Bilinmeyen Numara

4.1K 172 17
                                    

"LAĞNN NABİON" Merhaba böyle başlamak, tanışmak istemezdim ama ben Mayız. Kesinlikle yanlış anlamadınız, adım Mayız. Direk Z ile.
Evet klasik olarak uyanıyorum ama ne güneş ışığı ile ne alarmla ne annemin sesiyle ne de birinin üstüme atlamasiyla. "Of be kedi senin suratımla işin ne ben anlamıyorum kardeş. Her gün her gün bıkmadın mı? "
"Meeeooooww "
"Hiii ben de anladım zaten meyov'dan yallah."
Ama yataktan düşmeme sebep olan bir annem var tabiki.
"Mayız, Furkan ve Alas geldi Çocuummm." 'He anne ya çocum evet anılıyorum seni' diye söylenerekten iki tane yavrumun yanına indim. "he ge sea kardeşlerim." Diyerekten içeri buyur ettim onları. Her kardeşim dediğimde olduğu gibi Alas yerinde rahatsızca kıpırdandı ve ağzında bir şeyler geveledi. "Alas kanka kardeşim olmak bu kadar kötüyse söyle." Ağlamaklı sesimle tam oyuncu havası vardı bende. Oyuncumu olsaydım acaba?
"Ya ha.. ne dur hayır ne alaka yavrum saçmalama." Diye geveleyen Alas'a tek kaşımı kaldırarak baktım ama
"Piki piki yedim bu sefer piki" dedim.
"Siz beni iki dakka bekleyin geliyorum." İkisi kafasını sallarken ben de merdivenlere doğru uçtum. Evet, uçtum. Böyle dümdük. Merdivenlere çarpmadan önce beni yakalayan Alas'a teşekkür edip yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra arkamda ağzı açık bir Alas bırakarak merdivenleri hızla tırmandım.
Üstüme siyah bir pantolon ve beyaz üzerinde unicorn baskılı bir tişört giyip saçlarımı taradım. Arkamda bir örgü yaptıktan sonra ağrıyan ellerimi hızla çırparak aşağıya indim.
Bu halime gülerek bakan Furkana dil çıkarttım.
"Yine mi unicorn?" Diye sorduğunda kafasına hafifçe vurarak "Eğer unicorn başkanı seni duysaydı üzerine gökkuşağı kusardı. O yüzden şanslısın." Bana gülerek Alas'ı işaret ettiğinde ben de ona baktım. Onu bıraktığım haliyle aynı şekilde duruyordu.
"Anam öpmedim yaladım sanki anasını seveyim." Diyerek güldüğümde annem elinde terlikle mutfak kapısından fırladı. Hayır kadının kulakları insan kulağı değil kurt kulağı resmen. "Ne dedin seeen."
Ben anneme araba farı görmüş tavşan gibi bakarken Furkan araya girdi.
"Derin Teyzeyi çok seviyormuş. Neyse biz çıksak mı anneciğim?" Bunun karşısında iç sesimi susturamadım: Furkan anne ne yahu siz evlendinizde ben kış uykusundamıydım kız. Onu susturdum. Evet Furkan anneme anne derdi çünkü biz onunla çocukluğumuzdan beri kardeş gibiyiz ve annemde onun ikinci annesi gibiydi. Aynı şekilde onun annesi de benim.
"Çıkın yavrum çıkın çıkın. Yine geç kalmayın bu hayırsız yüzünden." Diyerek beni gösteren anneme karşılık elimi kalbimin üzerine koyarak abartılı bir şekilde gözlerimi büyütüp cıkladım ona ardından ikisinin kollarından tutarak arkamdan sürükledim. Onları dışarı attığımda Alas zar zor kendine gelmişti.
"Ay yürüyün ayol sonra bizimkiler başımın etini yiyo."
İkisi de bana gülerken birlikte okula yöneldik.
Okula vardığımızda sivilce kremi ve fondöten kokan koridora girmeden önce bahçede derin bir nefes aldım. O sırada yanımıza gelen Burak tam karşımda durunca nefesimi yüzüne üflemiş bulundum. Amaaaaan kimin umrunda canım.
