Sessizce yürüyorduk sokakta. Ayağım acısa da belli etmemek için ellerimi sıkıyordum. Gerçi üvey abimin de pek umurunda olduğu söylenemezdi. İki metre önümden yürüyordu hödük. Hayır, yani bir insan seni bırakmayacağım dedikten hemen sonra gidelim diyip böyle hızlı yürümemeli. Neyse,sakinim.
Ayağımı tutarak yerleri inceliyordum. Cam batarsa bu sefer ciddi ciddi ağlayabilirdim. Bedenine çarpınca kafamı kaldırdım. Eğildi ve kendi ayakkabılarını çıkarıp önüme kattı. Şaşkın bakışlarım onu süzerken önüne döndü ve ilerlemeye devam etti. Ayakkabı için eğilip numarasına baktım. 41. Çüş yani! Bu bana olmazsı ki!
-Benim ayak numaram 37!
Döndü. Ellerini cebine yerleştirdi.
-Elimde başka seçenek yok prenses
Gözlerimi devirdim ve ayakkabıları ona uzattım.
-İdare edebilirim.
Elimden aldı. Bakışlarını bana çevirip güldü.
-Kucağıma almam gerekmiyor değil mi?
Gözlerimi devirdim.
-Tabiki.
-Gerekiyor mu yani?
Gülümsemesi büyüdü.
-Tabiki gerekmiyor!
Ayakkabıları giydi ve cevabımı duymamış gibi yapıp önümde eğildi.
-Sırtıma bin,Kayra.
-Gerek yok.
Kafasını bana çevirdi.
-Yaman'a güvendiğinin yarısı kadar güvenemiyor musun bana?
Gözleri kırgın bakıyordu. Ya da ben ağladığım için öyle görüyordum. Gözlerinin nasıl baktığını bilemem ama sözleri kırgındı. Yaman benim dört yıllık arkadaşımdı. Daha adını bule bilmediğim bu adamdan daha çok güvenmem gerekirdi. Ama tuhafıtr ki, ona herkesten çok güvenmek isteyen bir yanım vardı. Bu yanım beni korkutuyordu. Bu yüzden onu dinlemeyecektim.
-Adını bile bilmediğim birine güvenmektense Yaman'a güvenmeyi tercih ederim.
Ayağa kalktı. Gözlerini yere indirerek ilerledi ve tam önüme geldiğinde bakışlarını üzerime çevirdi. Kalbim deli gibi çarparken parmaklarını yanağıma kattı. Donup kalmıştım. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum ama o ne yapmak istediğinden emin gibi görünüyordu.
Dudakları dudaklarıma kapandığında kaskatı kesilmiştim. Kollarımı yönlendirip boynuna dolamama sebep oldu. Ya da onun dürtüsü beni harekete geçirince ben doladım. Dudaklarım aralanırken ellerimi ensesinde birleştirdiğimde o da kolunun birini sırtıma dolayıp beni kendine yapıştırdı. Karşılık vermem onu daha da hırçınlaçtırırken aramızda mesafeden eser kalmamıştı. Tabiri caizse bir beden olmuştuk. Bu ifade beni korkutuyor olsa da sırtımda gezinen parmaklar ve dudaklarımdaki dudakları her şeyi yok ediyordu. Dünyada ikimiz var gibiydik. Aklım durmam gerektiğini hayırsa da dinlemiyordu kalbim.
Dudaklarımızı ayırdığında gözlerimi açtığımda anın büyüsü kaybolacak diye korksam da gözlerimi açtım. Sendelememle kollarını sıkıca doladı bedenime. Alnını alnıma yasladı ve yutkunarak konuşmaya başladı.
-Yaman böyle hissettirebilir mi sana?
-Bilmiyorum.
Sesim varla yok arası çıkmıştı. Bana ait olması tuhaftı. Gerçi onun sesi de tuhaftı. Belki de ikimiz de fısılyoruz diyedir bu.
-Yaman benim kadar yakın olabilir mi sana?
-Bilmiyorum
-Yaman benim gibi dokundu mu hiç sana?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öğretmen Üvey Abim Bir Mafya!
HumorBeden Eğitimi öğretmenimi okulda çektiğim yetmezmiş gibi bir de evde çekecektim. Neden mi? Çünkü babam onun annesiyle evlenmişti. Onunla anlaşmam mümkün değil, çünkü o, aynı zamanda mafya!