Yatağıma uzanmış daha doğrusu yayılmıştım.elimi sırtıma atıp saçımdaki tokayı çekip çıkardım.saçlarım sırtıma dökülürken tokayı gelişigüzel yere fırlattım. tam o anda gök gürledi.yüz üstü yattığım yatakta hemen dizlerimin üstünde doğruldum.ve pencereme koştum.perdeyi açtığımda havanın kapalı olduğunu gördüm.kimileri için bu kasvetli bir gün olabilirdi ama benim için tadından yenmez olacaktı yüzümde oluşan aptal sırıtışı camdaki yansımamdan gördüğümde kendi yansımama dil çıkardım.kendi kendime eğlendiğim nadir zamanlar bu tür zamanlardı o yüzden vakit kaybetmeden üstüme yüksek bel siyah dar pantolonumu geçirdim ve üstüme bol gri bir tişört giydim dolabımdan siyah deri ceketimi üstüme geçirdim ve botlarımı ayağıma geçirip masamın üstündeki sırt çantamı aldım.Bugün cumartesiydi dersim yoktu ama annemin bunu bilmediğini adımın elia viyan olduğu kadar emindim.hızlıca kapıyı açıp merdivenlerden indim.
oyunculuk zamanıydı.derin bir nefes aldım.annem koltukta oturmuş dergi karıştırıyordu.çantamı koluma güzelce yerleştirirken dilimle dudağımı ısırdım ve hızlıca konuştum."Derse geç kaldım,neden uyandırmadın saat sekiz buçuk olmuş"
"Yirmi bir yaşındasın,seni ben mi uyandırmalıyım?"
"Dersleri aksattığımda evde kıyameti kopartan sensin?"
istediğimi almıştım.sinirlenmişti hanımefendi sabahları keyfinden ödün vermezdi.bundan emin olduğum için üstüne gidiyordum yoksa yeni bir kriz atlatacak halde değildim.bana sinirle bakıp ayağa kalktı elindeki dergiyi sertçe masaya bıraktı.
"Sabah sabah beni sinirlendirme kalkmışsın işte! inşallah kalkamayacağın günleride görürüm sürtük!"
içimden gelen sinir boğazımdaki damarları çatırdattı.elimi yumruk yapıp sıktım hiçbir şey demeden hızlı adımlarla evden çıktım.arkamdan birşeyler söylediğini duyuyordum ama umursamadım.çünkü yağmur yağacaktı birazdan bunu uzun zamandır bekliyordum yağmuru çok seviyordum çünkü yağmurdan sonraki kokuya bayılıyordum.ara ara gök gürlüyordu kendimi sakinleştirmeye çalışarak çantanın diğer kolunu da taktım ve koşmaya başladım yakınlarda orman vardı.sinirimi bacaklarıma yükleyerek nerden gittiğime bakmadan sadece ormana doğru koştum sonunda ormana girdigimde yolun girişinde bir kaç bank vardı havadan dolayı etrafta kimse yoktu.çantamı banklardan birine attım ve rüzgara doğru döndüm.
"Oh be!"
Soğuk Rüzgar yüzüme çarpıp saçlarımı savuruyordu.kollarımı iki yana açıp rüzgarı kucakladım,errafımda yavaş yavaş dönmeye başladım.kollarımı indirip yere çöktüm ve bağdaş kurup oturdum tam yolun ortasında oturuyordum.etrafta bir sürü ağaç vardı.allahtan etrafta kimse yoktu çok güzeldi.ellerimi yanaklarıma koyup başımı yere eğdim.yerdeki küçük bir taşı elime alıp yere saçma görünmez çizgiler çektim bir yarım saat boyunca gök gürledi rüzgar esti ama yağmur yağmadı.gök bir kez daha gürlediğinde sinirle yerden kalktım ve gökyüzüne bakıp bağırdım.
"Sende babam gibisin esip gürlüyorsun ama bir türlü birşey yapmıyorsun yağsana be! siktigimin yağmuru!"
"Ne kadarda terbiyeli bir kız"
Arkamdan gelen alaycı ve düz sese döndüm başını yere eğmiş kiremit renkli tişört ve kot pantolonlu çocuk sırtını ağaca vermiş bir dizini kırmış diğer ayağını uzatmıştı kırdığı dizin üzerine uzattığı elinde sigara tutuyordu.ben ona şaşkın ve sinirli bir şekilde bakarken o başını kaldırmadan elindeki sigarayı son kez dudaklarına götürüp derin bir nefes aldı ve başını yukarı kaldırıp dumanı gökyüzüne usulca bıraktı.sigarasını yere fırltıp ayağa kalktı ve ayağıyla ezdi o bunu yaparken benim başımda yukarı kalkmıştı çünkü uzundu burdan bakılınca 1.90 olduğuna yemin edebilirdim.siyah saçlarını eliyle geri doğru itti ve bana baktı.sırıtıyordu.
"Hayırdır?" İmasıyla kendime geldim ve ona bir kaç adım yaklaşarak sinirle nefes alıp konuştum.
"Asıl sana hayırdır?"
Bana birkaç adım yaklaştı.aramızda bir kaç adım daha vardı.beni baştan aşağı süzdü o kadar dikkatli baktı ki bende acaba birşey mi var diye kendime baktım."Elia viyan sen misin?"o kadar düz bir sesle sormuştu ki sanki beklediği kişi başkasıymıs gibi halinden memnun değildi hem bu beni nereden tanıyordu.ayrıca neden beni arıyordu.göz ucuyla çantama baktım çantamla aramda bir kaç adım vardi sinirle kafamı kaldırıp ona baktım.
"Sanane be!"
"Sensin değil mi?"
"Hayırdır sende bi hayal kırıklığı oldu?"alayla sırıttım,gök bir kez daha gürledi rüzgar sert esiyordu.sinirle başımı kaldırıp gökyüzüne baktım.ve birkaç saniyeden sonra tekrar ona baktım.derin bir nefes aldı ve elini cebine attıp telefonunu çıkarıp birşeyler yaptı.ve ararmızdaki bir kaç adımlık mesafeyi kapattı.
"Al izle şunu"
"Ne diyorsun sen be!zorla bana terbiyesiz şeyler mi izleteceksin bak oğlum böyle göründüğüme bakma seni gebertirim geri bas!"
"Saçma saçma konuşma" göz ucuyla ona baktığımda videoyu açtı.önce videodan küçük hışırtılar geldi sonra o sesi duydum.
"Kızım" gözlerim irice açıldı.hemen ona bir adım daha atıp telefonu elinden çektim ve babama baktım uzanmıştı yataktaydı ve o,o çok kötü görünüyordu.gözlerim dolarken zorla fısıldadım,gök gürledi.
"Ba-ba.." babam zor nefes alıyordu.kısık sesle konuşmaya başladı.
"Kızım,bugüne kadar sana iyi bir baba olamadım biliyorum.ama artık senin için iyi bir şeyler yapma vaktim geldi.bu videodan sonra benden nefret edeceksin biliyorum ama olması gerken bu annenin tek dileğiydi bu"
Ne?babam ne diyordu?annem hayatta benim için iyi birşey dilemezdi ki ve neden ben bu videoyu izliyordum babamın sesi düşüncelerimi böldü
"Senin gerçek annen efsun" gök gürledi ve yağmur başladı.bedenim kaskatı kesildi bütün,bütün hayatim boyunca yaşadığım acılar bir hiç için miydi yani? Annem olmayan bir kadın için mi uyuyamıyordum.ben,ben annem olmayan birinin vücudumda bıraktığı izleri tasiyorudum ve 21 yaşındaydım sen bunu bana nasıl yapabildin baba?
Efsun babamın çocukluk aşkıydı ve birinci evliliğiydi.bunu biliyordum ama annem olabileceği hiç...nefes alamıyordum.
"Üzgünüm kızım efsun seni doğururken öldü ve ben seninle bir başıma kalmıştım.ben onu senden daha çok seviyordum ve o,o ölünce ben ne yapacağımı bilemedim bunun acısını senden çıkarmak istedim.sanem bana aşıktı aşkı pahasına sana bakamyı kabul etti sana işkence ettiğini biliyordum ama bunu engellemek yerine izlemeyi tercih ettim ben gerçekten berbat bir babayım kızım"
Babam bunu bana nasıl yapmıştı.ölmek istiyordum dakikalar birbirini kovalarken sırılsıklam olmuştum saçlarım yüzüme yapışmıştı.bunu bana nasıl yapabilmişti beni öfkelendiren son cümleleri hala beynimde yankılanıyordu.
"Ben çok hastayım kızım amerikada tedavi göreceğim.belkide geri dönemem o yüzden sana bu videoyu hazırlıyorum.seni ona emanet ediyorum.onunla gitmek zorundasın o seni koruyacak üzgünüm...
"Asir kızım sana emanet konuştuğumuz gibi"
"Babamın adamlarındansın?" Yağmur azar azar devam ediyordu.sırılsıklam olmuştum ama umurumda değildi hala kendime gelememiştim.onunla yan yana ıslak bankta oturuyorduk.
"Saçmalama onun adamı değilim sadece zamanında o benim için bir şey yaptı şimdi de karşılığında bende ona birşey yapıcağım ve ödeşeceğiz"
"Seninle gelemeyeceğim"
"Düşüncelerini kendine sakla benimle geliyorsun zifir"
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum teşekkürler
🔥asenn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİFİR
General FictionKALEMİN RUHUNDAN DÖKÜLENLER 🔥BU HİKAYEDE YAŞANMIŞLIK VAR🔥 ♥BU BAĞLILIĞIN HİKAYESİ♥ 🔥Toprak Asir🔥 🔱Elia Viyan🔱 NOT:bilgi için yazar profiline girip açıklamayı okumanız yeterli olacaktır. ve tabi kısa bir bekleyiş.