Selammm ben ve bütün ilham perilerim sizinleyiz. Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur.
Multimedia- Sia - Big Girls Cry
Ertesi gün uyandığımda saat 06.30'du. Bende isterdim on ikilere birlere kadar uyumayı ama başaramıyorum. Uyku tutmuyor. Tutsa bile rüyalarım beni uyandırmaya yetecek derecede.
Hazırlanıp okul için yola çıktım dediğim gibi kahvaltı sevmem. Daha dersin başlamasına yarım saat varken yoldakı parkın birinde bir banka oturdum. Üzerinde bir sürü şey yazıyordu. İlk ilgimi çeken ise;kısmı olmuştu. Daha kalın ve graffiti yazısıyla yazılmıştı. Fotoğrafını çekip ekran fotoğrafı yaptım ve kalktım. Gitme vakti gelmişti.
Okula girdiğimde gereksiz insanlar gereksiz bakışlarını IQ'm yüzünden değil dünki blog olayı yüzünden üzerime dikmişlerdi. Hayır değil ama olsa bile sevgilimse sevgilim sizi ne kadar ilgilendirir? Takmadan normal adımlarla sınıfa yöneldim. Okulun kapısınan girdiğimde karşımda duran Asım Mirkelam'ı görsem de kendimden emin durmaya devam ettim. Hayat herkese bunu öğretmiyormuydu zaten? Ben biraz erken öğrendim o kadar. Dedemin kafasıyla odasına gelmemi emretmesiyle peşine takıldım. En üst kattaki idari odasına girdiğimizde kapıyı kapatmış sinirlice bana bakıyordu,
''Ne işin var Haluk Tamer'in torunuyla?"dedi. Barın denen müsvetleden bahsediyor olmalı.
''Ne işim olabilir bana o habere inanıp seni buraya getirdim deme!'' dedim. Sonuçta beni tanıyor olmalı.
''Tabii ki o yüzden çağırdım. Yalanlayamazsın fotoğraf var elimde neler çevirdiğini beş metre geriden görebiliyorum varsa anlat en azından dostumun torunu anlayışla karşılayabilirim.'' dedi. Sinirlerimin tepeme çıkmasıyla açtım ağzımı yumdum gözümü.''Bana bak bana anlayıştan bahsetme sende yok o sağ duyu. Şu zamana kadar sana dede dediysem saygımdandır demeye de devam ederim ama sen bana böyle ağır konuşmazsın yada bana ahlaksızlık yaptığımı ima edemezsin şu zamana kadar böyle şeyler yapmadıysam bundan sonra da yapmayacağımı düşünmen gerekir.''dedim ve çantamı alıp çıktım. Sınıfa gidip Aksel'in önünde durdum.
''Arabanın anahtarını ver!''dememle gözlerini açtı. Bir elimde çantam bir elimi ona uzatmış şekilde bekliyorum vermesini.
''Neler oluyor bende geleyim seninle...''dedi
''Aksel lütfen anahtarı ver gideyim okul bitmeden otoparkta olur araban.''dememle anahtarı uzattı ama vermedi.
''Kendini üzme ve dikkatli kullan benim başka ikizim yok.''dedi onu hafiften gülümseyip sınıftan çıkıyordum ki omzuma değen omuzla sanki omzumdan vücuduma deniz havası doluyormuş gibi hissettim kafamı çevirince Barın olduğunu fark ettim.
''Pardon.'' diyip yoluma devam ettim 2 dakika bile burda kalmak istemiyordum. Okuldan çıkıp otoparka ilerledim. Arabaya kendimi attığımda çantamı da arkaya fırlattım. Kemere başta elim gitse de onunla uğraşmamak için geri bıraktım. Benim en huzurlu olduğum yere gidecektim. Uçuruma...***********
Yoldaki büfeden aldığım beş paket sigaranın sonuna geldiğimde aklıma telefonum geldi. Arabaya doğru adımlayıp çantamı aldığımda ekranının çatladığını fark ettim. O kadar hızlı fırlatmayacaktım. Telefonu alıp yerime geri döndüm burası iki tane denizin üstüne doğru uzanan kayanın ortası. Burda kendimi bütün kötülüklerden arınmış ve güvende hissediyorum. Beni buraya ilk getiren adamın yanında gibi...Sanki babama sarılıyormuş gibi sarılabilecekmiş gibi...
Ne kadar sitem etsemde geri dönen hiçbir şey olmuyor. Ne annem... Ne babam... Ne zaman...
Ekrana bakıp 28 cevapsız arama görünce kafamı kaldırıp havaya baktığımda kararmaya başlayan lacivert beyaz karışık gökyüzünü gördüm. Aksel'i aradım.
''Nerdesin kızım sen delirtecek misin beni? Ne istiyorsun kafayı yememi mi?" diyerek bağırdığında hak vermiştim.
''Özür dilerim benim hatam eve geç sen yarım saate gelmiş olurum.'' dedim. Sonuçta kimseyi üzmeye hakkım yok.
''10 saattir yoksun dedeme bağırıp çağırıp gitmişsin ne kadar endişelendim sana bişey oldu diye biliyor musun?"bu sefer daha ortalama bi seste konuştu.
''Tamam zamanın farkına varamadım gelince konuşalım.'' dedim ve kapattım. Susmayacaktı çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*BİLMİYORDUM*
Teen Fiction*Bu kapak Dilara_Erdemboy tarafından yapılmıştır.* Hiçbir şeyi bilmiyormuşum. Ama artık cümle değişti. Hiçbir şeyi BİLMİYORDUM.