"Hadi ama Ha Neul! Sadece bir tur. Gerçekten, sadece bir tur sürüp sana geri vereceğim!" Hala arkamdan koşmakta olan Danbi, bu oyunculukları en az beş kere yapmasına karşın beni inandırabileceğini sanıyordu. Okulun sokağına doğru bisikletimi sürerken, Danbi hala arkamdan 'bisiklet' diyerek koşturuyordu.
Büyük ve yeşil bahçeyi görünce kısa sürelik bir gülümsemeyle daha hızlı pedal çevirmeye başladım. Kendimi bildim bileli -ve ya 7 yaşımdan beri- okula, markete, çarşıya ve diğer gidebileceğim her yere bisiklet ile yol alıyordum. İlk bisikletim 7 yaşımda alınmış, onunla iyi bir ilişki içerisine girmiştim. Oturağı gerçekten yumuşaktı ve diğer çocukları kıskandıracak derece güzel bir sireni vardı.
Ancak hayatın azizliğini o zamanlar anladım. Bisikletime her zaman binip her zaman herkesi kıskandıracağımı sanmıştım. Fakat bisikletin benimle birlikte büyümediğini anlamam beni kırıp geçti. Bisikletim benden küçük bir çocuğa verilmişti ve çocuk sevinçle bisikletimi elliyordu. O an gerçek nefreti ve hayal kırıklığını anladım desem yeridir.
Bu yaşıma geldim, hala eskimiş ve küçük bisikletlerimi birine vermek yerine saklıyorum.
"Hey, kimlik göstermeden nereye giriyorsun küçük hanım?" Kafamı merakla bisikletimden kaldırdım ve güvenlikçi Bae'e baktım. Hafifçe ellerimi çantama götürüp öğrenci kimliğimi gösterdim. Açılan kapıdan geçmeden önce hala koşarak bana yetişmeye çalışan Danbi'ye bakıp, kafamı onaylamamış gibi salladım.
21 yaşında olmasına rağmen her zaman bir çocuk ruhu yaşamıştır. Çocuk ruhlu olmak ne kadar iyi olsa da bazenleri insanları baymaya başlıyordu. Ve en sinir bozucu yanıysa kendimi yaşlı hissettiriyordu. Sanki o on yaşında ve ben otuz! Onun yanındayken ebeveyn olmak beni geriyordu çünkü başına ne gelirse benden sorulacak diye bir korkum vardı.
Neden mi? Çünkü onunla iyi arkadaşım. Her zaman birlikteyiz. Bu yüzdende insanlar benden bir korumacılık bekliyorlar. Ah. Bunun ne kadar iyi olduğunu bilmiyorum ama bebek bakıcılığından para almadığım kesindi.
Okulun bahçesine girip, bisikletler için ayrılmış yere bıraktım. Bisikletin yanında muhtemel olarak terler içinde göreceğim Danbi'yi beklemeye başladım. Bence her sabah onu bahçede beklediğim için dua etmeye başlamalı. Hem kendisi için hem de şükretmek amacıyla. Çünkü gerçekten yavaştı ve ona burada beklemek beni ÇIL-DIR-TI-YOR.
Bisikletime dayanmış bir şekilde beklerken üniversitenin bahçesine toplanmış bir kız yığını gördüm. Pekâlâ, belki de bakma zahmetine girmeyecektim ancak bu yavru kedi gördüklerinde attıkları çığlığa beklemiyordu. Bu çığlıklar daha çok..- Ah kimi kandırıyorum ki? Bu çığlığın ne anlama geldiğini anlayamadığımı kabul ediyorum.
Danbi ile aramızda bir kaç adım kalmışken bir kız gelip Danbi'yi kalabalığa soktu. Ne? Danbi kaçırılma sahnesi yaşamıştı ancak karşısında duran kişinin cazibesiyle eridiğini gördüm! 1.73 -tamam 1.70- boyum olmasına karşın telefonlardan neler döndüğünü göremiyordum. Saatime bir kere baktım ve sadece on beş dakikam olduğunu gördüm. Ayaklarımı geriye doğru çevirdim ve tiyatro bölümünün C sınıfına girdim.
Sırama doğru ilerledim. Bugün günlerden Çarşambaydı ve pencere kenarı bugün benimdi. Buna adım kadar emindim. Hatta çantamda bir anlaşma dahi var! Bu olayları her gün yaşamak beni sinirlendiriyor. Ona dava açmalıyım.
Çantasını ve tokalarını diğer sıraya koydum -fırlattım. Bunu yaptığım için, tokaları adına benden bir özür beklemeyi her zaman yapar. Peki, ama sonuç ne? Tabiî ki de benden bir özür bulamıyor ve sadece trip atıyor. Ve bunu yapınca eline sadece benim sinirim geçiyor. Ama eğer buna devam ederse benim sinirim yerine kendi saçlarını tutuyor olacak. Pekâlâ, pekte iyi bir kız olamamak benim sorunum değil~ Veya benim sorunum, bunu hiçbir zaman kabul etmeyeceğim. Kabul etmeyeceğim çünkü öyle olduğumu biliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüksek Hayal ✿
Fiksi PenggemarBelki bir kız bile değildi. Hayır elbette bir kızdı ancak nasıl bir kız? Pembeden nefret ediyor, idol gruplarını takip etmiyor, kendisine elbise alınmasını sevmiyor! Buda nasıl bir kız böyle demeyin. O, HA NEUL!