kuzenim kendini bilince yani biraz büyüyünce herşey ortaya çıktı. Ne zaman içse, ne zaman sarhoş olsa ya da ne zaman bir sevgilisinden darbe yese bu olayı anlatır. " Ben daha babama güvenememişim, nasıl bu yavşağa güvendim ! " der. Ağzından bu kelimeler çıktığı an oturup ağlamaya başlarız. Hayat nereye sürükler bilmem ama inşallah o yavşak eniştem olacak adam cehennemin dibini boylar !. Umuyorum ki, kuzenim de bir adamdan beklediği tüm ilgiyi, sevgiyi, güveni bulur. Benim şuan olduğum gibi bir adama gerçekten güvenir ve tüm ilklerini onunla yaşar..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakirelik Mi , Ben Mi ?
Non-FictionDaha on yedi yaşında bir kızı sırf bakire birini istediğin için kandırdın mı yoksa gerçekten seviyor muydun ? ..