~~~~
Bölüm 5
Babamın Jeon şirketleriyle alakalı bir sorun yaşadığımızı söylemesi üzerine şirkete gitmiştik. İçimden umarım büyük bir sorun değildir diye ümit ediyordum. Kendimi sorunlarla uğraşacak kadar iyi hissetmiyordum.
Babama kırgındım fakat yine de bir şey belli etmeyecektim. Gerçi belli etsem fark eder mi, diye düşünmeden de edemiyordum. Kafam tamamen dolmuş biçimdeydi.
Babamın siyahlarla kaplı çalışma odasında Taehyung'la karşılıklı kırmızı koltuklara oturmuş bekliyorduk. Yarım saat olmuştu ve hala gelmemişti. Bizi çağıran oydu fakat gecikende oydu.
Kapının açılmasıyla ikimizde ayaklanmıştık. Babam her zamanki siyah takım elbisesiyle odaya giriş yapmıştı. Siyah kravatı beyaz gömleğinin üzerinden düzgünce sarkıtılmıştı. Her zaman temizliğe önem veren biri olmuştur. Çocukken üzerime çikolatalı süt döktüğümde beni bir güzel dövmüştü. O günden bugüne onun temizlik anlayışıyla uğraşıyordum. Hatta bu hastalığını bana da bulaştırmıştı. Lisedeyken kirli ortamlarda ders çalışamazdım. Masamdaki kalemleri tek tek sıraya dizer öyle sınavlara girerdim. Bu temizlik anlayışından daha çok takıntıya giriyordu.
"Ayağa kalkmanıza gerek yok, oturun." Kırmızı renkli koltuklara yeniden oturmuştuk. O da kendi dönen koltuğuna doğru hızlı adımlarla ilerleyip oturdu. Dökülmeye başlamış beyaz saçlarını siyaha boyatarak daha çok dökülmesini sağlamıştı. Seyrekti saçları.
Gözlerini bana doğrulttuğunda merakla gözlerle onu süzmeye başlamıştım.
Boğuk çıkan sesiyle "Jeon'larla işimizi garantiye almamız gerekiyor." Dedi.
Söylediği cümleden bir şey anlamamıştım. Neyi kastediyordu?
Gözümün ucuyla Taehyung'a baktığımda onun da benden bir farkı olmadığını fark etmiştim.
"Onu tehdit edecek bir şeye ihtiyacımız var." Öksürerek boğazını temizlemiş ardından devam etmişti. "Onunla alakalı bir konu bulmalıyız, bu onun gözünü korkutacak cinsten bir şey olmalı."
Babamın konuşması sinirlerimi bozmuştu. Doğru yoldan gitmek varken neden uçurumlu yolu seçiyorduk, anlayamıyordum doğrusu.
"Bunu neden yapıyoruz? Zaten anlaşma kabul edilmedi mi?" diye sordum.
Gözlerini kısıp suratıma küçümser bir bakış atmıştı. "Onun gibi büyük bir şirketin bizim gibi dandik bir şirketle anlaşması sana mantıklı geliyor mu? Kesinlikle altında bir sebep olmalı." Dedi. " Zaten bu yaptığımız kötü bir şey değil sadece kendimizi güvence altına alıyoruz." İyi bir şey söylüyormuş gibi konuşması sinir sayımı katbekat artırıyordu.
"Ah baba anlaşmayı ret ederse ne kaybederiz ki?"
Sorularımdan sıkılmış bir şekilde cevapladı."Jimin anlamıyor musun? Şirketimiz batıyor." İç geçirerek devam etti. "Bu anlaşma olmazsa ortada bir şirketin kalacağını mı sanıyorsun."
Bunu yapmayı kesinlikle istemiyordum. Hayatım boyunca hep dürüst biri olmaya dikkat etmiştim. Şimdi öne sürülen fikir bunun tam aksini destekler biçimdeydi.
"Ben bunu yapamam." dedim.
"Kahretsin şirkette çalışmak istiyorsun, sana izin veriyorum fakat senin yaptığına bak! Ne istediğini kendin bile bilmiyorsun Jimin!" yükselen sesine karşılık tırnaklarımla oynama başlamıştım.
Haklıydı aslında. Ne istediğimi kendim bile bilmiyordum. Sadece kendim olarak bir şeyler başarmak istemiştim. Fakat yine her şeyde olduğu gibi bunda da çuvalamıştım.