sELAAAM! Beni kesinlikle özlemişsinizdir, değil mi? Ve ben, mükemmel be.. *çarpıldı* Her neyse, daha enerjik (fazla enerjik), daha dolu bir beyinle karşısındayım. Bu hikâyeye başladığım vakitlerde, fazla umutla başlamıştım. En azından bir sonu hak ediyor. Elimden geldiği kadar yazacağım. Keyifli okumalar, üpüldünüz!
Gözlüklerini komidinin üstüne koyup tavanı seyretmeye başladı, Harry. Yanan gaz lambası yüzüne sarı bir ışık veriyordu. Henüz akşam yemeği yeni yenilmişti. Herkes gülüyordu, eğleniyordu, ve gürültü yapıyordu.
Bu kadar ses çok fazlaydı. Bir an hepsini susturmayı diledi, tüm dünyadan soyutlanmayı. Bulanık görüşünü göz kapakları kapattı, fakat faydası olmadı. Bu gürültüde uyuyamıyordu. Gözlüğünü takıp, yattığı yataktan kalkıp, ortak salona gitti. Weasley hânedanı oradaydı. Fred ve George sınav kağıtlarını çalabilmek için geliştirdikleri fikri tüm Gryffindor salonuyla paylaşmak üzereydi. Masanın üstüne çıkmış Fred ve George'un arkasında Ron kargaşaya eşlik ediyordu. George'un gözleri Potter'ı bulduğunda ışıldadı.
''Potter! Demek uyandın! Hadi, bize katıl. Sınav kağıtlarını çalabilecek bir plan bulduk.''
Potter omuz silkti, siyah saçlarını karıştırıp gözlerini yere sabitledi.
''Üzgünüm, George. Biraz yorgunum, hem... Hem, yapmam gereken şeyler var.''
''Hmhm, pekala. Sorun değil, Potter.'' dedi ve kalabalığa geri döndü.
''Hey! Hey! Herkes sessiz olsun! Eğer plan işlerse hepimiz testten tam puan alabiliriz!''
Kapının kapanma sesi duyuldu, fakat herkesin dikkati ikizlerin üstündeydi.
***************************************************************************************
Kalabalık kitap raflarının arasında gezerken, yoğun kokuyla ciğerlerini dolduruyordu. Raftan bir kitabı alıp ilk sayfasını açtı. Tam okumaya başlamıştı ki, ensesinde hissettiği nefes neredeyse ödünü koparacaktı. Arkasına döndüğünde karşılaştığı şey soluk bir yüz ve altın sarısı saçlardı. Birkaç adım geriye adım attı.
''B-Bir anda karşıma neden çıkıyorsun, Malfoy? Ne işin var burada? Gerçekten kitaplarla ilgilendiğini sanmıyorum.''
Cılız vücut kendinden biraz uzun bedene yaklaştı. Harry geriye doğru kaçmaya çalışırken kitaplığa çarpıp düşeceği sırada belini ince bir kol kavradı.
''Belki de sadece seni takip ediyorumdur.'' sırıtarak dudaklarına bakmaya başladı.
Harry ince bileği yakaladığı gibi, ''Ne yaptığını zannediyorsun? Çek şu ellerini üzerimden.'' diye tısladı.
Soluk bedenin gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı, koyu renk saçların arasına parmaklarını geçirip başını geriye doğru çekti. Dudaklarına iştahla bakıyordu. Harry ne olduğunu hâlâ anlamamış bir vaziyette kaşlarını çatıyordu. Draco, parmaklarının uçlarına çıkıp dudaklarını Potter'ın dudaklarının üstüne kapattı. Yalnız olduklarını sanıyorlardı, fakat değillerdi. Tam karşılarında ki kozmik evren kitaplarının bulunduğu kitaplığın arkasında, elmacık kemiklerinin üstü tuzlu göz yaşlarına bulanmış bir kız vardı. Ve, Hermione'nin ağzından bir hıçkırık kaçtı. 2 çift göz o tarafa döndü.
b e n o r o s p u ç o c u ğ u y u m :)