"Haberin olsun suratıma nefesini üflemen çok tahrik ediciydi." Demek ki onun umrundaymış.
Ama ben dururmuyum? Hayııııır. "Ben seni şimdi bi tahrik ederim götü tahriş olmuş karılar gibi götünü kaşıya kaşıya gidersin oçrospu."
Dediğime sadece güldü ama bozulduğunu anlamak zor değildi "Çok güzelsin de böyle güzelliğini kapatıyorsun bebeğim." diyerek yanımdakileri gösterince bir adım geri çekildim ve neşeli bir sesle konuştum.
"Furkan, Alas sahne sizin." İki izbandut öne doğru yürürken Burak tek başına olmasından dolayı bir adım geriledi ve gülerek uzaklaştı. Ya da kaçtı. Selin'in kardeşi olabilirdi ama ikiye karşı tek başına kafa tutacak kadar da geri zekalı değildi sonuçta. Hele de bu ikili profesyonel dövüşçüyken ehuehue. Tamam sustum.
Onun arkasından gülerek üçümüz de sınıfa girdik ve ben doğruca kendi yerime yani Senacığımın yanına geçtim. İçeriye giren biyoloji hocasıyla tüm sınıf aynı anda ofladı. Hadi kadın bi şey öğretse iyi de bir aydır aynı konuyu görüp duruyorduk. Her ders aynı cümleleri kurup duruyodu artık biz de kadınla aynı anda konuşuyorduk. Bozuk plak gibi...
Ön sıramdaki Egemen bana döndü ve sıkıntıyla iç çekti. "Dersi kaynatsana kız. Bak sana çikolata alcam." Çikolatayı duymamla gözlerimden kalp fışkırırken Egemenin yanındaki Alasın söylendiğini duydum.
"Şu çikolatayı sevdiği kadar beni sevmiyor kız." Dediğinde omzuna vurarak "Ayıpsın kanka." Diye cevapladım onu. Hoca tahtanın önüne geçip aynı cümleleri kurmaya başladığında ben yerimde kıpırdanmaya başladım. Şu an oskarlık oyunculuk sergiliyordum. Neden? Çünkü çikolata...
Hoca sonunda bana dönüp alışkanlığıyla konuşmaya başladığında planım devreye girmişti.
"Mayız kuzum ne yapıyorsun?" Bu hoca herkese kuzum derdi kehkeh.
Ben bir anda ayağa kalkarak Bengünün 'kuzum' şarkısını söylemeye başlayınca sınıf koptu. Hoca hala bunu toparlayabileceğini sanarak bağırırken aniden açılan kapıyla tüm bakışlar oraya döndü.
Gözlerini kısmış ve hafif eğilmiş deli ama eğlenceli müzik hocamız sınıfa girerek konuştu. "Az önce şarkı söyleyen kimdi?" Tüm sınıf parmakla beni gösterirken (Aleyna Tilki bile beni kıskandı burda kdkdl)elimle yüzümü kapatmakla yetindim.
"Tamamdııır. Mayızcım öğleyin gel yarışma belgelerini dolduralım."
"Ama hocam..."
"Aması maması yok. İyi dersler" Hızla kapıyı arkasından kapatarak çıkınca ağzım açık bir şekilde kalakalmıştım. Tüm sınıf birden 'Mayız Başkan' diye tezahürata başlayınca hoca da sonunda vazgeçerek yerine oturdu. Sesler daha da yükselirken ben de yerime oturdum. Bana bakan Egemen'e öldürücü bakışlar atarak kapıyı gösterdim. "Bunun için bana artı beş çikolata daha alacaksın." Benden korkmuş olmalı ki hemen beni onayladı ve önüne döndü. Eeee sonuçta konu çikolata olduğunda benim önüme kimse çıkmamalıydı. Bi de unicornlar...
Alas ise hala gülerek bana bakıyordu. Şöyle gülmesene be çocuk içim gidiyo. Tabiki aklımdan geçeni söylemem arada dışımdan konuşmalarımı saymazsak. "Ne sırıtıyon yavrrrruuu."
Hâla sırıtıyordu.

