4. Bölüm - Eyvah, babam! ∞

3K 165 11
                                    

Son üç gündür çok farklı hissediyorum. Nefes aldığım her dakika sanki Soma da şehit olan işçilerimize, onların ailelerine ihanet ediyor gibi.. 

Milletimizin başına böyle bir şeyin gelmemesi için dualarımızı eksik etmeyelim. 

Karşımda duran Seda'ya bakarken, ellerini alıp, kıllarını teker teker kopartıp sonrada o kılları gözlerine sokmayı düşünsemde yapmadım, sadece ona baka kaldım ve tek kelime edemedim. 

Ellerini bebek arabasının soluk siyah deseninden çekip, sarı saçlarında gezdirdi ve yere sabitlemiş olduğu gözlerini benimle buluşturdu.

''Merhaba, Zeynep.'' dedi kırılgan ses tonuyla. 

Sesi, ilk duğduğum zaman ki gibi güçlü ve tok değildi. Karşımda duran kadın oldukça yıpranmış ve yorgun bir genç kızdı. 

Ama hala aklımda ilk ses tonu ve söyledikleri vardı. ''Sen hangisinden istersin Kerem?'' 

Bu sesi hafızamı kaybetsem bile unutamazdım. Mükemmel gözüken hayatım, mükemmel olan hayatım bu sesten sonra eskisi gibi olmamıştı. 

''Kim geldi Zeyzey?'' 

Melis'in yanıma gelirken sorduğu bu sorunun son hecesi, Seda'yı görünce sesinin kısılmasına sebep olmuştu. Melis gözlerini önce Seda'ya sonra da bebeğe dikti. 

''Senin burada olman bebek için hiç sağlıklı değil. Radyasyon yayan bir baz istasyonu gibi sinir yayarım bütün vücuduna.'' dedi Melis. 

''Sizinle konuşmam gerek. Aslında bakarsanız, seninle konuşmam gerek Melis. Konunun ne olduğunu bilmiyor olamazsın.'' derken evin içine adımlarını attı ve bebek arabasının önüne geçerek eğildi, masumca uyuyan bebeğini kucağına almak için korumalıklarını çözdü. 

''Neyden bahsettiğini bilmiyorum.'' 

Bebeği yavaşça kucağını alırken, bebeğin sırtına küçük battaniyesini örttü ve sırtını sıvazlayarak başını omuzuna yaslamasını sağladı. 

Ben de çocuk istiyorum erorları vermemek için konuşmaya başladım. 

''Bebeği ex babasına göstermeye mi geldin?'' derken ellerimi göğüs hizam da birleştirdim ve yüzüme en yapmacık gülümsememi yerleştirdim. 

''Kerem burada mı?'' 

''Bak bir de hemen Kerem geliyor aklına!'' diye kükredim adeta. 

Ben o sarı saçlarını tek tek söküp, yumak haline getirdikten sonra ağzından aşağıya atmayı birlirdim de, dua etsin kucağında ki Junior Seda'ya. 

''Pardon, amacım seni germek değil. Gazete de okudum, barışmışsınız. Tebrik ederim.'' derken bebeğinin sırtını sıvazlamaya devam ediyordu. 

''Tamam, şuradan salona geç.'' dedi Melis eliyle salonu gösterirken. 

Önde Seda, arkada ben ilerlerken, hatlarının ne kadar göz alıcı olduğuna bir kez daha şahit olmuştum. 

**

Salona adımımızı attığımızda, Kerem olduğu yerden hızlıca doğruldu ve gözlerini kırparak Seda'ya baka kaldı. Seda yüzüne hafif bir gülümseme yerleştirirken kafasını 'merhaba' diyecek şekilde eğdi. 

''Seda.. Burada ne işin var?'' dedi Kerem kekeleyerek. 

İnşallah heyecandan kekelememişsindir Kerem, yoksa Sayer filan dinlemeden o dilini kesip, Seda'ya yediririm. 

''Melis ile konuşmam gerekiyor.'' dedi Seda ve tekli koltuğa oturdu. 

''Buraya gelmene gerek yoktu. Melis'le telefondan konuşamayacak kadar önemli ne meselen olabilir ki?'' dedim sessizce.

Anadolu EfesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin