Gecenin karanlığında Grimmauld 12'de ışıkları yanmayan tek bir oda vardı. On altı yaşlarında genç bir delikanlı hızla eşyalarını topluyor ve ara sıra telaşla kapıya bir göz atıyordu. Bir çift ayak sesinin kapının önünden geçtiğini duyduğu anda nefesini tutarak sessizce bekledikten sonra sandığını usulca kapının önüne çekti.
Üst kattaki koridorun tamamen sessizliğe ve karanlığa büründüğünden emin olduktan sonra yavaşça kapısını açarak merdivene bir bakış attığında hiçbir hareket göremeyince aşağı indi. Sokak kapısıyla arasında kalan erkek kardeşi, Regulus'un odasının kapısının açık olduğunu görünce sandıklarını son basamakta bıraktı. Oradan geçebilmesi için önce kapısını kapaması gerekiyordu. Böylece kardeşi onun kaçtığını göremeyecekti.
Kafasını kontrol edercesine odanın kapısından içeri uzattı ve kardeşini içeride kitap okurken buldu. "N'apıyorsun?"
Çocuk, elindeki kitabı yüzünden indirdikten sonra dümdüz bir ifadeyle "Kitap okuyorum." diye yanıtladı. "Çağlar Boyu Quidditch." Sirius onu şüphelendirmemeye çalışarak "Her kuralı zaten ezberlemedin mi?" diye yorum yaptı. Regulus gülümseyerek karşılık verince ağabeyi içinde gizli bir veda barındıran bir ses tonuyla iyi geceler diledi ve çocuğun odasından çıkarken odanın kapısını yavaşça kapattı.
Yeniden sandıklarına döndüğünde onları almasıyla giriş kapısından çıkması bir oldu. O kadar hızlı bir şekilde sokağın başına gelmişti ki sanki cisimlenmişti. Aklında bir planı var sayılırdı. En yakın arkadaşı olan James Potter'ın yardım etmesini umuyordu. Doğruca arkadaşının evine gittiğinde şansına onu bahçedeki hamakta uyurken buldu.
Eşyalarını yavaşça çimlerin üzerine bıraktıktan sonra James'i kararsızlıkla uyandırdı. Çocuk irkilerek gözlerini açtıktan sonra şaşkınlıkla olanlara anlam vermeye çalıştı ve hızla gözlerini kırpıştırdı. "Sirius?"
Sirius'u başını sallamasının ardından ayağa kalkmış olan arkadaşını sarılmasına karşılık verdi ve ondan ayrıldıktan sonra doğruca "Evden kaçtım." diye gerçeği itiraf etti. James şaşkınlıkla elini ağzına götürerek hayret dolu bir inilti çıkardıktan sonra Sirius devam etti "Bir süre sizde kalabilir miyim?"
"Evet!" diye bağırdı James düşünmeden ama ardından duraksayarak evine baktı. "Önce evdekilere de sormalıyım." Sirius tepki vermeden arkadaşının, evine girişini ve kısa bir süre sonra da oradan çıkışını izledi. Onu görür görmez merak ve umutla ona bakarken "İzin verdiler mi?" diye sordu.
James üzüntüyle başını iki yana salladı "Maalesef. Bazı sebeplerden dolayı..." İki çocuk bir süre bakıştılar. Sirius kalmasına izin vermeme sebeplerini tahmin edemiyordu. Sonunda James yeniden konuştu "Geriye tek bir seçenek kalıyor."
Potter'ların evinin oturma odasına ilk olarak James girdi ve annesiyle babasının bakışlarını üzerine çekti. "Arkadaşın gitti mi?" diye sordu annesi sitem edercesine "Onu zor durumda bırakmak istemediğimi biliyorsun ama evimde kibirli bir Black'in kalmasını istemiyorum."
"Peki, o zaman başka bir şey sorabilir miyim?" annesiyle babası konuşmasını bekleyerek ona baktılar. "Az önce bahçeye bir köpek girdi ve oldukça yardıma ihtiyacı var gibi görünüyor. En azından bir süreliğine onu besleyebilir miyiz?"
Mr. ve Mrs. Potter birbirlerinin kararını anlamak istercesine bakıştılar. "Benim için bir sakıncası yok." dedi Mr. Potter. O sırada Sirius arkadaşının arkasından çıkarak yanına geldi ve havladı. "Pekala," diye katıldı Mrs. Potter "Sorumluluğunu tamamen üstleniyorsan kalabilir."
"Tamam." desi James. "Şimdilik odamda kalsın." İki arkadaş kaçarcasına üst kata James"in odasına çıktılar ve kapıyı kapatır kapatmaz Sirius animagus formundan insan formuna döndü. "Oh bunu da atlattık." dedi James sonunda. Sirius etrafına baktı ve çarpık bir gülümsemeyle "Ailenin benim kalmama izin vermeyip köpek almana izin vermesi biraz tuhaf değil mi?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köpekle Yaşamak #Marauders
FanfictionEuphemia Potter eğer Sirius Black'in onlarla yaşamasını kabul etmeseydi ne olurdu?