Gitti. Hiçbir şey söyleyemeden. Gerçi ne konuşacaktık ki.
Düşünmemeliydim onu daha fazla. Ama engel olamıyordum. Yarın okul vardı bu yüzden düşünceleri bir kenara bırakıp uyumalıydım. Ama aç karnına da çekilmiyor uyku. Melih uyumuş mudur acaba? Hem uyumuş olsa bile dolaptan bişeyler alıp yedim diye bana kızacak değil ya?!
Niye korkuyordum ki kızmasından? Yoksa kardeş psikolojisine mi girmiştim? Bir dakika, annesini anne olarak görmüyorsam onu neden kardeş olarak görecekmişim ki? Asla. Ah, bırak düşünmeyi Kayra. Doldur artık şu mideni. İç sesime hak verip çıktım yataktan. Kapıyı açtığımda salona çıkmıştım. Koltukta uyuyan Melih'in yanından geçerken sayıkladığını fark edip yaklaştım.
-Gitme... Yalvarırım bırakma beni... Sensiz yaşayamam... gitme...
Ağlıyordu. Uyanırsa beni görmesini istemiyordum ama onu yalnız bırakmayı da istemiyordum. Yine azar işitebilirdim saçma bir sebep olsa da. Onunla aramı iyi tutmalıydım, babamı o kadından kurtarana kadar...
Mutfağın nerede olduğunu bilmediğim için salonun karşısındaki kapıyı açtım. Yatak odasıydı. İçerisinde pembe uzun bir komidin vardı. Üstünde sıralanmış çeşit çeşit peluş. Çok güzellerdi. Yatak örtüsü beyazdı. Öteki komidin ise kısa ve siyahtı. Üstünde bir çerçeve vardı yalnızca. O da düşmüştü. Belki de camı kırılmıştır? Bir yanım gidip bakmak istese de yanlış bir şey yapmaktan korkuyordum. Kararımı vermiştim. Hem çerçeveyi düzeltecek hem bir peluş alacaktım uyumak için. İçeri girerken onun neden burada yatmak yerine koltukta yattığını düşündüm. Belki de burası kız kardeşinin odasıdır. Bu düşünceyle girmemin yanlış olduğunu haykırmaya başladı iç sesim. Ama kötü bir şey yapmayacaktım ki?
Komidinin başına geldiğimde tam çerçeveyi almak için elimi uzatmıştım ki elim havada kaldı. Melih gözlerini bana dikmiş öfkeyle bakarken iç sesim beni azarlamaya başlamıştı bile. Haklıydı. İzinsiz girmemem gerekirdi.
-Ne işin var senin burda?!
Hiç bu kadar sinirli görmemiştim onu. Bu irkilmeme sebep olsa da sakin kalmaya çalıştım.
-Mutfağı arıyordum ben...
-Buranın mutfağa benzer bir hali mi var!?!
-Ben... çerçeveyi düzeltecek...
-Sus. Duymak istemiyorum bir kelimeni dahi.
Gözyaşlarım akmamak için direnirken elimi sertçe ittirdi.
-Sen beladan başka bir şey getirmez misin insana?! Ne sanıyorsun kendini? Baş belasının tekisin. Gereksiz, fazlalık, aptal bir makine. Ha,söylesene? Başka tanımın var mı?!
Gözyaşlarım daha fazla durmamıştı.
-Özür...
Cümlemi tamamlayamadan kolumu sıkıca kavradı. Canımın acısıyla ince bir inilti döküldü dudaklarımdan. Umurunda değildi. Kolumdan sürükleyerek odanın kapısından ittirdi yere doğru. Dengemi sağlayamayıp yere düştüğümde "odadan çıkma" diye bağırıp kapıyı sert bir şekilde kapattı. Olduğum yere uzanıp dizlerimi karnıma çektim. Haklıydı. Gereksiz, fazlalık, aptal ve baş belasıydım. Dünyada yer kaplamam bile saçmaydı. Ama annemin hayalindeki insan olmadan ölmek de istemiyordum. Gerçi annemin hayali de olamazdım...
Kötü bir niyetim yoktu ki.. Neden hiç dinlememişti beni. Kırılmıştım böylesine rencide edişine... Dinleseydi anlardı kötü bir niyetim olmadığını.. Neden dinleyemeyecek kadar dönmüştü ki gözü...
