Sarah Martin
Sabah alarımın cırtlak sesiyle gözlerimi açtım. Kim böyle cırtlak bir sesle başlamak isteyebilirdi ki güne? Ama zorundaydım. Bu gün özel bir görev için Bermuda Ormanına gidecektik. Gidecektik diyorum çünkü salak arkadaşım Jessie ile aynı işi yapıyorduk.
Bu arada size işimizden bahsedeyim; Biz AGB şirketinde gazeteceydik. Genellikle açığa çıkmayan olayları ele alarak derin bir araştırma yapıyorduk. Bermuda Ormanı da bunlardan biriydi.
Çok vakit kaybetmeden hemen kalkıp Jessie'nin kapısına dayandım. Kesinlikle daha bu saatte uyanmazdı. Kapıyı açıp içeri girdim. Yatağın yanına gidip bağırmaya başladım.
"JESSİE!"
Tabi ki uyanmadı.Biraz daha yaklaşıp tırnaklarımı etine geçirdim. Jessie ise acı ile bağırarak yataktan düştü.
İşte,zafer benimdi!
"TANRI AŞKINA NE YAPIYORSUN SARAH?!"
Tamam, zafer benim olabilir ama kesinlikle bu cırlama bir ödül değildi.
"Sence?" Suratıma aval aval bakmaya başlayınca kendi sorduğum sorunun cevabını kendim verdim.
"Tabi ki de seni uyandırıyorum şapşal!"
Gözlerini devirerek yerden kalktı ve banyonun yolunu tuttu. Bende merdivenlerden aşağı inerek mutfağa girdim ve sandiviç hazırlamaya başladım. Çünkü tek yapabildiğim yemek buydu.
Sonunda hazırladığım sandiviçleri masaya koydum. Bu sırada mutfak kapısından içeri Jessie girdi. Etrafa uykulu gözlerle bakarken bakışları masada ki sandiviçlere kaydı ve anında yönünü değiştirerek salona gitmeye başladı.
Arkasından bağırarak "Jessie nereye gidiyorsun kahvaltı hazır!"
Adımlarını durdurup bana doğru döndü ve gözlerini kısarak "Sen buna kahvaltı mı diyorsun Sarah?!"
"Neyi varmış sandiviçlerimin?"
"Neyi yok ki?" diye karşılık verdi ve mutfağın kapısından tekrar girdi.
Ben ne yaptığını anlamaya çalışırken o tost makinasını çıkardı. Sandiviçleri ise masadan alıp çöpe attı ve "Kendimi bunlarla zehirleyemem." dedi.
"Hey! Sandiviçlerim hakkında düzgün konuş!"
"Ne sandiviçinden bahsediyorsun Sarah? Zeytinleri ve domatesi bütün koymuşsun!"
"Sen sandiviçten ne anlarsın ki?" diye mırıldandım ve mutfaktan çıkarak banyoya gittim.
Rutin işlerimi hallederek mutfağa geri döndüm. O sırada ise Jessie tostları yapmış ve masaya koymuştu. Hatta yemeğe bile başlamıştı.
Bende kendi sandalyeme oturdum ve tostumu yemeğe başladım.
Gerçekten leziz olmuştu ama bunu tabi ki de ona söylemiyecektim.
Tostları bitirdikten sonra gözlerimi duvarda ki saate çevirdim. Saat 6:30'tu. Bizim ise yedi de evden çıkmamız gerekiyordu. Bu yüzden Jessie dürtükledim ve duvarda ki saati gösterdim. Jessie'de anlamış olacak ki tabakları alarak tezgaha bıraktı.
Bende oturduğum yerden kalktım ve Jessie ile birlikte hazırlanmak için odalarımıza dağıldık.
Odaya girdiğim gibi dolabımın karşısına geçip hazırlamış olduğum koyu renk kotu, beyaz tişörtü ve bordo kareli gömleği üzerime geçirdi.
Ardından yanda duran komidinden siyah postallarımı çıkardım ve giydim sonra saçlarımı salık bıraktım ve ne olur ne olmaz diyerek de bileğime siyah tokamı taktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vahşetin Sınırında
Science FictionHayatları boyunca istedikleri tüm mal ve mülke sahiptiler fakat asla hayallerinde ki o mutlu küçük aileye sahip olamadılar. Ama hala tüm güçleriyle dimdik ayaktaydılar. Ta ki bu vahşet onların sonu olana kadar...