Umarım beğenirsiniz, yorumlarınızı eksik etmeyin! :*
Melis’in boş boğaz ağzından çıkan lafları dikkate alıp, o gece Kerem’e gitmek hayatımda yaptığım hem en güzel, hem de en iğrenç şeydi. Hayır, bir insan neden dönüp dolaşır lise aşkına gelir anlamıyorum. Bunu benden başka yapan yetişkin bir kadın yoktur herhalde, çünkü onların eski sevgilisi Kerem Sayer değil. Kerem gibi birisiyle birlikte olsunlar, ben o zaman göreceğim onları!
İşte kendimi de böyle avutuyorum.
Birlikte olmamızın üstünden tam bir hafta, on sekiz saat geçti. Dile kolay, bir hafta on sekiz saat!
Ve ben bu bir hafta, on sekiz saatin her saniyesinde, telefonun başında Kerem Bey’in beni aramasını bekledim. Ama bilin bakalım ne oldu? Tabii ki aramadı megaloman kas yığını!
Tamam, biliyorum çok yoğunlar, ligin son haftalarında şampiyonluk adına büyük bir maça çıkacaklar ve konsantre olmak zorundalar. Ama insan bir kere bile arayıp halimi hatrımı sormaz mı be adam? Yazık değil mi bana? Seni beklerken yandım, kül oldum, kurudum ben burada!
Neyse Kerem Bey, illa ki geleceksiniz bana. Sonuçta ne demiş atalarımız; tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıymış. Kürkçü dükkanı da ben oluyorum bu arada.
Ben Kerem’le ilgili sorunlarımı kendi içimde çözmeye çalışırken bilin bakalım yine ne yaptım? Provaya geç kaldım!
Sevgili anne ve babamın beni küçük yaşlardan itibaren her türlü dans kursuna göndermesi, büyüyünce bu mesleği seçmemde ki en büyük etkendir. Ama ben nereden bilebilirim ki bu kas yığınının oynadığı takımda dansçı olacağımı? Tabii ki bilemem. Neyse, kendimi kandırmaya gerek yok. Bunu ben seçtim. O kadar çok yerden teklif geldi, ama ben inadına Anadolu Efes’i seçtim çünkü bay eski sevgilim ve aynı zamanda yeni çapkın Kerem Sayer burada oynuyor ve benim onu gözümün önünden ayırmamam gerek, çünkü her yerden bir şıllak çıkabilir!
5 yıl öncesine, yazdıklarıma bakıyorum sıkıldığım zaman. Kerem ve benim bu hale nasıl geldiğimi sorguluyorum, ve hop bir bakıyorum ki, bir şıllak yüzünden bu haldeyiz. Daha sonra Kerem Amerika’ya gidiyor, döndüğünde de aynı yerde çalışmaya başlıyoruz. Yani hemen hemen tabii. O bu kulübün oyuncusu, bende dansçısıyım.
Bunları düşünürken spor salonun kapısını açıyorum ve kızlara neden geç kaldığımın açıklamasını kendi kafamdan uydurduğum şeylerle açıklamaya çalışıyorum. Onlara, ‘’Kerem’i düşünürken zaman nasıl geçmiş fark etmemişim, o yüzden geç kaldım, kusura bakmayın.’’ Diyemem ya!
‘’Hemen başlıyoruz Zeynep. Hadi hadi. Bu akşam büyük maç var, 4 saat sonra burası insan kaynayacak ve sen hala kıçını sallayamıyorsun!’’ diyerek bağırıyor baş dansçımız Begüm.
Begüm’ün sinir bozucu bir narsist olmasıyla ilgili sızlanamayacak kadar Kerem Sayer dolu şu an da beynim.
Provadan 3 saat sonra;
Hayır sanki yıllarca bale eğitimi alan kendisi de, bana gelip parmak uçlarımın nasıl durmasıyla ilgili öğüt veriyor! Ama sende değil ki suç. Seni baş dansçılığa getiren sevgili yönetimde. Sanki bilmiyoruz sevgili abisi sayesinde buralarda olduğunu. Abisi olmasa, o heykel gibi kaskatı olan vücuttan nasıl baş dansçı çıkar ki zaten? Torpilini sevdiğim dünya!
Bedenen son maç için yapacağımız gösteriye hazırımda, ruhen hazır mıyım hiç bilmiyorum. Kalbim, ruhuma her attığında ‘Kerem’ derken, ben nasıl maça odaklanacağım? En iyisi müzik dinlemek Zeyno, hadi aç bakalım müziği!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anadolu Efes
HumorTürkiye'nin en ünlü basketbolcusu Kerem Sayer, bir zamanlar kalbini paramparça ettiği kadını geri kazanabilecek mi? Peki güzeller güzeli dansçı, onu affedebilecek mi? Affetse bile bedellerini göğüsleyebilecek mi? Dansçı Zeynep ve basketbolcu Kerem'...