Anne... biliyor musun onun gibi düşünüyor hayatımdaki herkes. Bu kadar gereksizken nasıl senin istediklerini gerçekleştirecektim ben anne... güçsüzüm anne.. fazla güçsüz...
Duvardaki saat altıya gelirken gözlerimi araladım. Hala çıkmamış olmalıydı çünkü kapının girişinde uyuduğumu görüp de tepkisiz kalması içten bile değildi. Olanlardan sonra beni görmezden gelebilirdi ama ... ben ona görünmeyerek bu zorunluluktan kurtaracaktım onu. Sehpanın başına geçip not defterinden bir yaprak kopardım. Yanındaki kalemin ucunu açıp 'kötü bir misafir olduğum için üzgünüm, ev sahibi' yazdıktan sonra gözümden damlayan yaşı elimin tersiyle sildim. Sehpanın üzerindeki telefonu alıp Yaman'ın numarasını tuşladım.
-Alo?
-Benim Kayra
-Kayra?Kayra! Sen nerelerdesin? Niye ulaşamadım sana? Sesin neden bu kadar kötü?
-Yanıma gelir misin?
-Neredesin?
-Kıyıya geçeceğim.
-Tamam geliyorum.
Telefonu kapatıp Melih'in cüzdanından yüz lira aldım. Tekrar küçük bir not yazıp iliştirdim cüzdanın üstüne.
"Yüz lirayı borç olarak alıyorum gidebilmek için. Çalışıp ödeyeceğim"
Ardından yalın ayak çıktım dışarıya. Keşke giyseydim ayakkabılarımı. Bu havada donuyordum yere basarken. Ama güçlü olmalıydım... Taksi geçecek gibi durmadığından ana cadde bulmak umuduyla ilerlemeye başladım sokakta. Güneş daha yeni doğuyordu.
Caddeye gelip on dakika taksi bekledikten sonra taksiye bindim. Yalın ayak ve pembe pijamalı olduğum için taksicinin yol boyu tuhaf bakması gayet doğal olsa da rahatsız olmuştum. Taksiye elli lira ödeyip indikten sonra ilerlemeye başladım.
Kıyıya geldiğimde Yaman'ı görüp gülümsedim. Ona doğru ilerlerken beni fark edip yanıma koştu. Bakışlarıyla beni süzdükten sonra "iyi misin" diye sordu.
"Seni görünce daha iyi oldum açıkçası"
"Solgun görünüyorsun.."
"Belki biraz gereksiz hissediyor olabilirim"
"Sen benim için en gerekli şeysin"
Dediğini anlamak için duraksadım.
Gülümsedi. Lafın gidişatından korktuğum için söze girdim.
"Yanımda birileri olduğunu bilmek güzel"
"Tabiki yanında olacağım, Kayra"
Gülümsedim.
"Götürmemi istediğin bir yer var mı?"
"Gidecek bir yerim yok ki"
Ceketini çıkarıp önüme geldi ve omuzlarıma bıraktı. Bakışlarını bana çevirip güldü.
"Yardım etmeli miyim?"
Omzuna hafifçe vurunca kıkırdadı.
"Etsen iyi olur,Yaman. Ama yine de sen bilirsin."
Elini yanağıma kattı. Bakışlarımız birbirini buldu.
"Benden ilk kez yardım istiyorsun,Kayra. Son seçeneğin olmak incitiyor,biliyor musun?"
Bir şey demek istedim. Ama ne demem gerektiğini bilemeden kalakaldım.
"Bir şey söylemek zorunda değilsin,Kayra. Ben... sadece gerçek beni tanımanı istiyorum... Ben..."
Sustu. Elini çekip arkasını döndü. Kumları ayağıyla savurdu. Neler olduğunu anlayamadığım için bakıyordum öylece.
Durdu. Elini başına götürüp parmaklarını saçlarına geçirdi. Elini indirip hızla yanıma geldi. Kollarını bedenime doladı. Birkaç dakika sonra kollarını hafifçe ayırıp omuzlarımı kavradı. Gözlerinden birkaç damla yaş dökülürken başını başıma yasladı ve fısıltısı kulaklarıma ulaştı. Kaskatı kesildim.
"Seni seviyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öğretmen Üvey Abim Bir Mafya!
HumorBeden Eğitimi öğretmenimi okulda çektiğim yetmezmiş gibi bir de evde çekecektim. Neden mi? Çünkü babam onun annesiyle evlenmişti. Onunla anlaşmam mümkün değil, çünkü o, aynı zamanda mafya!