"Lan salak maymuna döndün bi düzelt suratını." Söylediklerimle yüzü düşerken anında önüne dönmüştü. Tabiki bu egemen'in önümdeki sıradan Ege'nin ve Mert'in yan sıradan bana dönmesine sebep olmuştu. Tabi sena yanımdan Burcu ve Furkan arkamdan bana sarılarak bana destek vermişti. Ne yapıyorum ama ben üzülüyorum sonra olamazmı. Gözlerimin dolmasıyla Egemen 'siktir' çekerek önüne dönmüştü. Eh bu siktirin ne olduğunu bilen Alas bana bakmadan ayaklandı geri geri yürüyerek tam yanıma geldiğinde elini uzattı ve göz kırptı. En sevdiğim hareketi olduğunu biliyodu tabi yalak. Sena'yı kenara fırlatarak Alasa sarıldığımda sınıftan 'ooovovovovovo' sesleri geldi bakıyım gelmiş harbi. Tabi ben belli etmicem ya.

"Höst lan insan kardeşine sarılamazmı ben Mert'e bile sarıldım siz hayırdır."

Tabiki herkes sustu Alas beni kendinden ayırarak sıraya oturttu ve Mert şey eheh... sanırım beni öldürücek ?

"Furkan yardım et Mert fakayım seni 7263282867382 numaralı bakışını atıyo."

"Ölüceksin sori aşkım" evet çok güzel teselli ediyosun Furkan ya.

Ders bittiğinde Alas ayağa kalktı ve sınıfı dolaşarak yanıma geldi. 'Nabirün sen değişik bakışları atarken' arkadan "of a me ke yha" sesi gelince anladım. Alas Furkan'ın kafasına şaplak atmıştı aşkım dedi diye. Seviyorumda söyleyemiyorum lonet olsun Alas sana kardeşim diyen dilime...
Benim kendime sövmem, biraz ders dinlemem ya da çaktırmadan Alası izlemem gibi şeylerle geçen derslerin ardından öğle arası olmuştu. Yemeğimi yedikten sonra müzik sınıfına giderek kapıyı çaldım. İçeriden gel sesi gelince girdim. Hoca masasında oturup kağıtları karıştırıyordu. Kafasını kaldırıp beni gördüğünde gülümsedi.
"Ben de seni bekliyordum Mayızcığım geç otur."
Hocanın gösterdiği yere oturduğumda elindeki kağıtları bana uzattı. Bu müzik yarışmasının katılım formu. Okulun temsilcisi olarak üç-dört kişi katılacak ve belirli kategorileri geçerek finale kadar yarışacaksınız. Yarışmaya katılanların sözlü notları yüksek tutulacak ve çalışmaların olduğu derslere katılmak zorunda kalmayacaksın." Kafamı sallayarak belgeye baktım.
"Burda yarışmanın başka şehirlerde olacağı yazıyor." Dedim soran bir tavırla.
"Ah, evet bir de o var. Her yarışmacı yanına üç kişi alabiliyor ve masrafları okullar karşılıyor. Her katagoride başka bir şehire gidip orada bir kaç gün kalacağız. Final yurt dışında. Eğer finale kadar giderseniz bir ay kadar sürecek yarışma."
Kağıdı okumaya devam ettim. İzin kağıtlarının yanındaki bilgilendirmede bir ay okula gelmeyeceğimiz ama bizimle gelen öğretmenlerle ders işleyeceğimiz yazıyordu. Aslında kötü gözükmüyordu. Hatta bedavaya tatil ve eğlence demekti.
"Kağıtları imzalatıp yarın bana getirmelisin. Çalabildiğin bir müzik aleti?"
"Piyano ve gitar çalabiliyorum." Dediğimde gülümseyerek saatine baktı.
"Harika o zaman. Benim şimdi çıkmam lazım. İstersen sen kalabilirsin ama derse geç kalma." Ben kafamı sallarken o da çantasını alarak çıkmıştı. Düşündüğüm kadar kötü değildi.
Kenardan bana göz kırpan piyanonun yanına gidip elimi üzerinde gezdirdim. Bu katta fazla kimse olmazdı yani çalsam kimsenin duyacağını sanmadığım için piyanonun başına oturdum. Parmaklarım tuşların üzerinde gezinirken en sevdiğim şarkıyı çalmaya başlamıştım bile. Sözleri söylerken birden kendimi mutlu hissetmiştim. Gülümseyerek son notayı çaldığımda derin bir nefes aldım.
Dersin başlamasına daha on dakika vardı. Piyanonun başından kalkarak kapıya yöneldim. Kattaki ölüm sessizliğini bozan ise telefonumun bildirim sesiydi.
Kilidi açtıktan sonra WhatsApp'a girdim ve mesaja baktım.

Bilinmeyen Numara: sesin çok güzel...

Mayız: senin anan güzel mi peki ??

Anonim: HarflerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin